seventy one • 'make you feel my love.'

602 52 81
                                    

The Band Perry - If I Die Young (Glee)

Adele - Make You Feel My Love (Glee)

×

Mr. Schue, elindeki kalemi bir yere koyup önümüzdeki sandalyeye oturunca sıkıntılı bir nefes aldım. Mr. Schue, bize bakmaya başlarken ellerim yavaşça boğazıma gitti.

"Çocuklar, Aaron ve Milena'yı anmak için okulunuza geri dönmeniz çok hoşuma gitti. Sizi tebrik ediyorum." Mr. Schue buruk bir şekilde tebessüm etti, sonra bir süre durdu.

"Bu hafta, sadece onları analım istiyorum. Aklınıza gelen her türlü anıyı, size onları çağıştıran şarkıları söyleyebilirsiniz." Mr. Schue yerinden kalkıp yürümeye başladı.

"Ben konuşabilir miyim?" Madison'ın sesi kulağıma ilişince gözlerim, Mr. Schue'nun tepkilerine bakmaya başladı.

"Tabii, Madison." Mr. Schue böyle diyince Madison'a baktım. Madison, ayağa kalkıp karşımıza geçince onu inceledim. Üstünde Aaron'ın tenis ceketi vardı, ceketi giymişti.

"Aaron, tanıdığım en güzel kalpli insandı." Konuşmaya başladığında herkes susmuştu.

"Ağlarken yanımda oldu, bana kollarını bir abi şefkatiyle açmıştı." Gözlerim dolmuştu.

"Onunla daha çok kucaklaşmam gerekirdi, değil mi?" Madison, Aaron'ın tenis ceketine sarılırken fısıldadığında, dolmuş gözlerime rağmen, buruk bir şekilde tebessüm ettim.

"Genelde birlikte yumruk tokuştururduk. Fazla sarılmazdık." Madison, bakışlarını etrafta dolaştırdı ve nefes almaya çalıştı.

"Onu ilk kez ortaokulda görmüştüm." Sesi titrediğinde dudaklarımı sertçe birbirine bastırdım. Sırtındaki ceketin kenarlarını biraz daha sıktı, sonra gözlerimize döndü.

"Sınav çıkışıydı ve dolabın kenarındaydı, morali bozuktu." Alaylı bir kahkaha attı.

"Ona sınava tekrar girmesini söyledim ve sırtını sıvazladım." Madison kahkahasının ardından hıçkırdığında dudağımı ısırdım.

"Sarılmak için doğru zamandı ancak ben sırtını sıvazmakla yetindim. Çok aptalım, değil mi?" Madison'ın hıçkırıkları yerini transa bırakınca korkuyla ayağa kalktım.

"Hayır, hayır, hayır." Madison kafasını iki yana sallayarak söylenmeye başladığında Madison'a doğru ilerledim. Yanına doğru yürüyeceğim sırada birden sesini yükseltti.

"Hayır!" Madison'ın hıçkırıkları çığlıklara dönüşürken olduğum yerde durdum. Hızlı adımlarla müzik odasından çıkıp gitmişti.

×

Soyunma odasının duvarına asılmış olan Aaron'ın fotoğrafına bakan Carter, hafifçe yutkundu. Aylar önce kardeşi olan insanın onları bıraktığına inanmak, zor geliyordu.

"Maggie, onlar bizi özlemiş midir?" Carter, sessizliği bozup konuştuğunda Maggie göz ucuyla ona baktı. Elleri, elbisesinin cebini bulurken Aaron'ın fotoğrafına gülümsedi.

"Biz onları kurtardık. Milena Aaron'ın ruh eşiydi." Carter bunu duyunca kafasını öne eğdi. Derin bir nefes aldı, gözleri yeniden Aaron'ın fotoğrafını bulurken devam etti.

"Seninki kim?" Carter, yanında Maggie'ye duran Maggie'ye dönüp bakınca Maggie,
biraz duraksadı. Kafasını iki yana salladı.

"Bilmiyorum." Carter acıyla gülümsedi.

"Kalmam için bir sebebim olmadığı sürece. Çünkü ruh eşimin kim olduğunu adım gibi biliyorum." Maggie, gözlerini hafifçe kıstı.

gay || mendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin