twenty two • 'handsome boys.'

1.3K 69 104
                                    

"Kath, sana ne oldu böyle? Gelsene içeri." Katherine sesimi yükseltmeme karşılık bir adım attı ve eve girdi. Gözlerime bakınca kendime çektim ve boynuna sıkıca sarıldım. Benden ayrılıp saçlarını düzeltmeye başladı.

"Uzaklaş lütfen. Sarılmayı sevmediğimi biliyorsun." Kafamı sallayıp gülümsedim.

"Her şeyi anlatacağım. Ama önce, burası kimin evi?" Katherine etrafı incelemeye başladığında sırtındaki çantasını alıp yere koydum. Montunu çıkartıp askıya astı.

"Sevgilimin evi." Katherine gözlerini açıp baktığında kıkırdadım ve onu salona çekiştirdim. Salona geldiğimizde bize şaşkınca bakan 8 çift göze döndüm.

"Sevgilim ve arkadaşlarım, bu Katherine. Kuzenim." Skylar ve Aaliyah gülümseyip 'hoş geldin' dediklerinde, Katherine tebessüm etti. Koltuğa oturup yanıma oturmasını sağladım.

"Şimdi, anlat bakalım, niye buradasın?" Gözlerini tırnaklarına çevirip onlarla oynamaya başladı. Hafifçe yutkundu.

"Annem ve babam, yine klasik kavgaları kuzen. Babam eve geç gelmiş, bir boklar döndüğünü annem anlamış. Yüksek sesli kavgalarından sıkıldım ve ben de evden kaçtım." Derin bir nefes alıp devam ettim.

"Amcam yine neler yapıyor?" Katherine dolu gözleriyle 'bilmiyorum' bakışları attığında tebessüm ettim ve yanaklarını sıktım.

"İyi ki yanıma geldin, minnoş kuzenim benim." Katherine burnunu çekip gülümsediğinde Aaliyah yanımıza geldi. Katherine'in yanına oturdu ve elini uzattı.

"Ben Aaliyah. Bıcı bıcı bir kızım, azıcık da uyuzum. Arkadaşım olsana!" Katherine, Aaliyah'ın elini tereddütle tuttuğunda Aaliyah umursamadı ve kendine çekip sarıldı. Katherine şaşkınca bana baktı.

"İnanmıyorum! Parfümün çok güzel kokuyor! Markası ne bunun? Versace falan mı yoksa?" Katherine korku dolu bakışlarla Aaliyah'a bakınca Aaliyah kıkırdadı. Gülümsedim.

"Parfüm kullanmayı severim. O yüzden." Katherine kafasını salladığında Shawn'a baktım. Bacaklarını açmıştı ve koltukta yayılmıştı. Telefonumu elime aldım ve Shawn'a mesaj attım. Gözlerini bana çevirdi.

Bacaklarını kapat, Raul.

Shawn telefonuna gelen bildirim sesini duyunca gözlerini telefonuna çevirdi. İlk önce gözleri, sonra ağzı açıldı. Kendine gelip güldü ve bacaklarını kapattı. Parmakları klavyede dolanınca derin bir nefes alıp bakışlarımı açık televizyona çevirdim.

IPhone'un bildirim sesleri yankılanınca telefonumu elime aldım ve mesaja baktım.

Frank kendine bir arkadaş arıyor, Elizabeth. Onu yalnız bırakmasan iyi olur, bebeğim.

Shawn'a baktığımda göz kırptı. Ayağa kalkıp yanına ilerledim. Bu arada Aaliyah ve Katherine sohbete başlamıştı, Skylar ve Matthew ise kendilerince gülüşüyorlardı.

"Demek, Frank bir arkadaş istiyor." Shawn bedenini koltukta bana çevirdi ve tebessüm ederek kafasını salladı. Hafifçe kıkırdadım ve yanağını okşadım. Kafasını sağa atıp yavru köpek gözleriyle bana baktı. Gülümsedi.

"Hem de adının Elizabeth olmasını istedi. Soyadı da tercihen Jones olsun diyor illa." Kaşlarımı kaldırıp güldüğümde elimi tuttu
ve avucuma küçük bir öpücük kondurdu.

"Neden olmasın?" Başımın üstüne minik bir öpücük kondurduğunda kapı çalmıştı. Ayağa kalkacağı sırada Matthew önce davrandı ve salondan çıkıp kapıya doğru koşuşturdu.

"SON OF JESUS! Matthew! Çok özledim!"

"Taylor, al kardeşim, kolum senin olsun! Kullanmıyorum zaten!"

gay || mendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin