gay || mendes

fourty four • 'tickets for england.'

Pat Benatar / Blondie - Hit Me with Your Best Shot / One Way or Another (Glee)

Queen - Bohemian Rhapsody

×

"Cumartesi günü yapılacak olan Cadılar Bayramı partisine hepiniz davetlisiniz!"
Kızın birisi elime kağıt gibi bir broşürü tutuşturunca inceledim. Bir davetiyeydi.

"Spor salonunda yapılacak olan bu partiye bütün okul davetlidir. Vay canına." Shawn etkilenmiş bir şekilde konuşunca broşürü çantama attım ve Shawn'ın koluna girdim. Kolunu büküp bana birkaç adım yaklaştı.

"Gitmeliyiz, Shawn. Okulda ilk defa Cadılar Bayramı partisi veriliyor." Gülüp 'mm'ladı.

"Kostümümüz hakkında birkaç tane güzel fikrim var." Gülümseyip kafamı salladım.

"Bugün Cuma. Şarkı kaydıma gidiyorum!" Shawn böyle dediğinde birden durdum. Unutmuştum. Avucumla alnıma vurdum.

"Unuttum! Ama tabii ki seninle geliyorum. Seni ilk defa stüdyoda göreceğim. Efsane olmalısın." Kafasını iki sallayıp gülünce yanaklarını sıktım. Spor salonuna girdik.

Aylar sonra ilk defa beden dersimiz vardı. Spor salonundaydık, ama birkaç kişi derse girmek istemediği için okuldan kaçmıştı. Salonda sadece bizimkiler vardı. Beraberdik.

"Geldiler!" Spor salonuna girdiğimde daire kurmuş bizimkileri fark ettim. Johnson ve Cameron dışında herkes yere oturmuştu.

"Mr. McCarthy yok mu?" Etrafımda hoca göremeyince merakla kaşlarımı çattım.

"Hastaneye gitmesi gerekiyormuş. Birkaç kişi zaten okuldan kaçtılar. Şuradaki çömezler var," diyip tribünleri gösterince bakışlarım oraya döndü. İki kız, üç erkek bize bakıyordu.

"Kardeşim orada Tay!" Madison'ın sesini duyduğumda bakışlarım ona döndü. Sağ elinde tuttuğu topu Taylor'a atınca Taylor sahaya yattı. Onlara bakıp gülümsedim.

"Elendim ama! Çıkıyorum!" Taylor gideceği sırada Katherine onun kolundan tuttu.

"Tamam. Çıkamıyorum." Katherine gülüp Taylor'ın yanaklarını sıkınca Maggie'nin kucağındaki topu fark ettim. Islık çalınca Maggie bana baktı, sonra topu bana attı. Topu kaçırmayıp çevik hareketle tuttum.

"Ne yapıyoruz o zaman?" Kucağıma yeni aldığım voleybol topunu hızla sektirmeye başladım. Top her yere çarptığında sanki içimdeki stres gidiyordu. Terapi gibiydi.

"Eğleneceğimiz bir şeyler yapalım." Aaron mırıldandığında topu sektirmeyi bıraktım. Shawn'a baktım, tırnaklarını kemiriyordu.

Stresliydi. Ben olsam ben de olurdum.

"Hey," dediğimde tırnaklarını kemirmeyi bıraktı. Bana baktığında ona doğru birkaç adım atıp gülümsedim ve sıkıca sarıldım. Elleri belimi bulduğunda çenemi göğsüne koydum ve gözlerine bakıp devam ettim.

"Sakin ol. Sen yapacaksın, ayrıca yanında geleceğim. Sevgilimi görüp gururlanmam lazım." Kafasını salladı, sonra gülümsedi. Kıkırdayıp dalgalı saçlarını karıştırdım.

"Maddy!" Bağımsız bir erkek sesi duyunca çenemi Shawn'ın göğsünden çekip sesin geldiği yöne çevirdim. Tribünlerde oturan çocuk kalkıp Madison'a koştu. Madison'ın yanına geldiğinde Madison hafifçe bağırdı.

"Sana kaç kere daha söylemek zorundayım Ryder? Bana 'abla' diyeceksin." Çocuk dil çıkarıp gözlerini devirince Madison elini beline koydu, sonra ince kaşlarını kaldırdı.