fourty eight • 'flight adventures.'

985 61 188
                                    

"Carmen, eşyalarını unutma! Az sonra yola çıkacağız, havaalanına gideceğiz!" Annem bana bağırdığında valizimi ve sırt çantamı son kez kontrol ettim. Her şeyimi almıştım, hatta Shawn için kondomları bile almıştım.

Tabii babam bunu bilmek zorunda değildi.

"Çıkabiliriz!" Valizimin sapını kavradım ve odamdan çıktım. Merdivenleri yavaş bir şekilde inmeye başladığım sırada babam merdivenin başında belirdi. Merdivenleri birkaç koca adımda çıkıp yanıma geldi ve valizimi aldı. Yüküm hafiflerken esnedim.

"Teşekkürler, baba." Babam tebessüm edip merdivenleri inince arkasından ilerledim. Annem, Shane'e ceket giydiriyordu. Hızlı davranıp ayakkabılarımı giyindim, sonra tekrar anneme baktım. Hafifçe gülümsedi.

"Hazır mısın?" Kafamı salladığımda annem beni dışarıya ittirdi. Annem ve Shane evin dışına çıkınca annem kapıyı kapatıp kitledi.

"Seni özleyeceğim, canım yatağım." Dudak bükerek kafamı yukarıya kaldırdığımda annem kafasını iki yana salladı. Güldüm.

Ne? Aptal olduğumu düşünebilirdiniz ama bana göre uyku ve yemek her şeyden daha önemliydi. Sonra tabii ki Shawn geliyordu.

"Havaalanına gidiyoruz!" Annem kalçama vurup beni ittirince gözlerimi devirdim ve arabaya ilerledim. Arabadaki yerimi alıp Shane'e baktım, bana bakıp dudak büktü.

"Seni özleyeceğim abla." Gülümsedim.

"Ben de seni." Shane koluma sarılınca ben kafamı kafasının üstüne koydum. Gözlerimi kapatıp huzurlu anın tadını çıkaracağım sırada Shane beklemediğim bir şey söyledi.

"Umarım uçak düşer ve odan benim olur."
Kafamı kaldırıp Shane'e baktığımda omuz silkip elleriyle oynamaya başladı. Derin bir nefes verip dışarıyı izlemeye başlamıştım.

Annem arabaya binince babam sürmeye başladı. Kısa bir süre sonra havaalanına geldiğimizde heyecanla arabadan indim. Derin bir nefes aldım ve etrafıma baktım. Havaalanı normal günler gibi kalabalıktı.

"Uçuşun 20 dakika sonra, Carmen." Annem böyle dediğinde kafamı salladım, bagajdan valizimi alıp yere koydum. Babam valizimi sürmeye başlarken annem ve Shane'i takip etmeye başladı. Yavaşça arkasından gittim.

Gerçekten İngiltere'ye gidiyordum.

Adımlarımı ilerletirken etrafıma baktım. Ohio, bugün hareketliydi. Bu kalabalıkta Shawn'ı bulmayı nasıl planlıyordum ki? Düşüncelerime dalmışken birden babam durdu. Hızımı alamayıp babama çarptım.

"Üzgünüm." Babam 'sorun yok' anlamında gülümsediğinde üstümü düzeltip güldüm.

"Carmen, um-" Babam cümlesine devam edemeden kulağıma bağırışmalar ilişti.

"Carmen! CARMEN!" Kafamı sesin geldiği yöne çevirdim. Shawn kollarını iki tarafa açmış, koşarak bana geliyordu. Shawn'ın hareketlerine gülümsedim ve ben de ona doğru koşmaya başladım. Tebessüm etti.

"Shawn!" Shawn sendelediğinde bu sefer yavaş tempoda koşmaya başladım. Shawn dengesini sağlayamayınca sendeleyerek koşmaya devam etti. Yere düşecek gibiydi.

"İyiyim, iyiyim!" Shawn dengesini sağlayıp ayağa kalkınca elini 'iyiyim' anlamında kaldırdı. Saçlarını geriye atıp yutkundu.

"Sevgilim!" Shawn ile aramızdaki mesafe azaldığında adımlarımı hızlandırdım ve kollarımı boynuna doladım. Elleri belimi bulurken ellerimle saçlarını karıştırdım.

"Peter Pan!" Shawn beni havaya kaldırıp döndürünce kahkaha attım. Kısa bir süre sonra beni yere indirip dudaklarımı öptü. Yanaklarından tutup ona karşılık verdim.

gay || mendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin