•14•

285 26 10
                                    

Başta hoş bir esinti gibi gelen rüzgar şiddetini arttırmıştı ve üçü de üşümeye başlamıştı. "Hepsi senin yüzünden," dedi Ron Hermione'ye. "Öyle çabukta karar değiştirdin ki üstümüze bir şey almaya fırsatımız olmadı."

"Sanki o sıcakta bir şey alacaktın da..."

"En azından şimdi üşümezdim."

"Geldik sayılır zaten," dedi Harry. O da üşümüştü, yanakları kızarmıştı. "Bize söylemek üzere olduğun ama son anda vazgeçtiğin şeyi söyleyecek misin Hermione?"

"Önemsiz bir şey. Yani, ben yanlış anlamışım ve büyütmüşüm. Aslında olan bir şey yok. Dolayısıyla size söylemem gereken bir şey de yok."

"Şu an daha çok merak etmem normal mi yoksa rüzgar kafama mı girdi?" diye söylendi Ron.

"Öf, çok abarttın Ron Whiner. Sürekli sızlanıp duruyorsun."

"Haha. Çok komiksin."

"Her neyse," dedi Hermione. "Şu konuyu kapatalım, olur mu? Buraya biraz kafamızı dinlemeye geldik ve orada olan, orada kalsın."

"Yani geri dönünce bize söyleyecek misin?"

Hermione bıkkın bir şekilde ofladı. Yine de bu durumdan en düşük miktarda kötü etkilendiğini düşünüyordu. Tüm gün şatoda kalıp Malfoy'u bekleyebilirdi de.

Herhalde o da hayatının sonuna kadar bunu hatırlayıp gülerdi.

"Ve şu an aklıma ne geldi biliyor musunuz?" dedi Ron. Sesi boğuk çıkıyordu ve kollarını birbirine kavuşturmuştu. "Yanında para olan var mı? Çünkü ben Hermione bizi dışarı sürükleyince para falan almadım."

Üçü de olduğu yerde durdu. Hermione'nin yanında sadece asası vardı. "Tam da düşündüğüm gibi." Dedi Ron. "Senin için bu kadar önemli olan şeyi merak ediyorum."

"Neden konu sürekli buna geliyor? Sen paranı unuttuysan benim ne suçum var?"

"Paramı unutmadım, birisi ben almaya gitmeden birinin peşinden koştuğu için alamadım," dedi Ron imalı imalı. "Şu an tek istediğim bizden önce kimin kapıdan çıktığını görmüş olmak."

"Eh, herkes kahvaltıdan sonra sıraya geçiyordu, sen de birazcık düşünseydin aşağı inmeden önce yanına almayı akıl ederdin!"

"Hey," dedi Harry, her zaman olduğu gibi ikisi didişirken araya girerek. "Çağırma büyüsü yapsam okuldan buraya gelir mi?" Yürüdükleri o kadar yola umutsuzca baktı. Köye gelmişlerdi, biraz ileride Üç Süpürge'nin kapısındaki çanın çınlama sesini duyabiliyorlardı.

"Yolda uçan bir Galleon kesesi gören kim onu çalmaz ki? Kesinlikle bunu denemelisin."

"Bence insanlar bize bir şeyler ısmarlamak isterler," dedi Ron. "Nasıl olsa biz-"

"Evet, biz, biziz, Ron, ve sen bunu her durumda kullanmaktan çekinmiyorsun. Merak ediyorum da o Hortkulukları avlamasaydın hayatını nasıl devam ettirecektin? Hani insanlar sana sen hiçbir şey yapmazken iş vermeyecekti, bir şeyler almayacaktı falan ya?"

"Merak ediyorum da, aklında kim var?" dedi Ron aynı şekilde. O sırada Harry ceplerini karıştırıyordu ve birden "Buldum!" dedi.

"Ne buldun?" Ron ve Hermione ona döndüler. Harry pantolonunun cebinden bir adet, büyük, dolgun ve parlayan Galleon çıkardı.

"Vay canına, demek zenginlik böyle bir şey," dedi Ron. "Ceplerini karıştırırken Galleon bulmak."

"Bu üçümüze yeter," dedi Harry, Ron'u duymazdan gelerek. "Bir yere girelim çünkü gerçekten üşüyorum."

 𝑶𝑵𝑳𝒀  | 𝐇𝐚𝐫𝐫𝐲 𝐏𝐨𝐭𝐭𝐞𝐫 𝐅𝐢𝐜𝐭𝐢𝐨𝐧 | 𝐃𝐫𝐚𝐦𝐢𝐨𝐧𝐞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin