•20•

232 21 0
                                    

"Nasıl yani?" dedi Hermione oturduğu yerde biraz daha dikleşti ve dikkat kesildi. "Bana tam olarak neyi anlatacaksın?"

Draco ise onun davranışlarındaki ani değişimden keyif almış gibi duruyordu. "Sakin ol Granger, derste anlatacağım önemli bir noktayı kaçırmıyorsun." Hermione bunun üzerine hafifçe gülümsese de duruşunu değiştirmedi.

"Pekala," dedi Draco ve gözlerini Hermione'den kaçırdı. Dizlerini hafifçe kendine doğru çekmişti, iki elinin parmaklarını iç içe geçirmişti ve gözleri yerdeki bir noktaya sabitlenmişti. Hermione beyaza kaçan açık sarı kirpiklerinin gözlerinin üzerindeki hareketini görebiliyordu.

"Sana bir açıklama yapmam gerektiğini düşündüm." Dedi Draco. "Çünkü... Her şey bir anda gelişti ve... açıkçası senin bu kadar kolay kabullenmen beni biraz korkuttu. Kendimin bu kadar kolay uyum sağlaması da beni korkutuyor. Hiçbiri gerçek değilmiş gibi hissediyorum."

"Benim kolay kabullenmem mi?" Hermione dudaklarından kaçan küçük bir gülüşe engel olamadı. "Kafamın içindeki konuşmaları keşke duyabilsen Draco... O zaman emin ol böyle düşünmezdin."

"Zihnini açarsan onları duyabilirim?" Draco tekrardan Hermione'nin gözlerinin içine bakmıştı bunu söylerken ve ikisi yine birkaç saniye gözlerindeki duyguları birbiriyle paylaştılar. "Hayır," dedi Hermione. "Zihnimi açacağım son kişisin."

"Evet, bu ikimiz için de iyi olabilir. Gerçek düşüncelerini öğrenmek istemem."

"Gerçek düşüncelerimi mi?"

"Dediğim gibi Hermione, ben yaşadığımız hiçbir şeyin gerçek olduğuna inanmıyorum. Kendimi inandıramıyorum. Şu an bile bir hayalmiş gibi geliyor; ikimiz okulun bodrum katında, tozlanmış ve eski yüzlerce ödülün arasında oturuyoruz ve normal bir şekilde konuşuyoruz. Sen benden nefret etmiyorsun veya ben sana hakaret etmiyorum. Bunların hepsi yaşanıyor mu gerçekten?"

"Çoğu zaman ben de kendimi inandıramıyorum. Sen Draco Malfoy'sun ve dediğin gibi, artık benimle konuşurken bana bulanık demiyorsun. Ama bir taraftan da, bunların hepsini sen başlattın Draco. Senden nefret etmemi sağlayan sendin."

"Birinci sınıftayken sana karşı hiçbir şey yapmıyordum ama sen bana karşı yine pek iyi duygular beslemiyordun?"

"Çünkü arkadaşlarıma karşı öyleydin. Harry ve Ron'a okulun ilk gününden beri düşmandın. Kabul etmen gerekiyor ki, Ron'a yapmadığın şey kalmadı, ve onun ailesine de."

"Şu an tartışıyor muyuz?"

"Hayır... Sadece yaptıkların aklıma geliyor. Üçbüyücü Turnuvası'nda Harry için her şeyi çok zorlaştırmıştın. Ve daha önceden dediğim gibi Weasley'lere karşı da çok kötüydün..."

"Bence bu konuyu kapatmalıyız..."

"Hayır. Evet. Haklısın. Her neyse, bunları konuşmamalıyız, değil mi? Çünkü ben artık değiştiğini düşünüyorum..."

Bunu derken Hermione elini düşünmeden Draco'nun eline uzatmıştı, söylediklerini desteklercesine onun elini tutmak ve içinde bir belirip bir kaybolan güven ışıklarını onunla paylaşıp daha da güçlendirmek için. Ancak Draco elini geriye çekti ve parmaklarını gevşek bir yumruk halinde sıkarak elini yanında tuttu.

"İnsanlar değişmez Hermione." Dakikalar önce mutlu anları paylaştığı Draco'nun gözleri şimdi betondan yapılmış bir duvar kadar sertti ve Hermione o gözlerin içinde dört duvar arasında kalmış gibi hissederek göğsünde beliren ani sıkışma hissiyle başını eğdi. Ne olmuştu ki şimdi? Söyledikleri yüzünden miydi? Ah, tabii ki o yüzdendi. Draco ona geçmişi unutup yeni bir şeylere başlayalım derken Draco'nun geçmişte yaptığı kötü şeyleri söylemişti ve belki de bu aralarında oluşan o yakınlığı o an için yok etmişti. Peki Draco ikisinin geçmişi unutmasını istiyorsa neden insanların değişemeyeceğini söylüyordu ki? Eğer insanlar değişmiyorsa şu an ikisinin burada durmasının da, konuşmasının da, son günlerde yaşananların da, hiçbir şeyin önemi yoktu.

 𝑶𝑵𝑳𝒀  | 𝐇𝐚𝐫𝐫𝐲 𝐏𝐨𝐭𝐭𝐞𝐫 𝐅𝐢𝐜𝐭𝐢𝐨𝐧 | 𝐃𝐫𝐚𝐦𝐢𝐨𝐧𝐞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin