•3•

747 52 17
                                    

Kelebek kanatlarını çırptı, havanın esintisi doğaya çarptı. Kımıldayan küçük bir yaprak fırtınayı başlattı. Bir şehir yerle bir oldu, insanlar öldü. Kelebek bunu göremedi. Ömrü bir gündü.
Onun kalbi kelebekti. Her gördüğünde göğüs kafesini sıkıştıran parlak saçlar, kalbini tekletti.
Küçük kalp atışı fırtınayı başlattı.•

Yemeğini boğazına kaçıran Ron sonunda yutmayı başarmıştı. Büyük bir yudum balkabağı suyunu yutunca sinirden kızarmış kulaklarını saklamaya gerek duymadan bağırmaya başladı. Tüm masalar onun bağırışıyla gerilediler, salon yaşanılan şaşkınlıktan dolayı çok sessizdi çünkü.

"Bu da ne demek oluyor?" Sinirinden o kadar hızlı konuşuyordu ki Hermione anlayamıyordu. Ancak konuşmanın bazı bölümlerinde "dönek", "ölüm yiyen" ve "para" kelimeleri dikkatini çekmişti.

Onun da böyle tepki vermesi gerekirdi, herkesin... Ama resmen beyni uyuşmuş durumdaydı. Sihir Bakanlığı'nın bir ölüm yiyeni Londra'nın en iyi büyücülük okulunun müdürü yapması imkansızdı... Kendine sürekli bunu tekrarlıyor ve vücudunun tepki vermesini engelliyordu. Aynı şeyi Lucius Malfoy da yapıyordu belli ki. Artık saçıyla yüzünün rengi ayırt edilemeyen Ron'u susturmak yerine sakin bir yüz ifadesiyle ona bakıyordu. Uzun, ince, beyaz parmaklarını asasının ucunda birleştirmişti. Lord Voldemort'un dokunduğu asanın...

"Ben de size aynısını soracaktım Ronald Weasley. Müdüre saygısızlık, ha? Gryffindor'dan yüz puan."

Hermione gerçek olup olmadığına bakmak için gözünü kum tanelerine çevirdi. Ne yani, yılın ilk gününden eksilere mi düşmüşlerdi? Ne yazık ki kum tanelerinin oluşturduğu siyah boşluk bunu gösteriyordu.

"Sen müdür falan değilsin." dedi Harry. "Azkaban'dan kaçmayı nasıl başardın? Ya da bu Slytherin'in bir şakası mı? Bir çeşit hologram mısın, Şekline-Bürün yaratığı mı?"

"Dediğim gibi Potter. Ben Lucius Malfoy, sihir bakanı tarafından Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu'na müdürlük yapmak için görevlendirildim. Bu okul yıllar sonra gerçek bir otorite görebilecek. Tabii, Dolores Umbridge'i saymazsak."

Üçü de birbirlerine döndüler? Bunun bir şaka olmadığına inanmakta zorlanıyorlardı. Malfoy ve müdürlük? Voldemort'un yanında savaşıp Azkaban'a gönderilmişlerdi, malikanelerinde çok sayıda kara büyüyle donatılmış eşya bulunmuştu, Borgin&Burkes'a yasadışı bir şekilde kara büyü borsası açtıkları ortaya çıkmıştı. Ailede tek ceza almayan kişi Narcissa ve Draco Malfoy'du. Bellatrix zaten yok edilmişti, diğer Malfoylar ve soylarından gelen Black'lerden hayatta kalanlarınınsa ruhu emiliyordu.

Bütün bunların üstüne, Lucius Malfoy'da karanlık işaret vardı.

"Müdür Mcgonagall olacak." dedi Ron. "Bunların hepsi Malfoy'un tezgahı."

"Neden profesörler hiçbir şey yapmıyor?" dedi Harry. Hermione gözünü profesörlerin masasına çevirince Mcgonagall, Profesör Sinatra, Profesör Grubbly-Plank, Flitwick ve diğer tanımadıklarının ciddi olarak hiçbir şey yapmadığını gördü.

İçinde ani bir sinir patladı. Nasıl oluyordu da bu adam rahatça gelip önlerinde konuşabiliyordu? Bu binalardaki öğrenciler onların yüzünden öldürülmüştü. Snape, Lupin, Tonks, Fred ve daha fazlası... Yüzlerce Muggle öldürülmüştü. Karşısında duran uzun sarı saçlı adama karşı tüm nefretini yöneltti. Çalışmıştı, yapabilirdi... Kimse bir şeyler yapmıyorsa o yapmak zorundaydı.

Odaklanması gerekiyordu, hedefini iyi seçmesi. Tamamen aklını yönlendirerek hayalinde yarattığı görüntüyü Lucius Malfoy'un bağırışı kesti. Evet, başarmıştı.

 𝑶𝑵𝑳𝒀  | 𝐇𝐚𝐫𝐫𝐲 𝐏𝐨𝐭𝐭𝐞𝐫 𝐅𝐢𝐜𝐭𝐢𝐨𝐧 | 𝐃𝐫𝐚𝐦𝐢𝐨𝐧𝐞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin