Bölüm ithafı: gokkal 💫Hermione'nin o anda yaşamı durmuştu sanki. Hiçbir şey hissetmiyordu, aklında hiçbir şey yoktu, onun dışında. Bugüne kadar nasıl yaşadığını anımsayamadı, çünkü her şey o andaymış gibi geliyordu, Draco'nun onu öptüğü ve zamanın durduğu o anda. Duyguları o kadar yoğundu ki zaman geçmiyormuş gibi geliyordu ve Draco ile sonsuza kadar böyle kalacaklarsa buna hiçbir itirazı yoktu.
Draco'nun yumuşak saçlarını parmaklarında hissediyordu, şu an kendi Amortentia'sının kokusunun ciğerlerine dolup tüm vücudunu sardığını biliyordu. Titreyerek kapanan gözlerini açtı, karşısındaki gri gözlerle kendininkiler karıştıktan sonra Hermione geriye çekildi.
Nefessiz kalmıştı. Her açıdan. Draco'nun onu öptüğüne inanamıyordu. Bunun kendisini sanki birisi ona yüzlerce lanet göndermiş ve bunlar onun bedenine çarpıp etki etmeden geri dönmüş gibi hissettirdiğine inanamıyordu. Kendini hiç olmadığı kadar canlı hissetmesinin yanı sıra duygularının yoğunluğu da üzerine çökmüştü. Gözlerini kapatıp sakinleşmek için kendine birkaç saniye verdi.
"Hermione?" dedi Draco yumuşak bir sesle. Hermione gözlerini açtı ve Draco'ya baktı. Açık gökyüzünden esen rüzgar onun saçlarını uçuşturuyordu. Draco bakışlarını ona dikmişti, Hermione'nin bir şey söylemesini bekliyordu. Acaba Hermione'nin pişman olduğunu mu düşünmüştü? Ya da bunu istemediğini?
Hermione'nin bozmadığı sessizlik devam ederken Draco onun elini tuttu. "Seni seviyorum," dedi kısık bir sesle. "Seni seviyorum Hermione."
Hermione bu sefer tereddüt etmeden cevap verdi. "Ben de seni."
Birkaç saniye daha birbirlerine baktılar. Hermione şu an ne hissettiğini tam olarak kestiremese de Draco'nun onun duygularını alt üst ettiğini rahatlıkla söyleyebilirdi. Ne hissettiğini bilememesinin nedeni de buydu belki de.
"Gel," dedi Draco, "Senin için bir hediyem var."
"Hediye?" diye sordu Hermione şaşırmış bir sesle. "Benim doğum günüm..." dedi sonradan aklına gelmiş gibi. "Yani başka bir hediyen daha mı var?"
Draco'nun gülüşü kulaklarına ulaştı. Hermione Draco'nun asasını çıkardığını gördü ve Draco duyamadığı birkaç kelime söyledikten sonra havada asılı kalmış bir kutu belirdi. Kutu havada süzülerek Hermione'ye doğru geldi ve Hermione'nin açık duran eline kondu.
Hermione kadifeyle kaplanmış kutunun dışında ellerini gezdirdi. Bir mücevher kutusu olduğu belliydi. Draco bakışlarını onun üstüne dikmiş, kutuyu açmasını bekliyordu. Yavaş hareketlerle kutunun kapağını kaldırdı ve karşısına hayatında gördüğü en güzel kolyelerden biri çıktı. Güzelliği ihtişamı veya parlaklığından değil, sadeliğinden geliyordu. İnce gümüş bir zincirin ucuna... su konulmuş gibiydi. Veya herhangi akışkan bir şey. Hermione dikkatle baktığında kolyenin ucunun gerçekten de hareket ettiğini gördü, akan bir şelale gibiydi sadece yere hiçbir şey damlamıyor, kolye sabit kalmaya devam ediyordu.
Hermione'nin hayatında gördüğü en güzel büyülerden biriydi.
Draco'nun ondan bir yorum beklediği belliydi. Ama bundan önce Hermione, kolyeye olan hayranlığını sözcüklerle belirtmektense onu gerçekten de eline alıp dokusunu incelemek istedi. Kolyenin zincirine dokunduğu anda ise parmakları sarsıldı ve kadife kutu yere düştü.
Parmakları zinciri sımsıkı sarmışken parmak uçlarından tüm vücuduna yayılan his dalgası onu birkaç saliseliğine şoka uğrattı. Kolyenin güzelliğinden başta büyülenmiş olmasına rağmen şu an onu hiç istemediğinin farkına varmıştı. Aklına bundan yaklaşık üç yıl öncesi doluştu, Draco Malfoy'un lanetlediği ve Katie Bell'e zarar veren o gerdanlık gözünün önüne geldi. İçinden bir ses bu kolyeyi yere atıp kaçmasını söylüyordu, Draco Malfoy'dan gelen hiçbir şeyi kabul etmemesini ve hala burada ne aradığını sorguluyordu. Hermione ise mantığını kullanmaya çalışarak bu sesi susturmaya çalışıyordu çünkü şu an olmazdı, daha demin Draco ile birbirlerine olan sevgilerini dile getirdikten ve aralarında oluşacak güvensizliğin en tehlikeli olduğu durumda olmazdı. Kendini sakinleştirmeye çalıştı, Draco'dan hoşlanıyordu, veya seviyordu, her neyse, ve şu an düşüncelerinde kendini kaybetmenin sırası hiç değildi, Draco'ya minnetini göstermek yerine bunu yapamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑶𝑵𝑳𝒀 | 𝐇𝐚𝐫𝐫𝐲 𝐏𝐨𝐭𝐭𝐞𝐫 𝐅𝐢𝐜𝐭𝐢𝐨𝐧 | 𝐃𝐫𝐚𝐦𝐢𝐨𝐧𝐞
Hayran Kurgu•Harry Potter Fan Fiction• Kitap esas olarak bir Dramione hikayesi değil, genel bir fiction hikayesini anlatmaktadır. Kapak ve kitabın adı düzenlenecektir. ~ Karanlık bir sabaha açtı gözlerini genç adam. Ne zamandan beri karanlıktı ki onun günleri...