•30•

87 9 5
                                    

"Tanrım, ne gündü ama!"

Ron hala olaylara şaşırmaktan başka bir tepki veremiyorken Hermione ve Harry tartışma aşamasına geçmişlerdi bile. Hermione asasıyla Madam Pomfrey'nin ona verdiği iksirlerin karışmasını sağlıyordu şimdi. Neyse ki basit ve dikkat gerektirmeyen bir işti. Böylece gözlerden uzak ve "Muffliato" büyüsü yapılmış ortamda rahatça konuşabileceklerdi, artık kayıp da sayılmayacaklardı.

"Yine de McGonagall bunu bize günler öncesinden söyleyebilirdi, değil mi?" Harry'nin sesi hala kızgın çıkıyordu. Hermione'nin pek de anlam veremediği bir şekilde döndüklerinden beri kızgındı, söylenmesi orman boyunca da, okula girdiklerinde de son bulmamıştı.

"Bize daha erken söylemelilerdi!" diyordu. "Artık çocuk değiliz. Öncekinde zamanında yoldaşlığa alınmamamızın tek sebebi buydu! Şimdiyse tüm bu zaman boyunca her şeyden habersiz kaldık ve her nedense bizi sonradan katmaya kara vermişler! Başından beri içinde olmamız gerekiyorken! Bu her şeyden daha önemli, bilseydik okula bile dönmezdik!"

"Evet, ama artık bildiğimize göre bir şeyler yapma şansımız var, değil mi?" dedi Hermione sabırla. O bir an önce şaşırmayı veya hayıflanmayı bırakıp olayları konuşmaya geçmek istiyordu. Açıkçası başından beri çok heyecanlıydı. Dünyadaki tüm büyücülük okulları... Böyle bir şey kimin aklına gelirdi ki? Düşünebileceğinin, hayal edebileceğinin çok ötesindeydi!

"Biraz daha orada kalamaz mıydık sanki?" diye huysuzlandı Ron, bir yandan da kolundaki çürüklere merhem sürerken. Ona hak vermemek elde değildi, güneşli okyanus havasını bırakıp kapalı bir gökyüzüyle sonbahar yağmurlarına dönmüşlerdi tekrardan. Üstelik öğrendiklerinden sonra Hogwarts'ın atmosferi de Hermione'ye uğursuz gelmeye başlamıştı. Burada kendini bir daha asla güvende hissedemeyeceğini biliyordu.

"Ulisses Grandou'yu da görmek isterdim," dedi Hermione. "Aklımda Dumbledore gibi birisi canlanıyor. Sizin en çok kim ilginizi çekti?"

"Aldrich," dedi hemen. "Yani ilgimi çekmedi de, en gizemli olan o. üstelik biraz güvenilmez gibi görünüyor. Bana nedense Barty Crouch Jr'ı hatırlattı."

"Adam kahverengi kıvırcık saçlı," dedi Hermione.

"Bilmiyorum. O aklıma geldi işte. Kendini doğru düzgün tanıtmayan tek kişi oydu. Üstelik Hagrid kılığına girmesi falan... Ve kıtalar arası anahtar yapabiliyor, müthiş bir şey değil mi?"

"Konuşması gayet düzgündü," dedi Hermione. "Belki Fransız değildir, orada yaşıyordur. Yine de değişik biri olduğu kesin. Kendine has, alaycı bir resmiyete sahipti. Diğer herkes gibi olmadığına katılıyorum. Satu çifti ilginç görünüyor bence. Miremba da. En yakın zamanda onlardan büyücülük okulları ile ilgili daha fazla şey öğrenmeliyiz!"

"Hermione, gündemde okullardan daha önemli konular olduğuna eminim." Dedi Harry.

"Bence Adriana çok hoştu," dedi Ron araya girerek. Harry de Hermione de ona dönüp baktılar, kaşları çatılmıştı. Ron ise hayallere dalmış gibiydi.

"Evet," dedi Hermione iğneli bir şekilde, "Ağabeylerinden biri için düşünebilirsin belki."

"Ağabey mi? Yok, ben onlar için-"

"Kahşin hakkında mı konuşsak diyorum acaba?" Harry onun sözünü keserken sesi sabırsızdı. "Bu -çok mantıklı! Neden kimse düşünemedi? Ya da biz? Her şeyin Voldemort'un ölümüyle son bulacağını neden umduk ki?"

"Belli ki düşünenler var Harry, dünya çapında bir yoldaşlık oluşmuş bile. Oradan bilgi alacağız elbet ama bizim Hogwarts'a yoğunlaşmamız lazım."

 𝑶𝑵𝑳𝒀  | 𝐇𝐚𝐫𝐫𝐲 𝐏𝐨𝐭𝐭𝐞𝐫 𝐅𝐢𝐜𝐭𝐢𝐨𝐧 | 𝐃𝐫𝐚𝐦𝐢𝐨𝐧𝐞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin