•28•

253 16 3
                                    

Sihirli Yaratıkların Bakımı dersine gittiklerinde gerçekten de Draco yanlarına geldi. Harry, Hermione ve Ron Hagrid'in kulübesinin önüne varmışlardı. Çoğu öğrenci çoktan buraya gelmişti. Hermione birkaç kişiyle göz göze gelip selam verdi, bir yandan da Harry ve Ron ile normal konulardan konuşmaya çalışıyordu. Kahvaltıdan sonra oluşan havayı dağıtmak için olabildiğince normal bir şeyi konuşmayı düşünmüş, bunun üstüne FYBS sınavları üzerine bir konu açmıştı.

"Bu yıl mükemmel olacak." demişti Ron yürürken mutlulukla. "SBD'leri hatırlıyorum da, felaketti. Özellikle Kehanet ve Sihir Tarihi'nde..." Ron hiçbir şeyi fark etmeden konuşmaya devam ederken Hermione Harry'nin yüzünün düştüğünü görmüştü. Onun için sihir tarihi sınavının sınavı çözememekten daha kötü hatıraları vardı. Bunun üzerine Ron'u susturmuştu ve şimdi ders alanına vardıklarında konuyu Ron'un açmasına izin vermişti.

Bu normal konuşma faslı fena gitmiyordu, Draco yanlarına gelene kadar.

Hermione ilk Eleanor ve Goyle'u gördü. Eleanor'un pek de mutlu görünmüyordu, Hermione ile bakışları kesiştiğinde iyimser olmayan bakışlar gönderdi. Goyle ise her zamanki aptal ifadesiyle gözlerini bir ağaca dikmişti. Ve sonrasındaysa... Hermione Draco'yu görmüştü.

Draco her nasılsa gözüne sabah olduğundan daha iyi gözükmüştü. Açık sarı saçları rüzgarda birbirine dolanmıştı, haddinden fazla uzun olan kısımlarında olabilecek en yumuşak dalgalar vardı. Draco'nun gözleri kendinden emindi, her zamanki gibi soğuk ve umursamazdı ama artık Hermione o gözlerde dışarıya gösterilmeyen duyguları da görebiliyordu ve Draco'nun yarım gülümsemeyle kıvrılmış, kendine güvenen dudakları Hermione'nin gözler hakkındaki savını destekliyordu sanki. Slytherin cübbesi'nin koyu yeşil rengi yasak ormandaki ağaçlarla bir uyum yaratıyordu ve Öğrenciler Başkanı rozeti titiz bir şekilde cübbesine iğnelenmiş olmasına rağmen yıllardır orada duruyormuşçasına Draco'da hiç sırıtmıyordu.

"Weasley, Potter." dedi Draco her zamanki ses tonuyla. En azından bu sefer soyadlarını doğru söylemişti. Hermione onu incelemeyi bırakıp yüzüne bakınca Draco gülümsemesini genişletti; "Hermione," dedi daha farklı bir ses tonuyla.

O an Hermione -bunun çok saçma olduğunu bilmesine rağmen- ne diyeceğini bilemedi ve kızardığını hissetti, gerçekten umursadığı tek kişiler Harry ve Ron'du ve onların yanında ne yapacağı hakkında hiçbir fikri yoktu.

Ron'a baktığında kaşlarını çatmış bir şekilde Draco'ya baktığını gördü, Harry ise hayli ifadesizdi.

"Burada ne arıyorsun Malfoy?" dedi Ron sinirli bir sesle.

"Ben de bu dersi alıyorum Weasley." Draco'nun ses tonu alışılmadık biçimde neşeliydi.

"Hayır, burada ne yaptığını sordum."

"Her ne kadar sana hesap vermek zorunda olmasam da iyi günümdeyim Weasley," dedi Draco ancak ses tonu neşesini kaybediyor gibiydi. Hagrid' göstererek, "Koca-" diye başladı, belli ki tanımlamasını bir hakaret üzerine yapacaktı ancak Hermione'nin ona bakışlarını görünce lafının ortasında durdu. "Onun dediğine göre bugün ikili çalışacakmışız." dedi Draco.

"Ee?"

"Yani, ikili çalışacağımız için," Draco bunları yavaş yavaş söylüyordu, Ron'un anlaması içib duraklar gibiydi, "Hermione'yi almaya geldim."

"Hermione'nin seninle eş olacağını kim söyledi?"

Hermione Ron'a inanamayarak baktı. Sabah veya daha öncesinde onunla hiç konuşmamış gibi davranıyordu. "Ron, sanırım kendi adıma konuşabilirim-"

 𝑶𝑵𝑳𝒀  | 𝐇𝐚𝐫𝐫𝐲 𝐏𝐨𝐭𝐭𝐞𝐫 𝐅𝐢𝐜𝐭𝐢𝐨𝐧 | 𝐃𝐫𝐚𝐦𝐢𝐨𝐧𝐞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin