•9•

525 44 24
                                    

Ron önüne yeni bir parşömen alarak tüy kalemini mürekkebe batırdı. "Hagrid'in bile ödev verdiğine inanamıyorum." Dedi homurdanarak. "Bir dombazla hırpıyı nasıl ayırt ederim?" Beklentiyle Hermione'ye baktı.

"Dombazlar utangaçtır." Dedi Hermione. "Atların etrafında yaşamaları yaygın. Hırpılar utangaç değil. Öyle yaz."

"Daha detaylı bir açıklaması yok mu?"

"Yok işte, Ron!"

"Neden kızdın şimdi?"

"Çok önemliymiş gibi gelip bana sihirli yaratıkları soruyorsun."

"İyi de bu grup ödevi... Sen bana ödev yapmaya çalıştığım için mi kızdın?"

"Sen mi çalışıyorsun? Ödev yapmaktan anladığın şey benim dediklerimi yazmak."

"Neden bu kadar sinirlisin?"

"Sinirli değilim Ron! Daha Sihirli Yaratıkların Bakımı'ndan çıkmadık bile. Ödev yapmaya bu kadar hevesli olduğunu bilmiyordum."

"Kavga etmeseniz olmaz mı?" Harry ofladı.

"Her şeyi başlatan o." Dedi Hermione. "Ben burada nelerle uğraşıyorum, o gelmiş bana-"

"Neyle uğraşıyorsun? Sen önüne bakınca olayları çözebiliyor musun?"

"Hayır, düşünüyorum. Senin yapmadığın bir şey yani."

"Düşününce doğru cevaplar kafanda beliriyorsa..."

"İkiniz umursamıyorsa bile ben umursuyorum. Bir ölüm yiyenden bahsediyoruz..."

"Biliyoruz, Hermione." Dedi Harry. "Bu konuşmayı defalarca yaptık ve sürekli tekrarlamak her şeyi daha açık hale getirmiyor." Hermione ona öfkeyle baksa da devam etti.

"Konuşabildiğimiz kadar çok kişiyle konuşacağız. Dumbledore, Hagrid, McGonagall ve daha kimi bulursak. Önceden ne yapmış olursak olalım şu an burada öğrenciyiz ve elimizdeki şeylerden bilgi almak zorundayız."

"Tamam. Ben ne dedim bunun aksi olarak?"

"Hermione, farkında mısın bilmiyorum ama, son zamanlarda agresifsin ve sürekli bu konuyu dile getiriyorsun..."

"Ne yapmamı bekliyorsunuz?" Hermione sesini alçalttı. "Dediklerinden fazlasını yapamayacağımızı biliyorum. Tamam, yarın hayatta olan Yoldaşlık üyelerine mektup yazacağım. Ne işe yarar bilmiyorum ama-"

"Sinirinin nedeni tek bu mu, yoksa bize söylemediğin başka bir şey mi?"

Hermione Harry'nin gözlerine baktı. "Ciddi misiniz siz? Başka neyi dert edebilirim ki? Hatırlarsanız onlar yüzünden Lupin ve Tonks öldü. Dobby öldü. Fred öldü... Bunun beni olması gerekenden daha az etkilemesi mi gerekiyor?"

"Biz onların ölümlerini umursamıyor muyuz? Bunu mu demek istiyorsun?"

"O senin ağabeyindi, Ron-"

"Hermione, yeter." Harry konuşmuştu. "Sinirini bizden çıkarıyorsun. Ya neden böyle olduğunu konuşalım, ya da sakinleşene kadar konuşmayalım."

"Size söyledim-"

"Biz de onları umursuyoruz. Ve sende başka bir şeyler var, bunu sen de biliyorsun."

"N-ne başka şeyi?"

"Ne olduğunu bilmiyorum ama bir şeyler olduğu açık. Yoksa beni ölen abimi unutmakla alakalı suçlamanın imkanı yok."

"Ben..."

Hermione gözünü Harry ve Ron'a dikti. İkisi de onu olayı abartmakla ilgili suçluyorlardı. Abartmak. Onlara karşılık vermeyi bırakıp düşünse miydi? Çünkü ikisi bir şeyde hemfikirdi, üstelik Hermione'ye karşı. Gerçekten abartıyor muydu? Öyle olduğunu düşünmüyordu. Sadece şu an Ron'un ödev yapmaktan bahsetmesi sinirini bozmuştu. Yapmaları gereken bir sürü şey vardı. Akşam Hagrid'in yanına gelmek, müdürlerin portreleriyle konuşmak, McGonagall'ın yanına gitmek ve daha fazlası. Kendini ne kadar haklı bulursa bulsun böyle bir durumda en iyi iki arkadaşındayla arasını bozmamalıydı.

 𝑶𝑵𝑳𝒀  | 𝐇𝐚𝐫𝐫𝐲 𝐏𝐨𝐭𝐭𝐞𝐫 𝐅𝐢𝐜𝐭𝐢𝐨𝐧 | 𝐃𝐫𝐚𝐦𝐢𝐨𝐧𝐞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin