Hatırladım. Daha cümle ağzından çıkarken hatırlamıştım. Gerçekten de altı ay önce üçüncü kez bestelerimden birini satmayı başarmıştım. O zamanlar restoranda bulaşıkçılık işime ek olarak yükselmekte olan bir şirketin stüdyosunda çalışıyordum. Adım "getir götürcü"ye çıkmıştı ama aldırış etmiyordum. Herhangi bir şekilde müzikle uğraşan insanlar için çalışmak hoşuma gidiyordu. Bestemi birinin satın aldığını öğrendiğimde kayıt stüdyolarından birinin halılarını süpürmekle meşguldüm. Orada edindiğim bir iş arkadaşım yanımdaydı.
Arkadaş da denemezdi aslında. Genelde aşırı gerçekçi ve negatif yorumlarıyla çevresindekileri kendinden uzaklaştırırdı. Ben de onunla takılmaktan çok haz etmiyordum ama başka şansım yoktu, benim gibi biri için tüm gün konuşamadan durmak demek işkenceyle eşdeğerdi.
Kim Taehyung kendi ismiyle satın almamıştı aslında, şirketinde onun altında çalışan onlarca insandan birisi, satın almak istediğini belirten bir elektronik posta ile karşılığında vereceği paranın miktarını yazmıştı.
Hedef konusunda görgüsüzdüm, kayıtlarımı, bestelerimi ve şarkı sözlerimi büyük küçük bütün şirketlere gönderir şansımı denerdim. Bu kadar büyüğünde daha önce şansımı denememiştim.
Yüzümde saçma bir gülümsemeyle ekrandan başımı kaldırıp arkadaşıma dönmüştüm. "Beni bulmuşlar. Beni?" Küçük, histerik bir kahkaha ile söylemiştim bunu. "Onlara daha önce herhangi bir başvuruda bulunmamıştım ama onlar beni bulmuş. Bestelerimden birini almak istiyorlar!"
Arkadaşım ifadesiz bir şekilde hangi şirketten kimin almak istediğini sormuştu. Ekranı ona gösterdiğimde yüzünü buruşturup "Fazla heveslenmesen iyi edersin. Sanatçılara asla kullanmayacakları besteleri alıp arşivlerde çürümeye bırakan şirketlerden biri almak istiyor çalışmanı. Ben olsam satmazdım. Belki daha küçük bir şirket alabilir, en azından kullanılmış olur." diye homurdanmıştı.
Moralimi bozmasına izin vermemeye çalışmıştım ama bütün hevesimi kaçırmıştı. Yine de besteyi sattım. Kim Taehyung'a gittiğinden haberim bile yoktu. Şimdiye kadar.
Bir süre sessiz kaldım. Tae halinden memnun gibi duruyordu. Ben ise onun gibi yetenekli bir sanatçının bestemi aldığına ve aylar sonra bunu hatırladığına inanamıyordum.
"Demek o sendin? Adının anlaşmada bir şeylerde geçtiğini hatırlıyor gibiyim ama dikkate almamıştım." Göz göze gelmekten hala utanıyordum bu yüzden odağım ya battaniyede ya da ellerinde oluyordu.
"Neden Jeongguk?" İsmimi söylediğinde yüreğim göğüs kafesime tekme atıyor gibi hissettim.
"Bir arkadaşım...Şey bestemin unutulup gideceğini söylemişti ben de üzülmek istemedim. Kendisi bu konularda bilgilidir, senelerce şir-"
"Hangi arkadaşın?" diye lafımı kesti. Ayrıca ona bakayım diye bakışını bir saniye bile üzerimden ayırmadığından emindim. Daha çok çekinmeme sebep oluyordu böyle.
"İşten arkadaşım işte... İsmi değişik bir şeydi."
Bakışlarının üzerimde yarattığı yoğunluk biraz azalınca başımı kaldırıp yüzüne baktım. Kaşlarını çatmış ve boşluğa dalmıştı. "Adını bile hatırlamadığın bir insanın düşünceleri önemli mi senin için?"
Cevap beklenmeyen sorulardandı bu. Utancımı geçirebilmek adına biraz kıpraştım. Battaniyeyi dizlerinden çekip kalktı. Onu rahatsız ettiğim düşüncesiyle kendimi yemek üzereyken "Benimle gel." dedi ve odadan çıktı.
Uyuşuk hissediyordum. Beynimin içinde şimdi "Taehyung besteni almış!" diye dans eden bir adet Jeongguk vardı. Fakat bedenim tepki veremiyor gibiydi. Onunla aynı ortamda olduğum ve karşılıklı diyalog kurduğum gerçeği beni aptallaştırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pixels || taekook
FanfictionEliyle saçlarımı okşarken "Sakın ağlama Jeongguk," dedi kulağıma, "Ağlarsan kalbimin sana söylediği şarkıları duyamazsın." (tamamlandı) 18.01.2019 13.12.2020