3. Yasemin Çayı

1.2K 159 64
                                    

Oteldeki "iş kazası" yüzünden bir işim yoktu artık. Kafamı toparlayamadığım için de herhangi yeni bir şey üretmem mümkün değildi. Aylak aylak evde geziyor, "randevu aldım" ın altında yatan şeyleri anlamaya çalışıyordum.

Kendi kendimi bunun bildiğimiz "randevu" randevu olmadığını en başta ikna ettim önce. Hayır. Muhtemelen işle alakalı bir şeydi ve bu beni daha çok geriyordu. Yani ben bu ihtimale daha çok gerildiğime kendimi inandırmaya çalışıyordum.

Konuşacak birine ihtiyacım vardı. Taehyung ile Taehyung hakkında konuşamazdım. Numarası bende olmasına rağmen onu bir gün herhangi bir şekilde kullanacağımdan bile şüpheliydim. Rahatsızlık vermek istemezdim asla, benim gibi numarasını yanlış verip sonra salak salak duygusal çalkanmalarda bulunan biriyle uğraşamayacak kadar önemli birisiydi o.

Kiya ile otelden çıktığım gece mesajlaşmıştık. Kısaca anlatmıştım başımdan geçenleri. En kısa zamanda onu aramamı ve detaya girmemizi söylemişti. O an bundan daha uygun bir zaman olamazdı.

Son 12 saattir yaptığım şeyi yaptım ve telefonumda rehberimde duran numarasına baktım. Çoktan ezberlemiştim, yine de ekran üzerinde kendi parmaklarıyla tuşladığı rakamlara bakmak hoşuma gidiyordu.

Kiya'yı aradım. Çok geçmeden açtı. Sesi uykulu geliyordu ama benimle konuşmak için can attığını biliyordum.

"Ünlü arkadaşlar edinip eskilerini silme yolunda değilsin daha demek, sevindim." Sesini duyunca kastığımı bile fark etmediğim bedenim biraz gevşedi, yüzüme bir gülümseme yayıldı.

"Ah, güzelim! Sana ne kadar ihtiyacım var bir bilsen." Normalde geyik yaptığımız zamanlar ayrı, romantikleştiğimiz zamanlar ayrı olurdu. Çok nadiren ikisini bir arada yürütebilirdik. Bu konuşma o nadir olanlardan biri olacağa benziyordu.

"Tavşan suratlı, benim de yanında olmaya ihtiyacım var... Tanıdık yüzlerle gözükmek şöhretime faydalı olurdu aslında." Gevrek gevrek güldüğünü resmen duyabiliyordum.

"Yerel bir ünlü olmak neyine yetmiyor?"

"Yanına geldiğimde sokaklarda kimse beni tanımıyor, sana hava atamıyorum."

Duraksadım. Böyle bir şakaya kırılmayacağımı bildiğinden konuyu Taehyung'a bağladı.

"Demek numaranı yanlış vermişsin ha..." dedi neşeyle karışık bir merakla. "Tekrar anlatsana."

Başımızdan geçen olayları farklı varyasyonlarıyla birbirimize bir milyar kere anlatmak isterdik. Ve karşı tarafında bir milyar kere dinlemesini... Normalde asla susmayacağım bir konuda suskunluğumu korumam onu telaşlandırıyordu, hissediyordum.

"Şoför beni eve bırakırken numaramı istedi. Patronu için. Ben de gidip yanlış numara vermişim. Tam bir özürlüyüm. İnsan kendi numarasını bilmez mi... Sonra Taehyung bana ulaşmaya çalışmış iş yerime bile gitmiş her ye-"

"Jeongguk?"

"Mmh?"

"Şoförden neden evinin adresini almamış?"

Düz yolda yürüyormuşum aniden tertemiz bir camı görmemişim de çarpmışım gibi oldum. Kafamda dönüp duran esrarengiz, gizemli Taehyung senaryoları Kiya'nın tespitini alkışlayarak sahneyi terk etmişlerdi.

"Sahiden..." deyip kaldım. Araba beni direkt apartmanın önünde bırakmıştı, istese gayet rahat bana ulaşabilirdi. Beni gördükten sonra hatırlamış ve numara unutma hikayesini uydurmuş olabilir miydi? İçime kurt düşmüş oldu böylelikle. Sonrasında öğrenip pişman olduğum ilk seferki gibi yine onu suçlamak ve hakkında yanlış düşünmek istemedim ama şoföre sorabilecek kadar zeki bir adam olduğunu biliyordum.

pixels || taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin