Günlerce araştırma yaptıktan ve milyonlarca telefon görüşmesi gerçekleştirdikten sonra bu şekilde olmayacağını ve yüz yüze görüşmem gerektiğini fark ettim. Direkt çareyi Namjoon'da gördüm ve bana herhangi bir yurt dışı konseri ayarlamış gibi yapmasını istedim. Benden daha zeki davrandı ve konser için tüm ekibin benimle gelmesi gerektiğini vurguladı ve daha iyi bir fikirle ertesi gün kapıma geldi.
"Şş, Taehyung uyuyor." diyerek direkt mutfağa aldım onu. Dağ evinden ve satmadığı birkaç eşyadan oluşan koliler hala evin her köşesindeydi. Yerleştirmek için gerekli gücü bir türlü bulamıyorduk. Hatta bir ara üstüne düşünüp acaba Taehyung gerçekten benimle yaşamak istemiyor olabilir mi diye düşünüp kendi kendimi yedim. Acaba yepyeni bir eve mi geçmemiz gerekiyordu ki? En baştan.
"Söyle bakalım, niye kaçman gerekiyor? Eğer sen de saçma sapan işlere kalkışıp beni bu sırrı tutmaya ortak etmek istiyorsan..."
"Öyle bir şey değil."
Önüne bir fincan siyah kahve koydum ve gözlerinin içine içine baktım.
"Ben.."
"Evet?"
"Asya'da nikah kıyabileceğimiz bir yer ayarlamaya çalışıyorum. Düğün de olsun istiyorum tabii ki ama bazen çok fazla şey istiyormuşum gibi geliyor, farkındayım."
"Ne nikahı?"
"Sessiz olsana! Henüz bir sürpriz! Daha teklif bile etmedim. Evet diyeceğinden bile emin değilim."
"Ne saçmalıyorsun sen tabii ki evet diyecek ah, tanrım!"
Heyecanla ayağa kalktı, mutfakta bir sağa bir sola yürümeye başladı.
"Biliyorum daha ortalık yeni duruldu ve ilişkimiz yeni yeni yerine oturuyor ama.."
"Bence çok güzel bir fikir! Yani, eninde sonunda olacak bir şey ve ikiniz de istiyorsunuz, neden olmasın ki?"
Onu durdurup tekrar karşıma oturttum. "Onun isteyip istemediğini nereden biliyorsun?"
Gülüşünü bastırmak için eliyle ağzını kapattı. "Seni gördüğü ilk günden beri bunun hayalini kuruyor da ondan! Ahhh çok heyecanlı, hanginizin sağdıçı olacağım ki? Kim beyaz giyecek? Düğünde konuşmam gerekir mi?"
"Namjoon, gerginim. Lütfen beni daha da germe. Sen güya şirket başısın. Bize neye mal olacağını söyle."
"Hayat boyu mutluluk ve asla unutmayacağımız bir gün?"
"Onun dışında?"
Derin bir iç çekti. "Diğer sonuçları umursuyor musun gerçekten?"
"Taehyung incilsin ya da canı sıkılsın istemiyorum sadece."
"Demek... LÜTFEN bahçeye çıkabilir miyiz daha fazla sessiz duramayacağım."
Sessiz kahkahalar eşliğinde bahçeye çıktık. Namjoon bahçede açıldı, koştu koştu. Bir yandan en yakın iki arkadaşım evleniyor diye şarkı söylüyor ve dans ediyordu. Zıpladı, havaya yumruklar attı. Dans etmem için kollarımdan çekiştirdiğinde ben de hevesine yenik düştüm ve onunla birlikte saçma dans hareketleri yapmaya başladım. O şekilde aptalca ne kadar dans ettiğimizi hatırlamıyorum, Taehyung en sonunda gürültüden uyanmış olacak, ön kapıyı açtı, şişmiş gözleri ve anlamaz bakışlarıyla bizi süzdü.
"Günaydın?"
"Öğlen oldu Taehyunggg!" diye bağırdı Namjoon. Onu da kollarından tuttu. Yataktan yeni kalktığını hatırlayıp üzerimdeki kazağı çıkardım ve ona giydirdim. Kazağa sıkı sıkı sarıldı, neye dans ettiğimizi bile bilmeden o da kalçalarını oynatmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pixels || taekook
FanfictionEliyle saçlarımı okşarken "Sakın ağlama Jeongguk," dedi kulağıma, "Ağlarsan kalbimin sana söylediği şarkıları duyamazsın." (tamamlandı) 18.01.2019 13.12.2020