44. Saklı Defter

259 19 8
                                    

Hayatımda kilometre taşı diyebileceğim bir sürü gün ve olay yaşadım ama sanırım gencecik yaşımda beni yaşlı ve efkarlı hissettiren o gün aklımdan bir türlü çıkmayacak.

Miya'nın okulunun iki haftalık tatil olduğu dönemde, tabii ki, hazırlığımızı yapıp dağ evine gittik ve aile tatilimizin tadını çıkarmaya baktık.

Taehyung büyük bir sabırla ve istekle Miya'ya piyano çalmayı öğretiyordu. Daha doğrusu çoktan öğretmişti ama üzerine iyice çalışıp mükemmelleştiremeye çabalıyorlardı. Dediğine göre, tıpkı babası gibi, piyano için yaratılmış ince, uzun ve güçlü parmakları varmış. Müzik kulağı olduğu da bebekliğinden beri bildiğimiz bir gerçek olduğundan piyano öğrenmemesinin ayıp olacağını düşündü Taehyung. "Müzisyen bir çiftin müzisyen çocuğu olur, elbette!"

Neyse, onlar sanat icra ederken ben de evde dolanıyordum. Zaten dağınık iki insandık, dağınık bir çifttik. Artık çocuğumuz da vardı ve ilkokul çağında olduğu için gittiğimiz her yere bir iki bavul oyuncak götürüyorduk. Bu yüzden ev devamlı dağınık oluyordu, ben de sürekli topluyordum. Eski Jeongguk değildim, dağınıklığa gelemiyordum artık.

Şöminenin yanından geçerken şans eseri omzum sürttü ve yere bir şey düştü. Koyu mavi bir defterdi ve şişmiş gözüküyordu, kendiyle beraber bir tuğla da devirmişti, gözlerimle takip edince aslında hareket eden bir taşın içinde olduğunu anladım defterin. Bir süre aptal gibi elim defterin üstünde dikildim, elime bile alamadım. Taehyung'unsa ya da değilse? Sonuçta bu evi Taehyung'un inşa ettirmediğini biliyordum, pekala evin eski sahiplerinin de olabilirdi. Aynı zamanda Taehyung'un bazen defter tuttuğunu daha hatırlar oldum ama genelde böyle köşe bucak saklamazdı, görülecek yerlerde olurdu ve benden de saklamazdı. Hatta okumam hoşuna giderdi.

Tereddütle defteri elime aldım. Kapağını açmadan şöyle bir inceledim. Gizlice okumak istemediğimi fark edip çatı katına çıkmaya karar verdim.

"Mola zamanı!" diyerek kapıdan girdim. Taehyung hışımla döndü,  tam azarlayacaktı ki elimdeki defteri fark etti. Yanaklarına kan hücum etti.

"Baba o ne?" diye sordu Miya.

Taehyung yapmacıktan saatine baktı ve "Aaa, senin sevdiğin çizgi film başlayacak birazdan. Aşağı in, biz de birazdan geliyoruz tamam mı?" dedi hızlıca.

"Ama daha yeni başladık baba?" Babasının bu konuda sert olduğunu bildiğinden Miya da şaşırdı.

"Bugünlük öyle. Hadi git, geliyoruz."

Miya bana bakış atarak aşağı indi. Televizyonu açtığını duyduktan sonra Taehyung yavaşça ayağa kalktı.

"Onu nasıl buldun?"

"Senin mi?"

"Evet. Bulacağını düşünmemiştim."

"Yanlışlıkla oldu."

Uzanıp elimden aldı. Eski bir dostu selamlar gibi kapağını okşadı.

"Okumak ister misin?"

Ne diyeceğimi bilemez halde ona baktım. "Zaten sana okutacaktım ama düşündüğümden daha erken buldun."

"Okumamı istiyor musun?"

"Evet. Ama bunu ben yokken yap, tamam mı?"

"Ne var ki içinde?"

"Sadece... Oku, tamam mı? Ben Miya'nın yanına ineceğim. Yalnız bırakmayayım."

Bir şey demeden odadan çıktı.

Piyanonun üstüne koyduğu defteri elime aldım. Arkamdaki koltuğa yerleştim ve derin bir nefes aldım. Taehyung'u bu kadar heyecanlandıran şey neydi acaba...

pixels || taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin