5. Çekici Ses

1.1K 140 46
                                    

İşi -kısmen- kaptığım haberini aileme ve Kiya'ya haber verince kıyametler koptu. Annem ve babam telefondan bağıra bağıra tebrik ettiler ve ağladılar. Beni de ağlattılar. Abim çok etkilenmiş gibi değildi. Kısaca tebrik etti ve "bu işi de batırmamamı" dilediğini söyledi.

Baya iç açıcı abi, sağol.

Kiya'ya haber verdiğimde ise "Geliyorum!" dedi ve telefonu yüzüme kapattı.

Ne yapacağım ben diye aylak aylak dolaşırken bir bara rastladım ve o an iyi bir fikir gibi geldi. Kafamı, yıllar süren uğraştan sonra istediğim bir alanda iş bulmamın güzelliğine odaklamaya çalıştıkça şarkısını söylerken odayı terk eden Taehyung geliyordu aklıma.

Suratındaki o acı ifade hafızama kazınmıştı. Acı gibi de değil, tarif edemediğim bir şey anlatıyordu yüzü.

Birkaç "kutlama" birasından sonra telefonum çaldı, sarhoş gibi konuşmamaya özen göstererek açtım ve ses verdim. Kiya'nın mutlu sesi telefonumdan taşıp bütün barı kapladı. "Neredesin Tavşan Suratlı? Almaya bile gelmedin."

Düşüncelerimi toparlamakta zorlanıyordum, mesanem de bir sürü biradan sonra patlayacak gibi hissetiriyordu. "Ne alması Kiya?" dedim. Biraz yuvarlayarak konuşmuştum. "İçtin mi sen?" diye sordu. Sanki içtiğime değil de onsuz içtiğime bozulmuş gibiydi. "Neyse babamınkilerden biri araba gönderir bana, sen olduğun yerde kal ve bana konum gönder tamam mı? En fazla kırk dakika içinde oradayım."

Dediğini yaptım. Barmen "Arkadaşın mı geliyor?" diye sorduğunda başımı salladım. "Şu şişeyi alsam iyi olacak." diyerek onluk viski şişesini gösterdim. Barmen gerizekalı olup olmadığımı kontrol edercesine elini gösterdiğim şişeye koydu ve "Bunu mu?" dedi.

Suratımın çocuk gözüktüğünün ben de farkındaydım ama barmenlerin bu tarz tepkiler vermesinden sıkılmaya başlamıştım. "Evet, o." dedim. "Kiya gelsin de, belki viski içmek istemez."

"O şişe seni aşar, ufaklık." dedi ve biraz arkaya doğru geriledi. Bardak siliyormuş gibi yapıyordu ama dikkatinin bende olduğunun farkındaydım.

"Sabahtan beri kaç tane bira verdiğinin farkında mısın bana?"

"Ha, o değil." Güldü. "Fiyatı aşar. En pahalı şişelerden birini seçtin."

Omuz silktim. "Zengin olacağım, gibi bir şey. Düşüncelisiniz."

Bir daha konuşmadık.

Gevşeyen irademle birlikte onu arama isteğim git gide artıyordu. Aptalca bir parmak hareketimden sonra onun sesini duyabilirdim. Ne haltlar döndüğünü sorabilirdim. Ya da sadece iyi olup olmadığını öğrenebilirdim. Yanlış bir şey mi yaptım Taehyung? Seni kızdıracak bir şey mi yaptım?

Bunlarla boğuşurken vakit nasıl geçti anlamadım. Barın kapısı açıldı, içeriye tanıdık gelen bir parfüm kokusu doldu. Topuklu botlarının çıkardığı seslere ritim tutarken bana seslendi Kiya. "Tavşan Suratlı?" Ağır ağır döndüm ve kocaman gülümsedim. Aylar sonra onu tekrar karşımda gördüğüme inanamadım.

Gümüş rengine boyadığı saçları ve kıpkırmızı rujuyla nefes kesici duruyordu. Benden başka diğerleri de fark etmiş olacak ki birkaç meraklı erkeğin bakışlarının ona döndüğünü gördüm. Birkaç kadının da.

"Hey!" Yanıma kadar geldi. Ayağa kalkıp kollarına bıraktım kendimi. Sarhoşluğumdan mı yoksa ona olan özlemimden mi bilinmez, gözlerim dolmuştu. Kafamı boynuna gömdüm ve "Çok şey oldu." dedim. Sırtımı sıvazlıyor, "Biliyorum Tavşan Suratlı, biliyorum..." diyordu.

Bir süre kucaklaştık. Saçlarını sevdim. O benim gözyaşlarımı sildi. Vıcık vıcık, duygusal bir andı. Nihayet oturduğum taburenin yanındakine oturdu ve "Anlat bakalım." dedi.

pixels || taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin