Üç kere evlenmiş bir çift olarak sessizce kahvaltı yapıyorduk. Taehyung telefonuna odaklanmış bir haldeydi, bazen kaşlarını çatıyordu bazen de derin derin iç çekiyordu. Neye baktığını ya da ne ile ilgilendiğini sormak istedim ama bir iki gündür çok iletişim kuramıyorduk. Birbirimize daha çok tutunmamız gereken bu dönemde aksine uzaklaşmış gibiydik.
En azından ben, beni gerecek bir durum olduğunda insanlardan kaçtığımı biliyordum ama Taehyung genelde böyle değildi. Hatta ilişkimizde kaçan taraf genel olarak Taehyung olarak gözükse bile o hep sığınmak için yanaşmak isteyen ve çekingenlik eden taraftı.
Benim kadar, bebeği önemsediğini ve şimdiden kendi bebeği gibi gördüğünü biliyordum, ben bunu bebek doğduktan sonra, onu ilk gördüğümde hissetmiştim hatta belki daha öncesinde. Jimin Anna ile tek gecelik bir ilişki geçirmeseydi bebeğin başka bir ailede büyüyecek ve yetiştirilecek olması tüylerimi ürpertiyordu hep.
Jimin'in ailesinin bize ayarladığı avukatı tuttuktan ve davayı açıktan sonra avukatımız hiç de hoş olmayan bir kanıt geçirdi eline.
İlk öğrendiğimizde Taehyung, Jimin ve ben istemsizce el ele tutuşmuş ve sadece avukatın suratına aval aval bakmıştık.
Anna bebeği evlatlık vermek için başvurmuştu.
Jimin'e itiraf etmeden ve bebeğin ondan olmayabileceğini söylemesinden önce bile gerçeği hissediyor olması ve bebeğe alternatif bir hayat sunmak istemesi bizi oldukça üzmüştü ve sarsmıştı.
Namjoon bir saat sonra geleceğini bildirdi. Diğerlerinin aksine bizimle aynı apartmanda değil Central Park'a yakın bir otelde kalıyordu, biz de dairelerimizi 6 aylığına airbnb'den kiralamıştık. Arabanın Namjoon'da olmaması -hatta araba kullanmayı bilmemesi- ama bizi oraya kendi götürecekmiş gibi örgütlemesi komik geldi ve güldüm. Pozitif bir enerji ile uyandığım için gereksiz ve neşeli hareketlerle evde gezip durdum. Kahvaltı sofrasına oturana dek. Dedim ya, Taehyung kendini benden uzaklaştırıyordu ve aklında bir şeyler var gibiydi. Dikkatini çekebilmek için fincanının üstünde duran elini kavradım. "Hadi hazırlanalım, Namjoon bir saate buluşmamızı istiyor."
Neredeyse yorgun bir tavırla elimi çekti ve tekrar tuttu. "Diğerlerine sen haber verir misin, ben duşa girmek istiyorum."
"Tabi." dedim kekeleyerek ama zaten uyandığımızda beraber duş aldığımız için şaşırmıştım.
Hemen alt kata inip Jimin'lerin kapısını çaldım.
Kapıyı Kiya açtı.
Ve evet, Seokjin, Kiya, Jimin ve Yoongi aynı dairede kalıyordu. Hoseok da Namjoon'la beraber oteldeydi. Bizler çiftler olarak tüm gün evde oturup sadece akşamları güzel bir restoranda yemek yemek için dışarı çıkarken onların eyalette gezmediği yer kalmamıştı.
Hepsine teker teker gelmeyebileceklerini söylememize rağmen yanımızda olmak istemişlerdi, zaten tatil sezonu sayılırdı, Jimin ve Yoongi evden çalışıyorlardı, hatta ilham alıp fikir alışverişi yapabilecekleri lokal müzisyenlerle tanışmışlardı.
"Vakit geldi!" dedim bana sıkıca sarılırken. Kiya içeriye seslendi, herkes gayet ayık ve hazır gözüküyordu.
Yoongi ben içeri geçince ayaklandı ve "Tüm gece gözüme bir damla uyku girmedi, sen ne haldesin tahmin bile edemiyorum." dedi. Selamlaştık.
"Yukarı çıkalım. Taehyung duşta ama çok yalnız bırakmak istemiyorum."
Minimum gürültüyle üst kata, bizim daireye çıktık. Avukat diğer davalar da görülse sabahın köründe orada olmamız gerektiğini zaten söylemişti, sonra da davamızın 11 gibi görüleceğini öğrendik. Avukatın tahmini bu yöndeydi yani.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pixels || taekook
FanfictionEliyle saçlarımı okşarken "Sakın ağlama Jeongguk," dedi kulağıma, "Ağlarsan kalbimin sana söylediği şarkıları duyamazsın." (tamamlandı) 18.01.2019 13.12.2020