Bölüm 16 | Sevgiye muhtaç...

2.8K 209 127
                                    

|crazykorea işbirliğiyle yazılmış SpacemanRabbit ortak kitabıdır |

✔Keyifli okumalar✔

...


Beynime inen balyoz darbeleri ile gözlerimi zorla açarak kendimce durum değerlendirmesi yapmaya başladım.

Ah lanet olsun! Beynimin içinde kurulan statda adeta boğa güreştiriyorlardı. Bir daha seviyesiz sarhoş olanın yedi ceddini...

Bir dakika, ben neredeyim?

Gözlerimi zorlukla bulunduğum odada gezdirerek tanıdık bir şeyler bulmaya çalıştım.

Üstü kağıtlar ve yemek artıkları ile dolu bir masa. Kapı arkasında bir su havuzu tipli kafes... uzandığım koltuk yanında iki büklüm uyuyan bir Hana...

Siktir! Noldu lan dün bana!?

Kollarımdan yarı çıkmış ceketimi tekrar şaşkın ve şapşal hareketler eşliğinde giyerken gözlerimi Hana'dan ayırmıyor bu arada da dün geceyi hatırlamaya çalışıyordum.

Onu uyandırmamak için geçirdiğim ultra sessiz saniyelerden sonra yerimden aynı sessizlikte kalkıp kapıya doğru adımladım.

"Neden Yoongi"

Bir an duyduğum kısık ve uykudan dolayı çıkan boğuk sesiyle afallasam da hareketsiz kalmaya bir süre daha devam etim.

Belki uykusunda konuşuyor umudu ile sabah sabah yakalanma korkusunu bastırmaya çalışıyordum. Çünkü neden burda olduğumu ve sarhoş iken ona nasıl davrandığımı ya da neler söylediğimi hatırlamadan onunla yüzleşemezdim.

Tepkisiz kalmaya ve güya hayal olduğumu inandırmaya çalışır gibi kıpırdamamaya devam ederken tekrar fısıltı halinde çıkan sesi beni kendine çevirmeyi başarmıştı.

"Neden on sene önce dilemedin! Neden on sene önce tek başıma sokak sokak gezip yalnızlığıma ağlarken ÖZÜR DİLEMEDİN!?

Lanet olsun! Ben... ben.... nasıl yani?

Sona doğru yükselen sesi ve gözlerinden akan yaşlarla karşımda yaralı bir ceylan vardı. Gözlerinin kızarıklığına bakılırsa ya hiç uyumamış yada sabaha kadar ağlamıştı. Ve ben ona ne söylediğimi ya da ne anlattığımı hatırlamıyordum.

"Neden bahsediyorsun sen?"

Sıçtığımın ağzımdan neler çıktığını hatırlamadan ne bok yiyeceğimi ancak zaman kazanarak düşünebilirdim.

Kucakladığı dizlerinden başını kaldırıp gözlerime baktı. Bir insan nefreti bu kadar somut şekilde gözlerinde taşıyabilir miydi?

" Yaptığın günahtan, işlediğin suçtan, parçaladığın aileden, yıktığın hayallerden, öldürdüğün bir çocukluktan bahsediyorum. Daha fazla saymamı istermisin? "

Siktir!

Tüm bu söyledikleri... gözlerindeki o nefret ve donukluk... Lanet olsun! Hana... Park Hana...Ahjushinin... hayır, hayır bu yalnızca bir rüya. Hatta kabus. Tüm bunlar birer saçmalık!

"Neden cevap vermiyorsun! Şimdiye kadar neredeydin ha!? Bizi yıktığın gün kaçıp gitmeseydin seni affedeceğimi defalarca ant içtim kendime. Hani korktu dedim, geri gelir bizi sorar, biraz yüzü kızarır af diler dedim. Ama sen n'aptın? Kaçtın! BİR KORKAK GİBİ KAÇTIN MİN YOONGİ!"

First Freedom || MYGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin