...SpacemanRabbit...
kubesnimer işbirliği ile hazırlanmıştır.
✔Keyifli okumalar
Namjoon'un odaya bodoslama dolmasından sonra herşey çok hızlı gelişmişti. Daha ne olduğunu anlamadan beni Ceo'nun çağırdığını söylemiş,bir iki eşyamı kırıp ortalığı dağıttıktan sonra zorda olsa odadan çıkabilmişti. Oysaki ondan daha yardım isteyecektim. Hala bir çaylak olmasına rağmen ve şirket içinde "yıkım kralı" olarak anılıyor olması onu en iyi yazarlardan yapmak için birer engel değildi.
Ceo'nun beni ne için çağırdığını zerre merak etmiyordum ama gitmezsem sonumu çok merak edecek durumda olacağım için hızla odadan ayrılıp aynı hızla en üst kata çıktım.
Hiç bir zaman asansörden hoşlanmadığım için kullanmadım da. Hep merdivenler benim için daha kullanışlı olmuşlardı. Kimsenin kullanmıyor olması da işime geliyor arada yalnız kalmak istediğimde gizli mekan görevini layıkıyla yerine getiriyorlardı.
Bugüne kadar getiriyorlar-dı....
Ceo'nun söylediklerine göre babam rahatsızlanarak yoğun bakıma alınmıştı ve benim acil çıkmam gerekiyordu.
Haberi aldıktan sonra yavaştan elimde kahve ile çıktığım merdivenleri son hız inmeyi amaçlarken beklenmedik şekilde garip görünümlü biriyle çarpışmıştım.
"Samara hanım"
Görünüşü kadar konuşması da garipti. Aslında gariplik bakışlarındaydı sanki. Üstüne kahve dökmüştüm ve önünde küfretmiştim. Yani kim olsa bir garip olurdu heralde. Gerçi adam da gariplik yoktu. Sadece aşırı beyaz bir teni ve ona adeta savaş açmış baştan aşağı siyaha bürünmüş kombini vardı.(medyada olduğu üzere. Çantayı parantez dışına alalım lütfen😉)
Ah sanırım garip olan bendim çünkü şuan hastanede babamın durumunu öğrenmek için beklerken saçma şekilde başkasının ne giyindiğini düşünüyordum.
Ayağımla yoğun bakım ünitesinin bekleme salonunda ritim tutarak bekliyordum ama bir saat olmasına rağmen hala kimse dışarı çıkıp da bir açıklama yapmamıştı.
Telefonumun şarjı bitmeseydi hastane direk beni arardı ve ben hiç olmazsa bir açıklama alabilirdim. Ama şimdi korkudan ve endişeden ölmek üzereydim.
On yıl. Koskoca on yıldır aynı yerde aynı şeyleri yapıyordum. Babam. Ne zamandır bu hastanede ölüm kalım savaşı veriyordu. Tek başına hayata tutunmaya çalışıyor ama her seferinde sonu yoğun bakım ünitesinde bitiyordu.
On sene önce geçirdiğimiz kazadan tek yara almaz iken babamı birdaha ayakta görememek ölümden daha ağır geliyordu. Yaptığımız kaza sonucu babam başından aldığı darbe sonucu komaya girmişti ve zamanla bu rutin hayat organlarının iflası ve yoğun bakım ünitesi ile hareketleniyordu. Onun için elbette üzülüyordum. Ama böyle acı çekmesindense huzura ermesini istemem daha ağır basan bir duyguydu.
Ah birde anne faktörü vardı hayatımda. Her ne kadar çok seviyorum desem de on yıldır kırgındım anneme. Beni arayıp sormamış olması koymuyordu sadece babama olan aşkının bu denli kısa ve basit olmuş olması deli ediyordu.
Otomatik kapının açılış sesini duyar duymaz düşüncelerimden sıyrılıp hızla ayağa kalktım. Doktor Lee artık alışmıştı beni görmeye. Bir baba şefkati ile omuzuma sıvazlayıp sıcak bir gülümseme sundu.
"Geçti Hana, geçti." Yüzümde oluşan anlık gülümseme yine anlık solarken Bay Lee şaşkın bakışlar ile bana bakıyordu. Sanırım saniyelik değişen ifadem onu şaşırtmıştı.
"Bana öyle bakmayın doktor. Geçti deseniz bile hala o yataktan kalkamıyor oluşu sevincimi kursağımda bırakıyor."
"Seni çok iyi anlıyorum kızım. Ama bu sefer ki önceki geçtiler gibi değil."
Kurduğu acayip cümlesi ile anlamayan bakışlarıma maruz kalan doktor da söylediği cümlenin yeni farkına varıp kahkaha atarak bana sarıldı. Noluyoruz yahu? Acaba tümden babam bu dünyadan geçti de artık o mutlu diye mutlu mu olmam gerekiyordu?
Doktor Lee hala bana sarılmış halde belimi patpatlayıp" geçti" diye sayıklıyordu. Zorlada olsa ondan ayrılıp karşısında dikilerek konuşmaya başladım.
"Artık eskisi gibi olmayan bu 'geçen' şeyi öğrenebilir miyim? Yoksa bu gereksiz sarılma ve sevinme şeylerini yapamayacak kadar meşgul biriyim de!"
Doktorun hala sırıtarak bakan yüzüne yumruk atma isteyim giderek artmasına rağmen kendimi dizginleyip vereceği cevaba odaklandım.
"Geçti artık Hana Dilekin gerçek oldu."
✴SpacemanRabbit'tan sevgilerle😉
✴Yavaştan yavaştan şunların beyinlerine sızsak mı? 😉😅
ŞİMDİ OKUDUĞUN
First Freedom || MYG
Fanfic"Tanıştırayım çocukluğumun Katili Min Yoongi!" . MinJung'un kapıdan çıkıp gitmesiyle yaslandığı yerden çöküp saatlerce haykırarak ağlamasına şahit oldum sevdiğim kadının. Her anne, baba derken ki yalnızlığına, kaybettiği çocukluğu için parçalanan ka...