crazykorea işbirliğinde yazılmış SpacemanRabbit ortak eseridir...
✔Keyifli okumalar✔
...
|Yoongi'den|
Günler geçse de, mevsimler değişse de,dünya durmadan dönse de, hatta yıllar ardı ardına akıp gitse de bu acıyı asla unutmayacaktım. Hana'nın yeri göğü inletecek cinsten haykırışlarını aklımdan silmeyecektim. Silmeyecektim ki her kulağımda çınlayan sesiyle kendime lanet okuyabileyim. Silmeyecektim ki gözleri her aklıma geldiğinde kalbimin durması için içimden yalvarabileyim...
Hana'nın haykırışları esnasında aklıma gelen şey ile aydınlanma yaşamıştım bir an.Biraz gereksiz yerde aklıma gelse de şu an o adamın söylediklerini o kadar net anlıyordum ki..
Geçmiş yıllarda yaşlı bir adamla karşılaşmıştım.Sokaktaki bir kapkaçıya yakalanmıştı.Yeni çektiği maaşı için yapmadıklarını bırakmamışlardı.Onu tenha bir sokakta yerde yatarken bulmuştum.Sokağın ortasından sonunda yatan bedeni görür görmez koşmuş ve ona yardım etmiştim.Yaraları için hastaneye götürmüştüm...Maaşını geri alana kadar da onunla kalmıştım.
O adam bana çokça teşşekkür etmişti.Hırsızı bulduğumuz gün sohbet ederken bana sevdiğim birinin olup olmadığını sormuştu.Ona olmadığını söylediğimde bana aynen şunu söylemişti.
"Yanlızlığa alışmış birini sevmek zordur evlat."
"Neden?"diye sorduğumda durmadan devam etmişti.
"Çünkü tek yaşadığı hayatına girmek istiyorsun,o hayatı paylaşmak,onunla bütün olmak istiyorsun .Ve bu ona hazır değil"
O an bu söyledikleri bana çok saçma gelmişti ve bu yüzden tekrar sormuştum.
"Ama eğer...o da severse?"
Şevkatle gülümsemiş ve buruşuk ellerini ellerimin üzerine koyup;
"Yanlızlığa alışmış biri eğer seni seviyorsa onu kaybetme çünkü bir daha seni öyle seven birini bulamazsın."
Ne demek istediğini şimdi anlıyordum.Adam sanki geleceğimi görmüştü.Dediklerini yaşayacağım aklıma bile gelmemişti...
Şimdi o adamın dediğini yapamamış ve elimdeki meleği kaybetmiştim.
Sabahın ilk ışıklarına kadar bulunduğum salondan çöktüğüm yerden milim kımıldamamıştım. Bir ara hareket yetimi bile yitirdiğimi düşünmüş ama umursamamıştım. Çünkü şuan aklımda fikrimde ve zihnimde olan tek şey Hana'nın beni bırakma korkusuydu.
Sindiği duvardan sarsak adımlarla kalkıp odasına giren Hana'yı gözlerimle takip ettim. Çarptığı kapıyla kalbime atılan zincirlerin daha bir sıkılaşmış gibi hissetmiştim.
Yerimden kımıldayamıyor ,ne yapmam gerektiğini kestiremiyordum. Bitmiş miydi şimdi? Artık sinirlenince ve utanınca al yanaklı bir Hana olmayacak mıydı hayatımda? Güldüğünde kısılan iri gözleri ve heyecanlanınca yerinde duramayıp sürekli elini kolunu sallayan Hana olmayacak mıydı? O zaman ben niye hayatta kalıyordum ki bu saatten sonra?
Uyuşmuş ayaklarıma emir vererek yerden kalktım. Uzun yıllarca uyuyup da yürümeyi unutan insanlar gibi hissediyordum. Keşke öyle olsaydı da tüm bunların birer kabus olduğuna inansaydım.
Ayaklarımı sürterek dış kapıya doğru ilerledim. Artık burda kalmak için hiçbir bahanem yoktu. Gerçi hayatta kalmak için bile bir nedenim yokken Hana'yı liman sayıp ona sığınmam tam bir aptallıktı. Ne bekliyordum ki? Hayatımın her evresinde ölmek isteyen ben için bir umut ışığının olabileceğini mi? Tam ahmaklara göre bir inançmış!
"Nereye gittiğini sanıyorsun!?"
Hana'ya ait olan ama bir o kadar da yabancılaşan sesin sahibine döndüm. Duştan yeni çıktığı belli olan hafif nemli saçlarıyla odasının kapısında çatallaşan sesiyle benimle konuşmuştu.
Benimle? Hayatını karartan sikik herifin tekiyle! ?
Cevap vermeden şaşkın bakışlarımın odağı olan Hana'ya bakmaya devam ederek bunun rüya olmaması için dua ediyordum. Oysaki karşımda melekleri dahi kıskandıracak bir masumluk ve güzellikle duran kadına bakılırsa yaşıyor olduğum bile bir saçmalıktı.
"Benimle hastaneye geleceksin!"
Yanımdan geçerek kurduğu cümle hala yaşadığımı gösteriyordu. Saçlarından yayılan mükemmel koku ve nefesinin sıcaklığı hala rüya olmadığı konusunda şüphe uyandırsada gerçek olacak kadar da acı vericiydi.
Sesinde buzla bilenmiş bir kılıcın soğuk keskinliği vardı. Ölüm soğukluğu ile kesinleşmiş kelimelerin hiçbir duygu barındırmadan çıkan haykırışı tam olarak onun sesiydi.
Başımı belli belirsiz sallayarak peşinden daireden çıkıp onu takip etmeye başladım. Kendimi o kadar bitik hissediyordum ki yanında yürüyecek kadar bile enerjim yoktu. Ardından ilerliyor sadece yere odaklanıyordum. Oysa Hana benim aksime adımlarını kendinden emin ve dik şekilde atıyor bir an bile duruşundan taviz vermiyordu. Geçen saatlerde dünya başına yıkılmış gibi çaresiz ağlayan kesinlikle kendisi değil gibiydi.
On yıl boyunca kendi ayakları üzerinde durmuş bir kızdı o.Çok güçlüydü...
Aslına bakılırsa korkması gereken ve arkada durarak çekinen kişinin benim olmam çok olağan bir şeydi çünkü birazdan gururla babasıyla beni karşılaştırıp tüm nefretini sunacaktı. Yıllarca korkup kaçtığım sahne sadece bir kaç dakika uzağımdaydı.
Hangi ara arabaya bindiğimizi bu da yetmezmiş gibi hangi ara inipte hastaneye vardığımızı hiç anlamamıştım. Geçen bu sürede bırakın Hana'nın benle konuşmasını, yüzüme baktığından dahi şüpheliydim.
Kendimi müebbetle yargılanan ve cezasını kabul ederek gardiyanı tarafından hapishaneye götürülen mahkum gibi hissediyordum.
"Selam baba…. Bak sana kimi getirdim...? Yoongi'yi... Min Yoongi'yi... Gerçi senin tanıyor olman lazım değil mi? Ama ben yeni tanıştım baba. O yüzden birde benden tanı istedim ve onu buraya getirdim."
Normal oda da olmasına rağmen hala kablolar içinde yatan Ahjushiye baktım. Deli gibi korkuyor ve utanıyordum. Hana'nın babasıyla sanki karşılıklı konuşuyor gibi davranması, cümle aralarında hafif duraksayıp sanki karşısında canlı kanlı duran babasının tepkisini ölçermiş gibi yapması beni daha çok kahrediyordu.
"Tanıştırayım çocukluğumun Katili Min Yoongi!"
...
👉Olaylar olaylar...Karıştı ortalık.
👉Bu arada önceki bölüme yaptığının yeni bölüm NEREDE? yorumları ve ondan önceki bölümlere yaptığınız güzel yorum ve tepkileriniz için sizlere çok teşekkür ederiz.Aslına bakarsanız final bölümü bile hazır ama okunma oy ve yorumlar az olduğu için yeni bölüm gelemiyor maalesef.Ama siz yorum yapmaya devam edin biz onlara bakıp cevap veriyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
First Freedom || MYG
Fanfiction"Tanıştırayım çocukluğumun Katili Min Yoongi!" . MinJung'un kapıdan çıkıp gitmesiyle yaslandığı yerden çöküp saatlerce haykırarak ağlamasına şahit oldum sevdiğim kadının. Her anne, baba derken ki yalnızlığına, kaybettiği çocukluğu için parçalanan ka...