40. BÖLÜM "İMKANSIZ OLANA TUTULMAK"

88K 4.1K 1.2K
                                    

 

Lütfen oy vermeyi yorum yapmayı unutmayın.
Uzun bir bölümle geldim.

40. "BÖLÜM"İMKANSIZ OLANA TUTULMAK"

Önce bir ölüyle kendimi kıyasladım, kaybettim şimdiyse onun bir zamanlar sahip olduğu adamın kalbini istedim.

Alabildimmi bilmiyorum.

Yeterince zorlamıştım, geçmişte aldığı yaraları kanatıp acısını gözlerine nakşederken ileri gitmeyi bıraktım.
Cesur'un bileklerimdeki parmakları gevşedi, üstümden kalkacağını düşündüm aksini yaparak beni şaşırttı, başını göğsüme koydu, derin bir iç çekti. Yalnız bir adamdı, kalbi üşüyordu, korkudan hayatına kimseyi almıyor çünkü kaybettiklerinin izlerini hala kalbinde taşıyor ve unutması imkansız gibi görünüyor.

Elim saçları için havalandı, yutkunduğumda korkarak dokundum ona, parmaklarımı kirli saçlarından geçirdim rahatlasın diye okşadım.

"Bana bakarken onu mu görüyorsun?"

"Hayır. Herkesin yeri ayrı bende."

"Niye küçük diye hitap ediyorsun o zaman?"

İçini çekti, hemen konuşmadı beni biraz bekletti. "Değer verdiğimden." diye mırıldandı, gönlünde bizi eşit tutuyor o ölü olsa da ruhu hala yaşatılıyor ve adını hiç anmıyor.

"Sana onu hatırlatıyorum."

"Farklısınız."

"Bu yarayı sevmeye devam edecek misin?"

"O hep çocuk kaldı Nisa."

"Ama anısı kalbinde büyüdü."

"Uğramaktan kaçındığım yerinimi istiyorsun?"

"Ben..." Seni istiyorum diyemedim, zordu ve beni sev demek kolay gelmişti. "Ben kimsenin yerine konulmak istemem."

"İyi ki istemedin, yapamazdım. Ne yaram olmanı ne de seni değersiz kılmak istemem. Çünkü sen kalbime sığamayacak kadar değerlisin."

Cesur'a sarılasım geldi, böyle konuşmaya devam ederse ona iyice kapılırım.

"Bana öyle hitap etmeyi bırakacaksın başka bir isim bul."

"Küçücüğüm."

Ne? Küçükten küçücüğüme mi terfi ettim ben şimdi.

"Cesur."

Onu uyaran sesime homurtuyla karşılık verdi. "Peki sen kazandın inci çiçeğim."

"Böylede kendimi çok kırılgan, ürkek hissediyorum." Diğer açıdan zarif olması hoşuma gidiyor ve mutluluğa yeniden ulaşmak gibi güzel bir anlamı var.

Cesur'un inci çiçeğin de kendine ayırdığı pay bende bulduğu mutluluktu, artık eminim.

"Sana da isim beğendiremiyorum."
O görmesede alındım, saçlarını okşamayı bıraktım ama parmaklarımı kirli tutamlarından çekmedim bana istediğimi verince devam edecektim.
Bekledim sesi çıkmadı. "Neden gönlümü almıyorsun?"

"Alınınca hiç çekilmiyorsun, ondan."

"Kalk üstümden." Omuz silkti. Yerden çamur aldım ensesine yapıştırana kadar yarısı parmaklarımın arasından kayıp gitti. Cesur kafasını yavaşça göğsümden kaldırınca bedeninden geçen soğuk ürpertiyi bende hissettim. Göz göze geldik, bakışlarında bir boşluk vardı, ona çekilmemi o boşluğu doldurmamı ister gibi bakıyordu. Biraz korksam da yaptım, kirpiklerimiz hareketsiz kaldı, zaman durdu sanki, sürüklendiğimiz şey yoğun, temassız sessiz bir birleşmeydi.

CESUR/çürük koza(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin