Adımı söyleyen polislerin karşısına dikildim. Şeytanın tam arkasında polislerin görebileceği bir noktadaydım. Şeytanın gergin olduğu sırtından bile belli oluyordu.
"Zeynep Demirci benim" diye tekrar ettim.
"Kimliğinizi görebilir miyim hanımefendi."
Ben evden çıkarken... Pardon çıkarılırken yanıma ne bir çanta almıştım ne de bir kimlik. Şeytanın Sultan hanımdan kimliğimi istemesine çok şaşırmıştım. Daha önce hastaneye gitmiştik fakat hastane ona ait olduğu için bunun sorun olmayacağını düşünmüş ve bu konu üzerinde hiç durmamıştım. Demek ki o zaman da kimliğim elinde olduğu için hiç bir sorunla karşılaşmamıştık.
Sultan hanım elinde kimliğimle tekrar gelip kimliği şeytana uzattı. Kimliğimi nasıl elde ettiğini bilmiyordum ama bu onun için pek de zor olmamalıydı. Kimliğimi inceleyen polis memuru şeytanın geride durmasını söyledi. Onun bu kadar uysal olmasını yadırgamıştım.
"Zeynep hanım bu evde zorla tutulduğunuza dair ihbar aldık. Bunun doğruluk payı var mıdır?"
"Hayır... Bu evde zorla tutulmuyorum. Yanlış ihbar almışsınız."
"Anlıyorum hanımefendi. Rahatsız ettiğimiz için özür dileriz. İyi akşamlar"
"İyi akşamlar"
Polislerin ardından kapıyı kapatıp sakince, sanki hiç bir şey olmamış gibi kanepeye oturdum. Şeytan hala dikildiği yerde sadece beni izleyerek duruyordu. Hiç tereddüt etmeden polisleri reddetmemi beklemiyordu sanırım. Tabii ki reddedecektim çünkü kardeşim elindeydi. Eğer sabah ki olay hiç yaşanmasaydı polisleri gördüğümde bayram edebilirdim. Hoş sabah ki olay olmasaydı zaten polislerin haberi de olmazdı. Şimdi sadece iyi düşünmem gerekiyordu. Eğer Merve için onun yanında kalmayı kabul ettiğimi anlarsa bunu bana karşı kullanırdı. Fakat burada sadece kendi isteğimle kaldığıma inanırsa beni daha serbest bırakabilirdi. Küçük bir ihtimaldi ama imkansız değildi. Bu yüzden elimden geldiğince sakin görünmeye çalıştım.
"Neden?"
"Anlamadım"
"Polislerden yardım isteyebilirdin neden yalan söyledin?"
"Gitmek istemedim"
"Burada olmaktan memnun olmadığını sanıyordum"
"Burada tutsak gibi yaşamaktan memnun değilim"
"Benimle oyun mu oynuyorsun sen?"
"Ne oyunu?"
"Kardeşin için..."
Karşımdaki adama boşuna şeytan demiyordum. Onu kandırmak tabii ki kolay değildi. Sessizce salona geçip kanepeye oturdum. Kardeşim için bunca yıl kocama katlanmıştım. Şimdi de bir şeytanla baş edebilirdim. Hem kocam kadar kötü de değildi.
"Akıllıca davrandın aferin"
Cevap vermedim. Evet onunla baş edebilirdim ama egosunu kabartacak değildim. İki gün içinde ne çok şey yaşamıştım. Kendimi yorgun ve bıkkın hissediyordum. Yorgundum fakat gündüz bolca uyuduğum için uykum gelmiyordu. Resim yapmayı özlediğimi fark ettim. Zihnimin yorgunluğunu boyalarla dışarı atabilirdim.
"Sultan hanım, ben odaya çıkıyorum"
"Uyuyacak mısın kızım, saat daha erken"
"Resim yapmak istiyorum"
"İyi misin? Seninle gelmemi ister misin?"
"İyiyim, gerek yok"
"Peki o zaman. İyi geceler kızım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Tutulması
Художественная прозаSatılmaya alışmış ruhum bunu reddediyordu. Bir adam karısını satar mıydı? Peki bir baba daha doğmamış bebeğinden vazgeçebilir miydi? Babamın beni bu adama sattığını hatırlayınca ürperdim. Önce babam tarafından şimdi de kocam! tarafından satılıyordum...