Bölüm 20

10.5K 371 78
                                    

"Hayırlı olsun Zeynep hanım, yakışıklı bir prens geliyor"

Doktorun ağzından dökülen cümlerlerden sonra Zeynep' e baktım. Gözleri dolu dolu olmuştu. Sanırım oğlu olacağı için çok mutlu olmuştu çünkü ağlarken gülümsüyordu. Kız olsaydı da bu kadar sevinir miydi acaba diye düşündüm. Belki de kendi yaşadıklarından sonra bu dünyada kız olmanın ne denli zor olduğunu bildiği için erkek olması onu sevindirmişti. Aslında bu dünyaya kız olarak gelmek hayata bir sıfır yenik başlamak gibiydi. Bunu biz yapıyorduk! Erkekler olarak bunu yenilgiyi onlara biz sunuyorduk! Ne kadar da bencildik!

Doktorun ısrarla Zeynep' e bakıp gülümsemesi dikkatimden kaçmamıştı. Onu bir kaşık suda boğmak istiyordum fakat mantığım avaz avaz "sanane Buğra!" diyordu. Evet, beni ilgilendirmiyordu ama o benim gölgem altındaydı ve bu durum canımı sıkıyordu. Burdan hemen çıksak iyi olacaktı yoksa doktor hastanede olduğu için şükür namazları kılabilirdi. Tabii kırık burnuyla yapabildiği kadar!

"Toparlan Zeynep, gidiyoruz!"

Sözümü ikiletmeden peçeteyle karnındaki jeli sildi. Bebeği görebilmek için neden el alemin yanında karnını açmak zorunda kalmasını anlamıyordum. Bu teknoloji bir an önce gelişip bebeği kazak üzerinden görmelilerdi! Aklıma Zeynep' in ilk gün pencereleri dokunmatik sanması gelince güldüm. Zeynep kaşlarını çatıp bana baktı. Neye güldüğümü merak ediyor olmalıydı ama bana bunu soracak kadar cesaretli değildi.

Toparlandıktan sonra doktorla tokalaşıp odadan çıktık. Zeynep' in tokalaşmaması gözümden kaçmamıştı. Bir önce ki gelişimizde ona tokaşlamadan ötürü kızdığım için olduğunu düşündüm. Çok saf ve temizdi. Hala bana güvenecek kadar saftı üstelik. Bana güvenmediğini iddia ediyordu fakat yaptığı her hareketten bana olan güveni anlaşılıyordu. Zaten ona zarar vermek istemiyordum. Sadece bazen beni buna mecbur ediyordu.

Psikoloğun olduğu kata geldiğimizde asandörden inmeyen Zeynep beni delirtmek için programlanmış gibiydi.

"Bu katta neden durduğumuzu biliyorum."

"Aferin sana büyük başarı"

"Psikologla falan görüşmeyeceğimi sana söylemiştim."

"Evimde psikolojisi bozuk bir kadın istemiyorum."

"O zaman beni serbest bırak ve bu sorunu kökten hallet."

Sabır çekerek tavana baktım.  Çocuk gibi her cümlemin ardından "o zaman beni serbest bırak" diyordu. Onu serbest bırakırsam başına gelecekleri biliyordum. Komik olansa o da başına gelecekleri biliyordu ama sırf gururundan ölümü bile göze alıyordu. Korkak cesurdu, gördüğüm en korkak cesur insan oydu.

"Hadi Zeynep, sinirlenmek istemiyorum."

"İstemiyorum! Neden anlamıyorsun? O anları tekrar tekrar yaşamaktan başka hiç bir işe yaramayacak."

"Hatırlamaya bile korktuğun yükleri omuzlarından atmalısın."

"Lütfen eve gidebilir miyiz?"

Pes etmekten başka çarem yoktu. Ellerini ayaklarını bağlayıp psikoloğun karşısına oturtacak değildim. Hem ondaki bu inatla çenesini kitler yine konuşmazdı. "Hazır değil" diye geçirdim içimden. Hazır değildi ama bir gün mutlaka hazır olacak ve o  odaya kendi gelmek isteyecekti. Buna emindim ve bu yüzden şimdi pes ediyordum. Onu ardımda bırakarak asansöre doğru yürüdüm. Kedi gibi peşimden gelişini izlemek çok zevkliydi.

Arabaya bindiğimizde elinden şekeri alınmış küçük bir kız çocuğuna benziyordu. Oysa ki mutlu olacağını düşünmüştüm. Onu mutlu etmeye çalışmak gibi bir gayem yoktu tabii ki. Onu buraya neden getirdiğimi açıklayamamıştım kendime ve bu canımı sıkmıştı.

Ay TutulmasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin