Telefonu öfkeyle kapatıp yan koltuğa fırlattım. Arabadan inip denize karşı sigaramı yaktım. Olumsuz cevaplar almaktan nefret ediyordum! Arama çalışmaları hız kesmeden devam ediyordu ama sonuç hep olumsuzdu. Tam bir hafta olmuştu Zeynep gideli. Otele vardığımda kız kardeşini gözyaşları içinde bulmuş, Zeynep' in kocası olacak insan müsvettesiyle gittiğini öğrenmiştim. O anlar gözlerimin önüne yansıdığında kalbime batan çivilere engel olamadım. O günden sonra her yeri aramıştık. Tüm otelleri, pansiyonları ve hatta hastaneleri bile ama bir sonuç alamamıştık.
Merve' yi tekrar çiçek evlere yerleştirip iki tane koruma tahsis etmiştim. Onu evime almamıştım çünkü Zeynep' in gidişi beni hem öfkelendirmiş hem de anlam veremediğim şekilde kırmıştı. Yine de onu aramaktan asla vazgeçmemiştim. O bana annemin emanetiydi! Geç bulmuş olmama karşın tekrar kaybetmiş olmak beni çileden çıkarıyordu. Asıl çıldırtan kaybetmekten ziyade bulamamaktı. Şehirdeki her taşın altına dahi bakılmışken Ali' nin onu nereye götürdüğünü bulamıyorduk.
Külleri yere dökülen sigarayı dudaklarıma götürüp derin bir nefes çektim. Fırtanalı içime bir de sigara dumanını eklemiştim. Bir hafta öncesine kadar günde bir sigara içiyorken şimdiyse günde bir paket bitiriyordum. Her sigarada kendimi bitirdiğimi bile bile çekiyordum dumanı. Belki de kendimi bitirmek istiyordum. Zeynep olsaydı sigara içtiğim için yüzünü buruşturup ortamı terk ederdi. Bir insanın nasıl olur da sigaraya alerjisi olurdu? Garipti..
Kendime sağlam bir küfür edip elimdeki sigarayı yere attım. 'Zeynep olsaydı' ile başlayan cümleleri çok sık kuruyordum ve bu durum artık sinir bozucu olmaya başlamıştı. O yoktu ama ben onu düşünmeden yapamıyordum. Ne yerdi ne içerdi ne şartlarda uyuyordu aklımdan çıkaramıyordum. İçimdeki yabancı duyguyu söküp almak istiyordum. Unuttuğum kalbimi acıyla hatırlatan Zeynep' i içimden sökmek istiyordum. Onu düşünüp elimden bir şeyin gelmemesinden yorulmuştum.
Yeri boylayan sigaranın ardından son kez denizin kayalara hiddetle çarpışını seyrettim. Derin bir nefes alıp tuzlu havayı hissettim. Arabama binip şirkete gitmek için sahil yolundan çıktım. Telefonumun yan koltukta titrediğini farkettiğimde uzanıp arayan kişiye baktım. Arayanın Şeyma olduğunu gördüğümde reddettim. Onu en son kendi evimde bileğine kırık vazo parçası dayadığında görmüştüm ve sesini de en son o zaman duymuştum. O günden sonra defalarca evime ve şirkete gelmesine rağmen korumalar tarafından engelleniyordu. Aramalarına da hiç bir şekilde cevap vermememe rağmen hergün arayıp şansını deniyordu fakat ben ona şans vermeyecektim. Bu sefer çizmeyi aşmıştı.
Şirkete vardığım da arabayı valeye bırakıp odama çıktım. Telaşlı sekreterin toplantım olduğunu belirtmesiyle yeni yeni ayılıyor gibiydim. Bir çok önemli ihaleyi Zeynep' in başına gelen felaketlerden dolayı kaybetmiştim. İlk geldiği zamanlar dağınık psikolojisi, bebeğini kaybedişi ve sonrada ortadan kayboluşu... Hem maddi hem manevi yönden çok zarar görmüştüm ama toparlanmayacak gibi değildi.
Sert bir kahve isteyip önümdeki dosyayı inceledim. Gireceğim toplantıya hazırlanmak beş dakika mı bile almazdı fakat kafamı toplamak da zorlanıyordum. Kapı tıklayınca kahvemin geldiğini düşünerek bakışlarımı dosyadan çektim. Yanılmamıştım, kahvem gelmişti ama getiren sekreter değil Mert' ti. Teşekkür ederek oturmasını söyledim. Ben kahvemi yudumlarken toplantı ile alakalı bilgiler veriyordu. Toplantıda çuvallamamam için bildiği her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlattı. Anlatmaya devam ederken kendi halime güldüm. Bu dikkatini çekmiş gibi anlatmayı bıraktı.
"Neye gülüyorsun sen?"
"Kendi hâlime gülüyorum oğlum, şu hâlime bak ucuz bir toplantının bile üstesinden geleceğime inanmıyorsun. Asıl komik olan ne biliyor musun? Ben de kendime inanmıyorum!"
![](https://img.wattpad.com/cover/169566069-288-k807921.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Tutulması
Ficción GeneralSatılmaya alışmış ruhum bunu reddediyordu. Bir adam karısını satar mıydı? Peki bir baba daha doğmamış bebeğinden vazgeçebilir miydi? Babamın beni bu adama sattığını hatırlayınca ürperdim. Önce babam tarafından şimdi de kocam! tarafından satılıyordum...