bölüm 29

7.2K 249 131
                                    

Heyecandan elimden düşmemesine özen gösterdiğim kutuyu yavaşça yere bıraktım. Deniz heyecanla kutunun başında durdu. Minik kedi yavrusu kutunun içinden parlayan gözlerle bize bakıyordu. Biraz ürkekti ama bugüne kadar gördüğüm en tatlı kedilerden biriydi.

"Zeynep, kediye bak çok güzel"

"Gördüm minik adamım, Mert bu çok güzel bir hediye fakat ben ona bakabilir miyim bilmiyorum"

"Herkesten güzel bakacağına eminim, istersen bir kaç gün dene yapamam dersen barınağa geri götürürüm"

"Çok teşekkür ederim, aldığım en anlamlı hediyeydi"

Gülümseyerek teşekkürüme karşılık verdi. Yerinde duramayan Deniz kediyi kutudan çıkarmaya çalışınca onu artık kutudan çıkarmam gerektiğini hatırladım. Nefes alan bir varlığa sahip olmak kişiyi özel hissettiriyordu. O, bana aitti ve ben ona çok iyi bakacaktım.

"Zeynep adını ne koyacaksın?"

Buğlem' in sorusuyla minik kediye bir isim koymam gerektiğini düşündüm fakat bu zamana kadar hiç kedim olacağını düşünmediğim için aklıma hiç bir isim gelmiyordu. İsim fikri olan var mı diye sorduğum da ise kimseden cevap gelmedi. Buğra cehennem soğuğu gözlerini bir bana bir Mert' e çevirip öfkeyle bakıyordu. Arkadaşı mutlu olmam için jest yapmıştı neden bu kadar sinirleniyordu?

Mert' in beni öptükten sonra bu hoş hediyeyle gelmesi tabi ki masum değildi. Aşk masum bir şey miydi? Tatmadığım ve tatmaktan korktuğum bir duygu olduğu için masum bulmuyordum. Yine de kendime bile itiraf edemesem de biri tarafından önemsenmek hoşuma gitmişti. Sanki hiç bilmediğim bir duygunun içimde filizlendiğini hissedebiliyordum. Sakın Zeynep, sakın aşık olma!

Kendimle olan kavgalarım bitmek tükenmek bilmiyordu. Deniz sanki okuldaymış gibi parmağını kaldırarak heyecanla yerinde zıpladı. Onun bu hallerine gülmeden edemedim. Mert' le göz göze geldiğimizde hayran gözlerle bana baktığını gördüm. Utançla kafamı sağa çevirmiştim ki Buğra' nın öfkeli mavi uçurumlarından düştüm. Ona bakmamam gerektiğini kendime tembihleyerek odağımı Deniz' e yönelttim.

"İsim buldum, isim buldum"

"Söyle bakalım minik adamım"

"İsmi Miya olsun mu?"

"Miya mı, o nerden geldin aklına?"

"Hani kediler miyav der ya onun gibi işte Miya"

Elimde olmadan koca bir kahkaha attım. Buğlem ve Sultan hanımda benimle birlikte kahkaha atıp sesimi bastırmışlardı. Mert ise tebessüm etmişti. Buğra' yı görmemiştim çünkü ona bakmamaya özen gösteriyordum. Deniz güldüğümüz için utanmıştı ama her ne kadar komik de olsa isim hoşuma gitmişti. Henüz cinsiyetini bilmediğim için hemen karar vermedim. Sonuçta erkek bir kediye Miya ismini vermek saçma duracaktı. Mert' ten cinsiyetinin kız olduğunu öğrendiğimde Deniz' e döndüm.

"Bundan sonra bu güzelliğin ismi Miya"

Deniz yine heyecanla yerinde zıplayıp oley diye bağırdı. Miyayı kucağıma alıp sevdim. Buğlem ve Sultan hanım da yanıma gelip sevdiler. O ana kadar sesi çıkmayan Buğra homurdanmaya başlamıştı. Kimse onu umursamadı ve Miyayla ilgilenmeye devam ettik.

"Kedi sevdanız bittiyse herkes masaya!"

Azıcık neşelenmiştim ya hemen muhalefet olup canımı sıkacaktı aksi halde içi rahat etmiyordu anlamıştım. Onunla tartışmak istemediğim için Miyayı Mert' in getirdiği kutuya tekrar koydum. Sultan hanım sonsuza kadar o kutuda saklayamayacağımı söyleyip kutudan çıkardı. İlk kez yürüdüğünü gördüğüm de neredeyse gidip patilerini ısıracaktım. Ben ve Mert dışındaki herkes masada yerini almıştı. Deniz ise Miyanın peşinde dolandığı için Buğlem onu azarlıyordu. Sonunda onu masaya oturtmuş yemeğini tabağına servis ediyordu. Sultan hanım bizi masaya çağırdığında Mert' i bekledim fakat Buğra' ya bakarak gideceğini söyledi. Araların da geçen şeyi bilmiyordum ama Mert' in aslında kalmak istediğine adım kadar emindim. 

Ay TutulmasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin