Bölüm 18

9.8K 374 129
                                    

Duyduğum şeyler karşısında adeta sarsılmış, ne düşünmem gerektiğini şaşırmıştım. Şeytanın, yardıma muhtaç kadınlara el uzatmasıyla beni burda alıkoyması ikilemini anlayamamış bu yüzden de ne diyeceğimi bilememiştim. O, yardımsever iyi bir adam mıydı yoksa evinde zorla bir kadını alıkoyan katil miydi?
"Aklından geçenleri tahmin edebiliyorum Zeynep"

"O zaman söyle! Madem bu kadar iyi bir adam neden beni burda tutuyor."

"Bunu bilmiyorum ama emin ol ben de çok sorguluyorum. Seni neden buraya getirdi neden diğer kadınların yanına götürmedi? Bunları merak ediyorum ama sorduğumda da bir yanıt alamıyorum"

Konuşurken gözlerimin içine bakmamaya özen gösterir gibi bir hali vardı. Bu hali aslında bir çok şeyi bildiğini ve sustuğunu gösteriyordu. İyi bir kadına benziyordu ama onu, hem yeni tanıyordum hem de şeytanın kardeşiydi. En fazla ne kadar iyi olabilirdi ki?

"Ortada dönen bir şeyler var ve ben bunu bildiğini düşünüyorum Buğlem! Şimdilik bunun üzerinde çok durmayacağım çünkü merak ettiğim daha önemli şeyler var."

Soran gözlerle bana baktı. Cevap verceğini düşünmüyordum ama yine de şansımı denemek istedim.

"Abin, kardeşimi babamın elinden kurtardı. Merve şimdi Çiçek Evi dediğin yerde mi?

"Ben bunu bilemem Zeynep ama yüksek bir ihtimalle oradadır."

"Ama abin bana karşı bunu hep bir tehdit olarak kullandı. Bebeğim dünyaya gelince beni diğer kadınların yanına göndereceğini söyledi."

"Bilmiyorum Zeynep.  İnan bana seninle alakalı hiç bir şey bilmiyorum"

Tabii ki inanmıyordum.  Ona güvenmek için bir sebebim yoktu ama güvenmemek için sebeplerim çoktu. Ayrıca konuşurken sürekli etrafa bakıyor benimle göz teması kurmuyordu. Hem şeytan, bu kadar masum olamazdı. Bir şeytanın masum olma ihtimali var mıydı? Belki de kaçmamam için uydurulmuştu bu Çiçek Evi yalanı. Bu evde hiç bir şeyden emin olamazdım.

"Aşağı inelim mi?"

"Sen in. Ben biraz dinleneceğim."

"Hadi ama Zeynep, Mert abi de bozuldu masadan hemen kalkmana. Sanırım onunla aranız iyi."

"Hayır! Yani evet.. Onunla vakit geçirmek zevkli ama..."

"Tamam o zaman. Hadi iniyoruz"

Ondan kurtuluş yoktu, tam bir inatçı keçiydi. Oda da tek başıma oturmaktan da sıkılmıştım. Biraz aşağı inmemde bir sakınca yoktu. Sonunda onunla savaşmaktan vazgeçip pes ettim. Birlikte aşağı indiğimizde şeytanla Mert, işle alakalı olduğunu düşündüğüm bir konu üzerine sohbet ediyorlardı. Deniz kanepede oturmuş elindeki telefondan çizgi film izliyordu. Deniz' in elindeki telefonu gören Buğlem kaşlarını çattı.

"Sen mi verdin bu telefonu abi"

"Kimin telefonuna benziyor Buğlemcim"

Buğlemcim mi? Bir an kahkaha atasım geldi ama kendimi tuttum. Bir katil de bu tarz konuşmalar komik duruyordu. Gözlerini deviren Buğlem, Deniz' in elindeki telefonu kibarca alıp uyku saatinin geldiğini söyledi. Deniz' inse uyumaya niyeti yok gibiydi.

Ay TutulmasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin