Bölüm 32

6.5K 247 167
                                    

Okuduklarım karşısında ne yapacağımı şaşırmıştım. Zihnimin ücra köşelerinde annemi ziyarete gelen bir kadını anımsıyordum. Bana sarılıp gözyaşı döktüğünü de hatırlıyordum fakat bunca yazılanlara rağmen onun Buğra' nın annesi olduğuna inanamıyordum. Hislerim karmamarışık bir halde elimdeki defteri kapatıp yatağın üzerine koydum. Sonraki sayfalara bakmamıştım çünkü son sayfa gibi görünüyordu. Geriye kalanlar ise boş beyaz sayfalar... Yazmaya ömrünün yetmediği düşüncesi içimi paramparça ediyordu. Buğra, beni evine annesi emanet ettiği için almıştı ve ondan sonra da hiç bırakmamıştı. Bana güzel bir hayat sunmasının karşılığında beni buraya hiç bir sebep göstermeden hapsetmişti. Ali' nin kumar borcu kurgu muydu, Ali tüm bu kurgunun içersinde hangi rolü oynamıştı diye düşünmeden edemedim. Öğrendiklerim karşısında nasıl hareket etmeliyim bilmiyordum.

Defteri aldığım yere tekrar koyduktan sonra yatağı düzelttim. Oturup uzunca düşündüm fakat yine de kafamın içinde dönüp dolaşan sorulara bir cevap bulamıştım. Buğra ile konuşmadan sorularımın cevaplarını bulabileceğimi düşünmüyordum fakat Buğra' ya defteri okuduğumu söyleme cesaretine sahip değildim. Yeni bir şeyler öğrendikçe işler benim daha karmaşık hale geliyordu. Buğra annesinin emanetine yani bana sahip çıkmaya çalışmış fakat bunu yalnış yollara başvurarak yapmıştı. Emanete sahip çıkma anlayışından şüphe ediyordum. Bunun yanısıra neden sadece ben emanet edilmiştim bunu da merak ediyordum. Kafamda yine dönüp dolaşan sorularla uyumaya karar verdim. En azından burada neden tutulduğumu öğrenmiştim. Elbet kalan sorularımın da cevabını bulacaktım.

Çarşafını değiştirmediğim yatağa uzanıp sorulardan kaçmak için uyumaya çalıştım. Temiz çarşafların yerini bilmiyordum ve dolapları da karıştırmak istemiyordum. Zaten yeterince özel alanını ihlal ettiğimi düşünüyordum. Gözlerimi kapatıp bu durumu göz ardı etmeye karar verdim. Deniz kokusu tüm odayı sarmıştı. Uykunun derinliklerine dalarken zihnimde uyanık olan son şey burnuma gelen deniz kokusuydu.

Uyurken bana veda eden koku uyandığım da yüzüme çarpmıştı. Bu adam parfümünü her tarafa boşaltıyor muydu anlamıyordum. Yataktan çıkıp çarşafları düzelttim. Buğra' nın benden önce uyanmamış olmasını dileyerek odaya son bir kez göz attım. Her şeyin yolunda olduğuna inandığım da odadan çıkmak için hazırlandım. Kapıyı açmamla Şeyma ile karşılamamız bir olmuştu. Kaderin cilvesi miydi yoksa şansın sillesi mi kararsız kalmıştım. Gözleri ışık hızında alevlerini toplamış yangın dolu gözlerini üzerime dikmişti.

"Senin ne işin var Buğra' nın odasında?"

"Şey...ben"

"Sen ne? Siz yoksa..."

İma ettiğiyle şey yüzünden yüzüm kızarmıştı. Bunu sevgilisine nasıl konduruyordu aklım almıyordu. Sevginin anlamı güven değil miydi? Bazı insanlar gerçekten tuhaftı. Şeyma o kategoride bir insandı. Ellerimi hayır dercesine şiddetle salladım.

"Saçmalama! Buğra yok, tek başıma uyudum ben odada"

"Buğra nerede?"

"Bilmiyorum, en son misafir odasında uyuyacağını söylemişti"

"Sen neden onun odasındasın!"

Öyle şiddetli bağırıyordu ki kulak zarlarım isyan ediyordu. Sesi aşağıya kadar gitmiş olacak ki Buğra merdivenlerden çıkageldi. Şeyma öfkeli bakışlarını ona çevirdi.

"Bu kızın senin odanda ne işi var!"

"Şeyma sakin ol!"

"Ne sakinliğinden bahsediyorsun sen! Bir kere bile yatağında uyumama izin vermedin, şimdi bu kız kim ki yatağında uyuyor!"

Ay TutulmasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin