bölüm 35

6.5K 271 90
                                    

Yorgun ve bıkkın suratıyla karşıma oturdu. Ne söyleyeceğini merakla bekliyordum fakat yaptığım yalnıştan dolayı mahçubiyet duyuyordum. Buğra, derin bir nefes alıp konuşmasına devam etmeye hazırlandı. Konuşmama izin vermemiş söyleyeceği cümlelere odaklanmamı sağlamıştı. Telefonu yeniden çaldığında öfkeyle telefonu açtı. Bir süre karşı tarafı dinledikten sonra bakışları bir noktada kilitlendi. Acaba Şeyma' ya bir şey mi olmuştu? Kuru bir tamam kelimesinden sonra telefonu kapattı. Konuşmayı yarım bırakan telefon Buğra' yı da düşünceler içinde bırakmıştı. Kararsızlıkla bana bakıp nefesini dışarı üfledi. Bir çırpıda soluduğu cümle kalbimin derinliklerinde sevinç dalgasına sebep oldu.

"Babanı ve Merve' yi bulduk"

"Nasıl? Merve iyi mi, neredeler?"

"Sakin ol Zeynep, adamlarım kaldıkları evi tespit etmişler. Gidip bakacaklar"

"Ben de bakmak istiyorum"

"Saçmalama seni o tehlikeye atamam"

"İstiyorum Buğra lütfen. Kardeşimi bulunca ne istersem onu yapacaktın ve ben o tehlikeye girmeyi istiyorum"

"Kardeşini sağ salim karşına getirdiğim zaman ne istersen onu yapacağım ama şu an değil Zeynep"

İlk defa yalvarmanın bile gözüme cazip geldiği bir an yaşıyordum. Kabul etmesi için elimden ne geliyorsa yapacak gerekirse yalvaracaktım.

"Kardeşimin hasreti yüreğimde çığ gibi büyüyor Buğra, onu beş dakika erken görme şansı bile benim için ne denli büyük anlayamazsın. Yalvarmam gerekiyorsa yalvarıyorum ne olur beni de götür"

Kararsız kaldığı gözlerinden belliydi. Kendimi biraz daha acite etmek için ağzımı açmıştım ki başını olumlu yönde salladı. Umut taşıyan gözlerimle gözlerinin içine bakıp kararını teyit etmek istedim. Sıkıntıyla bakmaya devam ediyordu. Kendince zor bir karar verdiğine kanaat getirdim fakat tehlikeliyse bile buna ben gönüllü olmuştum.

"Sözümden hiç bir şekilde çıkmayacağına söz verirsen..."

"Söz veriyorum, yeter ki beni kardeşime götür" diyerek sözünü kestim. Koşarak merdivenleri çıkıp odama girdim. Dışarıya çıkacağımız için üzerime kalın bir üst giyip yanıma aldığım hırkayla birlikte tekrar aşağı indim. Buğra ceketini giymiş salonun ortasında beni bekliyordu. Merdivenden yine hızlı adımlarla inerken bana doğru dönüp "hazır mısın?" diye sordu. Heyecanla başımı sallayıp merdivenleri indim. Evden çıkıp arabaya bindiğimizde heyecanın doruklarını yaşıyordum.

Evin patika yollarından ilerleyip ormanlık alandan çıkarak anayola girdik. Nereye gittiğimizi merak ediyordum fakat Buğra' ya sorarak onu bunaltmak istemiyordum. Gerginliğimi gözlerimi kapatarak atmaya çalıştım, karanlık daha fazla gerilmeme sebep olmuştu. Hem heyecanlıydım hem de olumsuz durumlara karşı korkuyordum. İki duyguyu bir arada yaşamak bedenimi yoruyordu. Ellerim uyuşmuş kasılmaktan dolayı sırtım tahta gibi sertleşmişti. Ellerimi yumruk yapıp kucağımda birleştirdim. Buğra' nın dikkatli bakışları bunu da görmezden gelmemişti.

"Korkuyor musun?"

"Sanırım evet!"

"Geri dönebiliriz"

"Hayır, lütfen devam et bir an önce kardeşime kavuşmak istiyorum"

Cevap vermeden arabayı sürmeye devam etti. Hâlâ nereye gideceğimizi bilmiyordum. Sessizliği yararak arabanın içine dolan zil sesiyle telefonu çalan Buğra arabayı sakince bir kenarda durdurdu. Telefonunu açıp yine karşı tarafı dinledi. Patron olmak sanırım böyle bir şeydi. Kelime israfı yapmıyor sadece dinliyordu. Patron olduğu için mi yoksa kibrinden mi bilemiyordum.

Ay TutulmasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin