10'. Bölüm.

11.5K 623 4
                                    


         Gece dört genç kız, Elif' in odasında oturmuş dedikodu yapıyorlardı. 

Elif'in iki can dostu da Asya'yı çok sevmişti. Asya da onlar için aynı duyguları besliyordu. Bu zamana kadar bu kadar çabuk kanının kaynadığı hiç kimse ile karşılaşmamıştı. Birbirlerinden hiçbir şey saklama gereği duymadan, rahatlıkla birbirlerine sorular soruyor ve dürüstçe cevaplar veriyorlardı.

Erkeklerden ayrıldıktan sonra, eve gelmişler ve ev ahalisiyle Asya'yı tanıştırıp, biraz muhabbetten sonra da soluğu Elif in odasında almışlardı.

Alkolün etkisiyle çok daha gevşemiş ve rahat hissediyorlardı.

Nefes, Tuğba ya sırıtarak süzdü.

" Burak da yine tık yok değil mi?"

Tuğba arkadaşının sorusu ile kızardı. Bunu fark eden iki arkadaşı da hızla yerlerin de doğruldu ve merak ve heyecan ile haykırdılar.

"Anlatsana kızım ya! "


Tuğba utanç içinde, inler gibi arkadaşlarını cevapladı.

" Beni öptü."

Tuğba'nın dudaklarından çıkan kelimeler ile iki can dostu sevinç ile Tuğba'nın üzerine atladı.

Asya onlara şaşkın gözler ile onları seyrediyordu.

" Ya ben bir şey anlamadım. Anlatsanıza! "

Genç kızın meraklı isyanı üzerine Nefes, Tuğba ve Burak arasında yaşanılanları bir solukta anlatmaya başladı.


" Bu iki geri zekalı neredeyse iki yıldır birbirine aşık. Ama ikisi de korkak 'Vombatlar' gibi birbirinden kaçıyor ve birbirlerine açılamıyor. Bizim bu Japon suratlı Rus melezi, hiç anasının kızı değilmiş. Annesi aşkı için adını, dinini değiştirdi. Bizim kız, yandı, kavruldu Burak diye ama yüzünü görünce tık yok. Birde utandığı için çocuktan kaçtı. Ama anlamadığımız şey, Burak niye bu kadar bekledi?"

Tuğba neredeyse iki yıldır deliler gibi aşıktı Burak'a, Elif ilk tanıştırdığında gözlerini alamamıştı Burak'tan. Kahverengi gözleri o kadar güzel bakıyordu ki, çekmemişti gözlerini onun kahvelerinden.
Burak diğerleri kadar uzun boylu değildi ama yapılı birisiydi genç adam.
Kahverengi dalgalı saçları, sert yüz hatları ile çok ciddi bir görüntüsü vardı.
Ta ki gülene kadar, iki derin gamzesi yüzünü kapatan sakallarından bile belli olurdu, sanki iki derin çukur gibi.

Kardeşi Kıvanç ile hiç benzemezlerdi. İkisi de kumraldı ama Kıvanç bebek yüzlü diye tabir edilen bir yüze sahipti ve uzun boylu, yeşil gözlüydü.
Yüz olarak benzemedikleri gibi, huy olarak da benzemezdi iki kardeş.

Kıvanç ne kadar yerinde duramayan, çapkın, fırlama bir çocuksa, Burak bir o kadar ağır ve oturaklıydı. Kıvanç'ın çoğu zaman aşırıya kaçan hareketlerini, o dizginlerdi.

Onlarda diğerleri gibi Kavak'ın çocuklarıydı. Burada büyümüşlerdi.
Babaları subay olduğu için oradaki askeri lojmanlarda büyümüşler, bir ara babalarının tayini nedeniyle ayrı kalsalar da birkaç yıl sonra geri gelmişlerdi.

Daha sonra da Emir' in sert tehditleri ile okulları bitince birlikte çalışmaya başlamışlardı. Burak çok gururlu bir gençti. Emir'in teklifini uzun süre kabul etmemişti ama Emir'in gerçekten ona ihtiyacı olduğunu anlayınca arkadaşının yanında olmuş ve ona her konuda destek vermişti. Emir'in şirketi bu kadar büyütmesinde, onun da emeği çok büyüktü.

Elif, genç adamın Tuğba ya bu kadar çekimser davranmasının sebebini az çok anlaya biliyordu.

Arkadaşlarına döndü. Tuğba'nın yüzüne tebessüm ile baktı.

Adını Sonra Koydum(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin