18. Bölüm.

10.9K 581 6
                                    

                    Merhaba arkadaşlar umarım hikaye mi beğenmişsinizdir. Bu bölümün sonlarında + 18 içeren bir küçük bölümümüz var. Bu bölümün başına ve sonuna bilgilendirme işaretleri koydum. O kısmı okumadan rahatlıkla geçebilirsiniz....Bilginize..

                     Birde sizden ricam her bölümün sonundaki yıldıza basarak oy vermeniz...Şimdiden Teşekkürler..!!!

Emir Holding 'in bünyesinde olan tekstil firmasının kış koleksiyonu için yoğun bir toplantının içerisinde idi.
Koleksiyon hazırlanmış, sırada koreograf ile birlikte manken seçimleri kalmıştı

Emir artık hiç bir iş yapamayacak hale gelmiş idi.

"Sen yoruldun abicim, istersen ben senin yerine, mankenleri seçerim" diyen Kıvanç 'ın omzuna hafifçe vurarak,gülümsedi ve
" Kıvanç sana bırakırsam ,senin seçim yerinin yatak odası olacağına eminim kardeşim"dedi.

Saat akşamın dokuzu olmuştu. Daha bir ton iş vardı ve Burak burada olsaydı bu işlerin hiç birisi ile uğraşıyor olmayacaktı.

Ural 'ın başında da zaten diğer işler yığılı idi.
Kıvanç 'ın yardımlarına da sözü yoktu ama manken seçiminde ona güvenemezdi.

O sırada kapı çaldı.Yemeklerinin gelmesini bekliyorlardı.
Kapı açıldı ve içeri Anıl ile üç kız girdi.
Koreograf gelenlere bakıp "Kızlar erken geldiniz, seçme yarım saat sonra " dediğinde,
Anıl ve kızlar şaşkınca bakar iken, Emir sinirli bir şekilde bakıyordu. Kıvanç ise kahkaha atıyordu.

Koreograf ne olduğunu anlamamış bir şekilde her birini süzüp, Kıvanç 'a dönerek" Bir şey mi kaçırdım Kıvanç bey" dediğin de

Kıvanç sırıtarak " Onlar manken değil Selim bey, kızıl olan bayan Elif Atabey, sarışın olanda Asya Varlı "diye tanıttı.
Daha sonra sırıtarak Nefes 'i işaret ederek " Kumral olan bayan ise  Emir beyin çok yakından arkadaşı Nefes Uzer"
Kıvanç'ın bu iması üzerine hem Nefes, hemde Emir aynı anda 'Kıvanç' diye bağırınca
" Gördünüz mü Selim bey ne kadar yakın olduklarını , aynı kelimeyi bile aynı anda söylüyorlar" diyerek sırıttı.

Emir , Kıvanç 'a ters bir bakış atıp yerinden kalktı . Anıl ile el sıkışıp , kızlara tek tek sarıldı ve öptü.
"Hangi dağda kurt öldü de sizi buralarda görebildik."
Elif abisinin bu sözü üzerine " Abicim İstanbul'a  geleli nerede ise bir buçuk hafta oldu ama senin yüzünü göremedik.
Sensiz hiç bir şeyin keyfi çıkmıyor "dedi.

Evet İstanbula geleli on gün olmuştu.
Elif 'in kaçtığı, Aras 'ın kovaladığı çok uzun bir on gün ve çok heyecan dolu bir on gün.
Çok heyecanlıydı çünkü Aras 'ın , Elif 'e karşı her hareketi istek dolu ve romantik idi ama Aras  her hamlesinde tam sonuca ulaşmak üzere iken ,artık kasti olduğunu düşündüğü olaylar gerçekleşiyor ve sonu Aras için hüsran ile bitiyordu.

En son bu gün Elif 'i yemeğe davet etmişti.
Ama Elif işlerinin yoğun olduğunu bahane edip, teklifini kabul etmemişti.
Aras bunun üzerine boş durmamış , odasına güzel bir masa hazırlatıp Elif 'i odasına çağırmıştı.
İstediği onunla başbaşa kalıp, Elif'i tavlamaktı.

Elif geldiğinde, hazılanmış olan masayı görünce çok şaşırmıştı.
" Sen yoğunum dediğin için, bizde burada yeriz diye düşündüm" diyen Aras'a
Elif'de içinde 'Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak buymuş demek, şimdi boku yedin Elif' diye homurdandı ve cevap hakkı kalmadığı için onaylayarak masaya oturdu.

Aras sinsice güldü sonunda kuş kafese girmişti ve o da bir taraftan beyninde Elif'i etkilemek için taktikler üretiyordu.
Anıl ve Asyanın dışarı çıkacağını biliyordu ve sekreterine, kimsenin onları rahatsız etmemesini söylemişti.

Adını Sonra Koydum(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin