Karahanlı konağında herkes yemekteydi, Sultan mutlu ve gururluydu, yakın bir zamanda seçimler olacaktı ve o dahil herkes Serhat'ın belediye başkanı olacağından emindi.
Sultan : aferin Serhat'ım, aslan yavrum. Sen bizi hep gururlandırdın, baban olsa seninle gurur duyardı.
Serhat : sağol ana, yüzünü kara çıkarmıcam inşallah.
Sultan : o ne biçim laf oğul, tabii ki sen kazanacan, belediye başkanı olacan.
Serhat : olacam tabii, en iyisi olacam hem de.
Selim : kimsenin o boş konuşan Güney Eroğlu'na oy verecek hali yok ya. Tabii ki abim kazanacak
Sultan : anma şu uğursuzun adını....
Bir sessizlik olmuştu....
Sultan : hele bir kazansın, diğer oğullarım da evlensin, erkek bir torun versin bana, daha ne ister bu kadın...
Serhat : yine başladın ana... Fidan var ya, o da torunun...
Sultan : soyumuzun devamı için diyorum oğul... bak ben biliyom, Serkan verecek bana erkek torun. Değil oğul?
Serkan : nerden bileyim ana? Daha ortada evlenecek kız yok, ettiğin lafa bak
Sultan : artık yaşın geldi, evleneceksin. Sen bulamıyorsan, ben araştırır bulurum Karahanlılara yakışacak gelini
Serkan : görücü usulü olacak hali yok ya, ben zamanı geldiğimde bulurum evleneceğem kızı.
Serhat : ne varmış görücü usulünde? Ben de evlendim, bak şimdi çok mutluyum yengenle. Her elinde marifet, güzel, bakımlı, zaten ne kadar düzgün bi insan sen de biliyon.
Songül : sağolasın Serhat...
Serhat : anam sana kötü kız bulur mu hiç? Sana en güzelini, en iyisini bulur, sen hiç meraklanma
Serkan : sen şanslıymışsın ağabey, kolay mı öyle hayatını geçireceğin kızı bulmak. Ana sen düşünme bunları, elbet bir gün o da olacak.
Sultan : ben onu bunu bilmem. Okuyacam dedin, gittin okudun geldin. Kaç senedir burdasın, hala evlenmedin. Bu sene evlendin evlendin, evlenmezsen ben bulurum sana kız.
Serkan mecbur kabul eder. Sultan'a karşı çıkılmazdı, o ne derse o olurdu....
Ertesi gün,
Eylül meydandaydı, birkaç kırtasiye malzemesi alacaktı. Belediye başkanı adayı Güney Eroğlu da orda konuşma yapıyordu. Yaptığı konuşmayı dinleyince "ne kadar densiz bir adam, insanları kandırıyor" diye düşündü, sessizce sıyrılmak istedi oradan.
Adam : bekle.. bekle bir şey diyecem
Eylül arkasını döndü, Güney Eroğlu'ydu karşısındaki.
Eylül : buyrun?
Güney : ben seninle hiç konuşmadım değil mi? Ben belediye başkanı adayı Güney Eroğlu. Sen köyümüzde yeni misin?
Eylül : Mehmet öğretmenin kızıyım ben. Sizi de tanıyorum, tanımamak ne mümkün, hergün insanlara boş vaatlerde bulunuyorsunuz.
Güney : boş olur mu yav? Hepsini yapacam ben, hele bir başkan olayım
Eylül : imkansız olduğunu bile bile mi? İnsanları kandırmaya utanmıyor musunuz? Ben hesabı kitabı çok iyi biliyorum, belediye bütçesini aşar bu dedikleriniz.
Güney : kadın milleti ne bilirmiş. Siz ne anlarsınız ki devlet işlerinden? Erkekler anlar bu işlerden. Yapacam diyorsam yaparım. Mehmet öğretmene de beni anlatın bol bol. Selamımı gönderin
Eylül : anlatacağımdan emin olabilirsiniz
Güney : hala babanla yaşıyorsun değil?
Eylül : evet
Güney : güzel.. güzel...
Eylül anlam veremeden çekip gider. Bu adamı gözü hiç tutmamıştı. Ama Serhat Karahanlı öyle miydi? Adam işinin ehliydi, söyledikleri mantıklı ve tutarlıydı, kesinlikle ona verecekti oyunu...
Yolda, mahalleden tanıdığı bir kızla karşılaşıp onunla konuşmaya başlar. Kız okuma yazma öğrenmek istiyor ama babası izin vermiyordu. Okuyup da ne olacak diye söylenip duruyormuş evde...
Sema : ben gazeteleri görüyom okumak istiyom ama okuyamıyom, öğrenmek istiyom abla. Ama babam izin vermiyo işte. Kadınlar okusa ne olur diyor.
Eylül : Olur mu öyle şey? Ne farkedermiş, kadın veya erkek. Senin de okuman lazım.
Sema : evden bile zor çıkıyorum abla, nasıl okula giderim.
Eylül : bize gel, ben seni hergün çalıştırırım
Sema : esas mı diyon abla?
Eylül : tabii, gel ben sana öğretirim.
Sema : Allah senden razı olsun abla. Sağolasın
Eylül : hadi sen git şimdi, seninle konuşuruz yine
Eylül, Sema ile konuşurken vaktin nasıl geçtiğini anlamamıştı, hava kararmak üzereydi, koştururak eve gitti. Babası ona kızmaz ya da karışmazdı ama geç giderse merak ederdi...
Serkan, meydanda dolandı biraz, halkın nabzını yoklamak istiyordu. Bu sırada Güney Eroğlu'nun vaatlerini duyunca gülümsedi, halk ona bu saçma vaatlerle asla inanmazdı. Kesin abisi kazanacaktı.
Ve ilk bölüm geldi! Depoda şimdiden birkaç bölüm oldu. Yorumlarınızı bekliyorum, fikirleriniz benim için çok değerli. 🙏🏻❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hazan Zamanı
ChickLitTöre mi büyük aşk mı? Aile mi sevgili mi? Bir tercih yapılsa hangisi seçilir?