Sultan'a Şok

313 26 53
                                    

Akşam olmuştu, Serkan kitap okurken Eylül de ona sarılmış öylece oturuyordu. Ama Eylül esneyip duruyordu...

Serkan: uykun geldi senin...

Eylül: hayır.. uykum gelmedi, lütfen böyle oturalım

Serkan: ama sen ayakta uyuyorsun güzelim... hadi uyu artık

Eylül: o zaman sen de gel...

Serkan: gelirim güzelim...

Serkan, yatağı hazırlamıştı ama Eylül'ün üstüne bakıp durdu...

Eylül: ne oldu?

Serkan: üstündekiyle mi uyuyacaksın güzelim?

Eylül : eh çanta getirmedim... mecburum

Serkan, kazaklarından birini Eylül'e vermişti. Bir kazağa bir de Eylül'e baktı...

Serkan: olur mu bilmem...

Serkan sırıtırken Eylül kaşlarını çatmıştı...

Eylül: tamam yani biraz kilo aldım ama o kadar mı şişmanlamışım? Olmaz mı bu sence bana?

Serkan: güzelim, sen zaten her halinle güzelsin... bakma sen bana, beni bilmez misin ben konuşmayı pek beceremem... ağzı iyi laf yapan Selim, ben değilim...

Eylül: bilirim bilirim... ama isteyince çok da güzel konuşuyorsun, onu ne yapalım Serkan?

Serkan: o farklı, sana bakınca bir anda ağzımdan dökülüyor güzelim...

Eylül elindeki kazağı alıp giydi, göbeğinden aşağı çektirip karnını da kapattı...

Serkan: bak, oldu işte, hem de ne güzel oldu...

Serkan, Eylül'ün burnunun ucundan öpünce Eylül kıkırdadı...

Serkan: hadi bakalım hanımağa, uyku vakti...

Günler sonra Eylül'le Serkan konağa dönmüştü ama konak bomboştu, Sultan ile Songül bir başlarına oturuyordu... Sultan birden ayaklanıp oğluna sarıldı, ayrılınca da Eylül'ü süzdü...

Sultan : ah döndün oğlum! Sonunda konak yeniden canlanacak...

Songül : aynen ana... şükür, burası yeniden canlanacak. Fidan'ın üniversiteyi kazanmasından beri konakta vakit geçmez oldu. Burası öyle sessiz ki... Gül de olmasa...

Serkan: Cemre nerede?

Songül : dışarıda yine...bu sıralar dışarıda çok vakit geçiriyor, biz de pek sıkmıyoruz

Songül, Eylül'e bakmıştı. İkisi de asıl olayı çok iyi biliyordu...

Serkan: anladım... bu arada size söylememiz gereken bir şey var, aslında biz bunun için geldik...

Sultan : sen geldin, konağa döndün ya oğul, daha ne isterim ben...

Serkan: Konu da tam olarak bu ana. Konağa dönmüyorum, dönmüyoruz. Biz bir ev tutuyoruz

Sultan : ev mi? Koskoca konak dururken ev tutmak nedendir oğul? Yetmedi mi burası size?

Serkan: yetmediğinden değil ana, sebebi sen de çok iyi biliyorsun. Zaten sık sık geliriz tabii ki, ama biz kendi evimiz olsun istiyoruz.

Songül : iyi.. zaten eskide kaldı artık hep beraber oturmak, artık evlenen herkes kendi evine çıkıyor

Sultan : eh! yeni yeni adetler çıkarıp duruyorsunuz siz de! Olur muymuş öyle şey! Baba ocağından ayrılmak da ne demek?!

Serkan: Cemre ile aynı evde kalmamız mümkün değil ana... olacak iş değil. Biz zaten yeni evlere bakmaya başladık bile... bu arada Gül'ü getirsene Songül, bi seveyim kızımı...

Songül, Gül'ü getirmek için yanlarından ayrılmıştı...

Sultan : oğlumun oğlu yeterince iyi besleniyor mu? Düzgün yemek yiyor musun? Gerçi bu konuda hiç umudum yok ama...

Serkan: oğlan olduğunu nerden çıkardın ana?

Sultan : ben anlarım, biliyorum bu sefer oğlan olacak, eminim...

Songül gülerek yanlarına geldi, Gül'ü Serkan'a bırakıp oturdu...

Songül : Cemre için de aynısını diyordun... ama bak kız doğurdu. O hiç belli olmaz ana, hem sağlıklı olsun da, kız olmuş erkek olmuş önemli değil ki...

Sultan : eh! Bu konakta yeteri kadar kız var, bari bu erkek olsun. Zaten bu kız kendini kısır etmeye devam ederse bu göreceğim son torun olacak...

Serkan, Eylül'e bakıp göz kırptı... Eylül buna anlam veremedi...

Serkan: ana, o zaman sana kötü bir haberimiz var... aslında biz güzel bir haber diye düşünmüştük ama...

Sultan : ne haberi?

O sırada Cemre geldi dışarıdan, Serkan'ın kucağında Gül'ü görünce gülümsedi ama yanlarındaki Eylül'ü görünce suratı asılmıştı...

Cemre : hoşgeldin Serkan... yolu unuttun sanmıştım, kızını görmek yeni mi aklına geldi?

Serkan : kendi evime ne zaman geleceğimi, kızımı ne zaman göreceğimi sana mı soracaktım? İstediğimiz zaman geliriz biz, bundan sana ne?

Cemre sustu...

Cemre : ben de tam zamanında geldim galiba, ne haberiymiş bu? Haber falan diyordun...

Serkan: evet, bir haberimiz var... ana, müjdemi isterim, bizim bir kızımız olacak.

Hazan ZamanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin