Serkan : doğum günün kutlu olsun güzelim...
Eylül hala şaşkındı, birden gülüp Serkan'ın boynuna atladı...
Serkan : dur, deli kız, düşecez şimdi...
Eylül hemen geri çekildi..
Eylül : Ama sen.. yani sen gezideydin.. bitti mi?
Serkan : hayır ama ben geldim işte...
Eylül'ün suratı düştü...
Eylül : haa anladım.. bugünlük.. sonra devam edeceksin... ama olsun, bu da iyi...
Serkan : hayır geziyi bıraktım, ayrıldım.. artık buradayım, uzun bir süre de Ankara'ya ya da başka bir şehre gideceğimi sanmıyorum
Eylül sırıttı...
Eylül : yani döndün..
Serkan : evet artık döndüm...
Eylül tekrar sarıldı Serkan'a, Serkan da doya doya özlediği o kokuyu çekti içine...
Eylül : o zaman dönüyor muyuz konağa?
Serkan : evet ama birkaç gün sonra.. şimdi seni birkaç günlüğüne bir yere götürecem, sonra gideriz konağa, hem acelesi mi var, konak orada bekliyor işte...
Eylül arkasına dönüp babasına baktı, Mehmet öğretmen gülümsüyor ama yüzünde şaşırmış gibi bir hal yoktu...
Eylül : baba, Serkan dönmüş... hiç de söylemedi, ama güzel bir sürpriz oldu değil?
Mehmet : bana pek sürpriz olmadı aslında, dünden haberi aldım...
Eylül : ne? Nasıl yani baba, haberin var mıydı?
Mehmet : damadım dün arayıp bana geleceğini haber verdi. Yoksa neden seni halana götürmedim sanıyorsun, her sene doğum gününde oraya giderdik...
Eylül : evet biliyorum ama ben unuttun sandım..
Mehmet : biricik kızımın doğum gününü unutacak kadar bunamadım ben..
Eylül güldü...
Mehmet : haydi çocuklar siz geç olmadan gidin..
Eylül : ne o, beni kovuyor musun yoksa babacım?
Mehmet : senin evin burası benim güzel kızım, istediğin kadar gel, kal, ama madem kocan gelmiş...
Eylül : tamam tamam.. biliyorum.
Bu sefer Serkan'a döndü...
Eylül : Peki nereye gidiyoruz?
Serkan : söylemem...gidince görürsün...
Eylül gülüp birkaç eşya aldı ve çantasına doldurdu aceleyle. Zaten Serkan'ı da çok özlemişti, daha fazla ne beklemek istiyordu ne de bekletmek. Babasına sarılıp vedalaşarak Serkan'ın elinden çiçeği alıp diğer eliyle Serkan'ın elini tuttu...
Eylül : uzak mı yakın mı, o deyiver bari...
Serkan gülerek cevap verdi...
Serkan : yakın...
Eylül çiçeklerini koklayıp duruyordu, Serkan bunu farkedince gülümsedi...
Serkan : sevdin mi? Ben pek anlamam ama..
Eylül : çok sevdim.. daha önce kimse bana çiçek almamıştı..
Serkan : hele bir alsın zaten...
Eylül: isterken getirdikleri çiçekler hariç... onları saysak ohooo... ama hepsi çöpte, yazık...
Serkan: bi kızı bin kişi ister, biri alır...
Eylül gülümsedi...
Eylül : ben de beni ararsın diye bekliyordum.. geleceğini hiç düşünmemiştim..
Serkan : çok daha önce gelmeliydim ama olan oldu. Şimdi bunu telafi etmek için buradayım..
Eylül : nereye gidiyoruz Serkan?
Serkan : geldik canım... bak şurası...
Eylül'ün gördüğü ufak bir kulübeden başka bir şey değildi...
Serkan : burası babamın kulübesiydi. Babam avcılıkla ilgilenirdi, ava gittiği zaman da hep bu kulübede kalırdı...
Eylül : konağı düşününce...
Serkan : evet, konağı düşünce çok gösterişsiz ve ufak..
Eylül : öyle demeyecektim.. konak çok büyük ve gösterişli tabii ama bir o kadar soğuk geliyor bana.. burayı şimdiden sevdim...
Serkan güldü...
Serkan :biliyordum.. burayı seveceğinden emindim...
Eylül : şimdi, biz burada...
Serkan : bir süre herkesten uzakta, başbaşa vakit geçirelim istedim... sadece sen ve ben...
Eylül Serkan'a sarıldı...
Eylül : bu harika bir sürpriz oldu Serkan...
İçeri girdiler, ufacık bir yerdi burası, Eylül hemen çantasını bıraktı bir köşeye...
Serkan : burası biraz soğukmuş, şömineyi yakayım. Üşüdün mü?
Eylül : biraz...
Serkan, Eylül'ün üstüne örtmek için bir battaniye buldu, hemen üstüne serdi... Eylül de şöminenin önüne oturup Serkan'ın yanına gelmesini bekledi...
Serkan : birazdan ısınır..
Eylül : sen üşümüyor musun?
Serkan : birazcık...
Eylül, Serkan'ın yanına yaklaşıp üzerindeki battaniyeyi onun da üzerine uzattı...
Serkan : böyle daha iyi tabii..
Eylül : doğum gününde yanında olduğum günü hatırlıyor musun?
Serkan : nasıl unuturum? Bana gelmiştin..
Eylül : şimdi de sen bana geldin...
Serkan : her zaman... dönüp dolaşıp geleceğim yer yine senin yanın...
Eylül, Serkan'ın yanağından öpmek isterken Serkan yanağını çevirdi ama Eylül buna hayır demedi. Birden o buz gibi kulübe onlar için fazla sıcak olmuştu...
Hep de ters oluyor, siz kötü bölümler okurken ben güzel bölümler yazıyorum. Siz güzel bölümleri okurken ben de kötü bölümleri yazıyor oluyorum 🙈🤔 bu işin sonu nereye gidiyor bilemiyorum 🤷♀️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hazan Zamanı
ChickLitTöre mi büyük aşk mı? Aile mi sevgili mi? Bir tercih yapılsa hangisi seçilir?