Tesadüfen

282 25 47
                                    

Eylülle Serkan aralarındaki sorunu halletmişlerdi. Günlerdir iyilerdi ve bu Sultan ananın hiç hoşuna gitmiyordu. Eylülle Serkan sabah kahvaltıya mutlu bir şekilde birlikte oturdular...

Songül : ay maşallah size! Şöyle yüzünüz gülsün...

Sultan : şu iş konusunda karını dizginledin, değil Serkan? Artık çalışmayacak...

Serkan : ana, biz o meseleyi hallettik ve Eylül çalışacak. Boşuna liseyi bitirmedi nihayetinde.

Sultan : ağa karısı çalışır mıymış hiç? Görülmemiş, duyulmamış şeyler bunlar... Elalem, Karahanlılar kendi gelini çalıştırıyor diyecekler. Ne cevap verecez biz onlara?

Serkan: Elalemin ne dediği kimin umurunda? Hem Eylül bizi utandıracak bir iş yapmıyor ki, çok da güzel bir iş bu, okuma yazma öğretiyor bilmeyen tüm kadınlara...

Sultan : çok lazım sanki...

Serkan: lazım tabii ki ana... sonra kadın doktor arayıp duruyorsun tırım tırım...

Songül : kadın doktor mu? Ne zaman?

Serkan : Eylül hastanedeyken anam yanıma gelip kadın doktor yok muydu bakacak dedi... hem torununun okumasına karşı çıkıyor hem de kadın doktor arıyor. Ana, eğer kızlar okumazsa nasıl kadın doktor çıkacak ki?

Sultan omuz silkti, elindeki gazeteye çekti bakışlarını...

Eylül: hem her yaştan insan orada Sultan ana, hepsi okuma yazmayı öğrenmek için öyle istekli ki... İstersen sen de gelebilirsin...

Songül de Fidan da kıkırdamıştı...

Sultan: ne münasebet! Sanki ben okuma yazma bilmiyorum!

Eylül: elindeki gazeteyi ters çevir o zaman ana, ters tutuyosun...

Bu sefer Serkan da gülmüştü...

Sultan : eh! Siz bende akıl mı bıraktınız! Her gün bir başka olay!

Sultan sinirlenip masadan kalkmıştı, herkes de arkasından ona gülmüştü...

Serkan : bugün derse gidiyor musun? Seni götürebilirim, hem de ben de gelmek, çalıştığın yeri görmek isterim

Eylül : gelir misin gerçekten?

Serkan : evet...

Eylül : ama bugün gitmiyorum, yarın gittiğimde gelirsin, olur mu?

Serkan : olur tabii ki...

Eylül'ün hoşuna gitmişti bu, gülümsedi...

Songül : ağam, bu arada Gül'ün aşıları vardı, onları halletmemiz lazım haftaya

Serkan : olur yaptıralım, ama birkaç gün sonra Ankara'ya dönmek zorundayım. Yetişmezse siz gidersiniz merkezdeki özel hastaneye, olur mu?

Songül : sen merak etme, biz hallederiz

Eylül : aslında benim içim hiç rahat değil, kadını kızından ayırdık biz

Serkan : ama yapmak zorundaydık, bana kalsa hapse bile girmesi lazımdı ama...

Eylül : Hayır, hapis olmaz... ama, hala acaba diyorum burada mı tedavi olsaydı? Yani ne bileyim, sürekli doktor gelir gider kontrol ederdi...

Serkan : sen bunları neden düşünüyorsun ki? Bu Cemre'nin derdi

Eylül : elimde değil, düşünüyorum, bunu yaşayan ben olsaydım...

Songül : deli olan o, sen değilsin. Hem o hasta, hasta. İyileşince ağam onu yine konağa alır değil?

Serkan : tabii ki, kızından koparacak değilim. O bu konağın bir parçası... Hem ne kadar çabuk iyileşirse, o kadar çabuk kavuşur kızına..

Eylül : tamam... peki...

Serkan yanında oturan Eylül'e sarılınca Songül onlara gülümsedi...

Serkan : madem çalışmıyorsun, hazırlan dolaşalım biraz

Eylül : gerçekten mi?

Serkan gülüp başını sallayınca Eylül gülümsedi, odasına geçti...

Serkan : Songül, Fidan siz de gelmek ister misiniz?

Fidan : yok amca, ben çalışıcam

Songül : ben de Gül'le ilgilenicem ağam, biraz ateşi vardı. Siz gidin eğlenin..

Serkan başını salladı, Eylül gelince de çıktılar, tüm gün oradan oraya gidip gezip eğlendiler. Tüm gün el elelerdi... Eylül öyle güzel bir gün geçirmişti ki, tüm keyfi yerine gelmişti. Gelince gezip gördüğü yerleri anlattı Songül'e...

Songül : ne iyi etmişsiniz.. çok sene önce Serhat'ım da beni götürmüştü, çok güzel yerlerdir oraları..

Eylül : evet öyle... bir dahaki sefere sen de gelirsin...

Songül : gelirim...

Serkan ve Eylül odalarına geçip yalnız kalmışlardı ki Serkan tesadüfen açtığı çekmecede bir şey gördü... Serkan hapı evirdi çevirdi, ne olduğunu anlamaya çalıştı. Doktorun Eylül'e verdiği ilaçlardan değildi bu, o zaman ne içindi?

Serkan : güzelim neyin var? Hasta mısın?

Eylül : hasta mı? Yoo, çok iyiyim. Neden sordun?

Serkan elindeki hapı gösterdi...

Serkan : o zaman bu ne? Neden kullanıyorsun bunu?

Eylül, Serkan'ın elindeki hapa bakakaldı...

Hazan ZamanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin