Düşmanlık Sebebi

266 24 23
                                    

Eylül : gerçekten mi? Yani Sultan ana gibi aletten anlamam, orda çıkana inanmam demeyecek misin?

Serkan : hayır... öğrenmek istiyorum. Ben meraklı bir babayım...

Eylül güldü...

Eylül : Meraklı mı? Onun yerine pek bir sabırsız mı desek acaba?

Serkan : evet, galiba o daha uygun olabilir. Ee ne diyorsun, gidecek miyiz doktora?

Eylül: tabii, gideriz... çok güzel olur

Selim telaşlı telaşlı konağa geldiğinde herkes yemekteydi, hızlıca sofraya geçti...

Sultan : nerelerdeydin Selim?

Selim : ufak bir mesele vardı ana.. onu hallediyordum.

Sultan : hayırdır? Ne meselesiymiş bu?

Selim : hayır ana hayır... sana bahsetmiştim, ben bir kızı severim demiştim.

Sultan : o muydu? Kimmiş o? Kimlerdendir? Hiç anlatmadın...

Selim : anlatmaya geldim ben de... Kader çok güzel bir kız ana. O beni sever ben de onu. Kararımız bir an önce evlenmektir. En kısa zamanda gidip istemek isterim...

Sultan : isteriz tabii, isteriz... kimmiş bu kız? Niyetin evlenmek değil sanırdım... onunla bununla gönül eğlendirdin bunca zamandır...

Selim : bu sefer öyle değil ana. Niyetim evlenmektir

Serkan : Selim...

Selim : ne olacaksa olsun artık ağabey

Sultan: ne oluyor?

Selim : kız Eroğludur ana. Güney Eroğlu'nun kız kardeşi, Kader...

Sultan : Eroğlu mu?

Selim : evet, biliyorum yıllardır bu düşmanlık meselesi sürüp gidiyor ama benim umrumda değil. Ben bu düşmanlığı sürdürmek istemiyorum. O benim için sadece Kader.

Sultan : olmaz! İmkansız! Bunu kabul edemem! O bir Eroğlu! Baban bunları duysa... ah baban bunları bir duysa nasıl kahrolurdu adam! İyi ki yok da bunları duymadı senin ağzından! Bir Karahanlı ile bir Eroğlu... olmaz olmaz.. mümkün değil!

Selim : ama ana be-....

Sultan : olmaz! Başka kız mı yok? Git istediğini getir, ama sen bir Karahanlısın Selim! Bir Karahanlı bir Eroğlu ile olamaz, küçüklükten beri bunu bilmez misin sen?

Selim : ben bu düşmanlığı umursamıyorum da ondan! Senin üzülmeni istemem ama ağabeyim gibi beni bir başkasıyla evlendirmene de göz yumamam, olmaz. Kaçarım, bir daha yüzümü göremezsin!

Serkan : Selim, biz konuştuk bunları...

Selim : daha ne kadar bekleyecem ağabey? Yetmedi mi? Ben Kader'i alacam, işte o kadar

Sultan : benim rızam yoktur. Babanın da kemikleri sızlıyordur şimdi...

Selim : nedir bu düşmanlık ana? Anlat ki bileyim...

Sultan : peki, madem bilmek istiyorsun, anlatıyorum. Deden ve kız kardeşi bu konaktalardı... her şeyleri vardı... ama Saniye, yani dedenin kız kardeşi, hizmetkarlarından birine, bir Eroğlu'na aşık oldu

Songül : ne? Eroğulları ağa değil miydi?

Sultan : ne ağası? Bizim çöplerimizden giyiniyorlardı... deden bu ilişkiyi öğrenince gönderdi Eroğlunu bu konaktan. Ufak da bir arsa verdi, ağzını kapatsın, bir daha Saniye'nin peşine de düşmesin diye. Arsa verimsiz bir şeydi, ama ne olduysa o arsa ile oldu. O verimsiz arsa en güzel ürünleri verdi, sattılar, zengin oldular, sonra da bizimle aşık atmaya kalktılar.

Serkan : benim bunlardan haberim yoktu ana

Sultan : olmaz tabii... hiçbir zaman ayrıntıyı anlatmadık ki sizlere...

Selim : ne yani? Sadece aşık oldular diye mi bu düşmanlık?

Sultan : hayır... biz düşmanız. Çünkü o Eroğlu, Saniye evlendikten sonra, kendi de ağa olduğunda geri döndü, önce Saniye'yi kaçırdı. Sonra ikisini de ölü buldular. O rezil Eroğlu, bir Karahanlı'nın canına kıydı. Bu affedilmez Selim. İşte biz bu yüzden düşmanız, anladın mı? Bu yok sayılacak bir şey değil. Bu yüzden rızam yoktur asla da olmayacak

Selim : peki ana... öyle olsun. Zamanında ağabeyime zehir ettiğin hayatı bana da yaşatmak istiyorsun demek ki...

Sultan : düşmanımızın evine gidip sana kız alamam. Yapabilecek olan varsa yapsın. Ama o kız buraya gelmeye kalkarsa, ona bu konağı zehir ederim, bunu bil Selim...

Hazan ZamanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin