27. BÖLÜM

123 10 0
                                    

***İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR...***

Fena halde korkmuş ve paniklemiştim. Alacaklı gibi çalınan kapıma giderken biraz da tedirgin olmadım değildi ama merakım daha ağır bastığından bi cesaret kapıya giderek ''Kimsin'' diye seslendim.

''Aç kız benim...'' diye Zeynep'in sesini duyunca panikle kapıyı açtım ve şaşkın gözlerle ona bakmaya başladım.

''Ne oluyor Zeynep kapıya garezin mi var, yoksa kalpten gider miyim diye deneme mi çekiyorsun. Ölmedim ama ölmekten beter hale geldim mutlu oldun mu? yoksa bi gideyim mi oralara çaban boşa gitmesin'' dedim bir nefeste.

''Sen gider misin bilmemde ben üç buçuk atarak geldim bu yolu onu biliyorum. Çekil kapıdan da içeri girip kapıyı kapatalım'' derken panikle konuşarak beni azarlıyor hem de üzerindekileri çıkararak içeri ilerliyordu.

Sonun da işlerini bitirip kendine terlik alarak salona gidip koltuğa oturup derin bi nefes aldı.

''Ne bu halin peşine atlılar mı takıldı'' diye sordum merakımı gidermek için. Deli kız eğer beni kalpten götürmeyi planlamıyorsa kesin yine bir haltlar karıştırmış demekti.

''Abim varken atlılara ne hacet kızım'' dediğinde anlamıştım.

''Yine mi kavga ettiniz'' diye sordum gözlerimi devirerek yanına otururken.

''Ya bu abime sana geleceğimi söyleyince içindeki denyo uyanıyor ben ne yapayım. Hitler kılıklı odun. Pis ayı, gereksiz.....''

''Sen de uyandırma o zaman o denyoyu. Her defasında aynı şey, ne zaman akıllanacaksın acaba Zeynep'' dedim bıkkınlıkla ona bakarken.

''Ne gelirse başıma dürüstlükten geliyor ya zaten'' diye hiddetle konuşmuştu. Her zaman ki halleri yine beni güldürmeyi başarmıştı.

''Neyse hoş geldin. Nasılsın diye sormuyorum formundasın her zamanki ki gibi yine diyerek güldüm.

''Kızım sen nasıl dayanıyorsun bu kadar yüksek gerilime, valla hayret ediyorum sana'' diye sordum.

''Sen de karalar bağlamış haminne moduna girmişin yine, hayırdır. Karadeniz de gemilerin mi battı'' diyerek atağa geçmeye başlamıştı bile.

Nasıl konudan konuya bu denli hızlı geçiş yapabiliyordu valla tebrik edesim geliyordu yani... Bunun hızı ışık hızından bile ileri seviyedeydi...

''Anlatırım aç mısın'' diye sordum. Hiç anlatasım yoktu. Zaten gece uzun olacağından bir ara kestirmeden anlatabilirdim bence.

''Yedim ama soğuk bir şeyler olabilir'' dediğin de ''Tamam'' diyerek mutfağa giderek soğuk meyve sularıyla geri geldim. Bardakları orta sehpaya bırakıp arkadaşımın yanına oturdum.

Zeynep halimden anlamıştı bir şeylerin ters gittiğini. Önce beni bir inceledi... bekledi... ama ben hala ağzını açmayınca oflayarak ''dökül'' dedi.

Bu bir emirdi. Ve kurtuluşum olmadığını bilecek kadar uzun süredir bu kızı tanıyordum. Ama nereden ve nasıl başlayacaktım. İşte onu bilmiyordum .

Derin bir nefes alıp sessizce oturmaya devam etmiş, o geceyi bir kez daha hatırlayarak kendime saydırmaya başlamıştım ki sinirle tekrar etti.

''Dökül de deli etme kızım beni'' dedi.

''Fırat'la ayrıldık'' dedim bir nefeste. Uzatmak istemeyen tavrımı ortaya koyarak meyve suyuna uzanıp alarak içtim.

Zeynep önce şaşırdı. Sonra yüzünde garip ifadeler yaptıktan sonra o da benim gibi meyve suyundan bir kaç yudum içip bana baktı.

Nasıl oluyordu da salya sümük ağlamıyordum kendimi tebrik etmek geçiyordu içimden. Ona bir kez daha inanmış ve bir kez daha hayal kırıklığına uğramıştım.

Ama şimdi burada oturmuş, gayet normal bir şekilde bitti diyordum.

*Önce göz sever. Sonra kalp atar* diyen o yazarın cümlesi geldi aklıma. Acaba önce hangisi unuturdu sorusuna cevap arıyordum. Keşke onu da yazsaydı...

''Dünyadan Nihal'e, dünyadan Nihal'e ...''

Sonunda Zeynebin sesine kulak verip ona döndüm. Şaşkınlığın yerini sabırsızlık almış hala benden bir şeyler duymak için bana bakıyordu.

*Kızım en son konuştuğumuz da her şey iyiydi. Şimdi ne olmuştu da ayrılmışlardı ki* diye içinden geçirirken kendini tutamayıp merakla sordum.

''Ayrıldık derken. Nasıl ayrıldınız? Bildiğimiz ayrılık mı?''

''Oof. Baya ayrıldık işte. Geçen gece tartıştık. Kendimi affettirmek için uğraşıp dururken boşuna çaba harcamışım. Fırat çoktan başkasını bulmuş'' dediğimde sinirlenmeye başlamıştı.

''Yavaş gel kızım, devrelerim elektrik kaçıracak fazla yüklemeden'' dediğinde istemsizce gülmüştüm.

Bu kızın kafası bilgisayar sistemine ne ara geçiş yapmıştı acaba diye düşünürken sesiyle kendime gelip dediklerine kulak verdim.

''Başkasıyla mı gördün onu. Yaa, olamaz ama. Ya anlatsana ne oldu'' derken çoktan hızlı moda almıştı yine kendini.

''Onu aradım. Telefonunu bir kadın açtı. Ve banyo da olduğunu söyledi... Sence ev de bir kadın varken insan niye banyoya girer ki'' diyerek ona dönüp sordum. Bana vereceği cevabı merakla beklemeye başladım.

''Terlemiştir'' derken cevabın saçmalığının farkına varmış sessizce bana bakıyordu.

Gözlerimi kısıp yüzüne baktığımda ''ama niye terlemiştir onu sorma, çünkü ona saçmalayacak durumum henüz yok'' diyerek bakmaya devam etti.

Gülmekle çıldırmak arası bir durumdaydım. Olayı yumuşatmaya çabalıyordu biliyordum ama aldatılmak ne kadar yumuşatılabilirdi ki.

''Çok sağol yaa. Ben niye bunları düşünemedim acabaaa'' dedim sinirle.

''Ya ne bilim adam hiç öyle birine benzemiyordu. Sana bakışlarını görmesem... gerçi o bakışlarda başka şeylerde görmüştüm yaa neyse...''

''Neyse ne. O da diğerleri gibi istediğini alamayınca alabileceği birini buldu. Benim hikayem de başlamadan bitti'' dedim.

''Aramadı mı? Ne bilim yanlış anladın, öyle değil demedi mi, gelmedi mi. Yaa bir defa da kestirmeden gideceğine bana olduğu gibi anlatıp beni yormasan ne olur Nihal. Düzgün anlat şunu valla eror verecek beynim yine'' diyerek bana bakıp beklemeye başladı.

''Yüzü tutsa gelirdi, ama gelmedi. Aradı ama ben açmadım. Hem konuşacak ne var ki Zeynep. Hayatında bir kadın var... Anladın mı kadın. Hem onun gibi birinin benim gibi biriyle olması imkansızdı zaten.''

''Saçmalama Nihal.''

''Belki de böylesi daha iyi oldu.''

''Oof Nihal. En azından bir dinleseydin, hemen kestirip atmasaydın.''

''Sinema gecesine ne dersin, yeni bir film çıkmış. Seninle izlemek için izlemedim. İzemeye ne dersin'' diye sordum. Artık ben ve Fırattan bahsetmek istemiyordum.

''Ya ne filmi Nihal? asıl film sizsiniz, aşk ihanet göz yaşı dram gizem, ne ararsan var... Anlatsana yaa..''

''Anlattım ya Zeynep banyo diyorum kadın diyorum daha ne anlatacağım. Daha da mı olsun nedir yani, bir de çocuğu varmış dememi filan mı bekliyorsun. Dizi çekmiyoruz canım gerçek hayat bu'' dedim sinirle.

''Nihall...''

''Zeynep kafam dağılsın diye çağırdım seni. Unuttum gitti. Sen de bırak konuşmayalım bu gece bu konuyu.''

''İyi sen filmi bul ben mısır patlatırım. Peçete gerekli mi.?''

''Komedi filmi'' diyerek bilgisayarımı açarken onunla iletişimi kesmiştim artık. En azından bu hareketimle konuyu kapattığımı anlatmayı başarmıştım.

İçimde fırtınalar kopsa da duracaktı zamanla. Bu defa gemileri fırtınaya kaptırmaya niyetim yok.

Peki gemiler çoktan fırtınaya kapılmış olabilirler miydi??

***

Küçük Tesadüf Büyük Aşk (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin