43. BÖLÜM

117 14 0
                                    


***İYİ OKUMALAR...***

Tam umutlanırken her şey alt üst olmak zorunda mıydı? Şans ne zaman tekrardan bana gülecekti?

Doktora kağıdı verdikten sonra bir daha o hastaneye hiç gitmemiştik. Dahası hiç hastaneye gitmemiştik. Bir daha evden çıkmama bile kesinlikle izin verilmemişti.

İlayda'nın aşıları için Sabriye teyze ve Doğan çıkıyorlar saatler sonra da geri dönüyorlardı. Bense evde korku içinde gelmelerini bekliyordum.

Günler ilerliyor, kızım büyüyordu ama ben hala bu evden ve Doğandan bir türlü kaçamamıştım.

***

Bir gün kızımın karnını doyurmuş, yeni uyutmuş yatmak için hazırlanırken kapı çaldı. Yataktan kalkarak geleni beklemeye başlamıştım.

Doğan içkili bir şekilde odama girdi. Sabriye teyze de ardındaydı. Sabriye teyzeye çocuğu almasını söyleyerek engel olmama izin vermemiş çocuğu alarak çıkmışlardı.

Oda da yalnız kalınca da bana doğru gelmeye başladı. Gözleri başka bakıyordu sanki, içimi bir korku dalgası kaplamasına neden olmuştu.

''Çocuğumuzu dünyaya getirdiğine göre artık normal bir hayat sürebiliriz öyle değil mi Nihal'' dedi.

Şaşkın gözlerle ona bakarken korktuğum durumla yüz yüze geldiğimi anlamıştım.

Beni burada tutmasının bir amacı olmalıydı. Bana bu güne kadar dokunmamıştı ama bu gece niyetini açıkça söylüyordu.

''Ben evliyim Doğan'' dedim sesimi sakin tutmak için zorlarken.

''Sence bunun benim için bir önemi var mı'' derken elleriyle etrafı gösteriyordu.

Evindeydim. Onun evinde onun yanındaydım. Evli olmam onu durdurmamıştı, şimdi neden durdursun ki der gibi bana meydan okuyor olmasına şaşırmamalıydım aslında.

İçimdeki korku her saniye büyürken onu nasıl durduracağımı düşünüyordum ve aklıma sadece tek bir şey geliyordu.

Eğer bu meydan okumaya inanmazsa bütün hayatım bir bilinmeze doğru sürüklenecekti. Yani tek şansımı iyi kullanmak zorundaydım.

Birden hızla yanıma yürüdüğünü görmemle ben de geriye doğru kaçmaya başlamıştım.

Bu hareketim onu resmen delirtmişti. Gözleri öfkeyle bana bakarken yüzünde çok kötü bir gülümseme oluşmaya başlamış ve endişe verici bir keyifle üzerime gelmeye devam etmişti.

''Sence burada beni engelleyebilecek biri var mı, ya da sana yardım edebilecek birileri... Artık beklemek yok Nihal, bu gece ve bundan sonra benimle yatacak benimle uyuyacaksın'' dedi.

Hala harekete geçmemiş ona bakıyordum. Bir yandan da bunu kabulleneceğime gerçekten inanıyor oluşuna hayret ediyordum.

Hızla masanın önündeki sandalyeyi kavrayıp kaldırmış ben de ona sert sert bakmaya başladım.

Bu hareketim karşısında kahkahası odanın içinde yükseldi ve birden durup kanımı donduran bir bakış attı.

''Beni onunla durdurabileceğini düşünüyorsan yanılıyorsun'' dedi. Evet yanılan biri vardı. Ama o kesinlikle ben değildim ve o bunu şimdi anlayacaktı.

Elimde tuttuğum sandalyeyi hızla cam sehpaya vurmuş kırılan cam parçasını da hızla elime alarak boynuma bastırmıştım yüzüne bakarak.

Korkuyla gözleri açılırken ellerini kaldırıp ''yapma'' diye bağırmaya başlaması bir olmuştu.

Korku ve adrenalinle elimde tuttuğum camı fazla sıkmış elimi kesmiştim. Elimden koluma doğru ılık kanın gıdıklayarak süzüldüğünü hissedebiliyordum.

''Elin kanıyor bırak o camı'' diye bağırmasıyla elimdeki camı daha da boğazıma bastırınca boğazımın da kesildiğini hissetmiştim.

''Dur'' dedim. Ama durmayarak yanıma gelmeye başlayınca tekrar ''dur yoksa daha kötüsünü yaparım'' diye bağırmıştım.

Sözlerimle olduğu yerde kalırken delirmiş gibi bana bakmaya başlamıştı. Konuşmasına fırsat vermeden devam ettim.

''Kızımı buraya getirmelerini söyle ve odadan çık'' dedim.

Kafasını hayır anlamında sallamaya başladı. Elimden ve boynumdan kan akıyor üzerimdeki kıyafeti ve zemini kırmızıya boyuyordu.

Gözlerindeki çaresizliği gördüğümde gülümsemiştim. O ise dizlerinin üzerine çokmuş elimden akıp zemine damlayan kana bakıyordu.

''Seni ilk gördüğüm günden beri seviyorum. Yıllardır benim olacağın günün hayaliyle nefes aldım ben. Şimdi karşıma geçmiş nefesimi kesiyorsun. Söylesene neden beni sevmek için bir kez olsun çabalamadın'' diye sorarken sesindeki çaresizlik hissediliyordu.

''Kızımı getirmelerini söyle'' dedim kelimelerin üzerine vurgu yaparak.

Bana bakıyor ama konuşmuyordu. Elimin titremeye başladığını başımın döndüğünü hissediyordum. Ayakta durmak için kendimi zorlasam da sonunda ben de dizlerimin üzerine düşmüştüm.

Doğanın yerinden kalkıp elimdeki cam parçasını aldığını gördüm, sonra da beni kucağına alarak birilerini çağırmıştı.

İçeri girenler beni görünce oldukları yerde kalmış, anlamaya çalışan gözlerle bize bakıyorlardı.

İlk yardım malzemelerini getirmelerini söyleyerek onlara emirler verirken kendisi de banyodan havlu almış kesilen yere bastırarak kanın akmasına engel olmaya çalışıyordu.

Bir süre sonra elinde bir çantayla doktor girdi odaya. Elime dikiş atıp boynumdaki kesiği temizledi. İşi bitince de geçmiş olsun diyerek odadan çıktı.

Sabriye teyze kucağında kızımla odaya girdiğinde İlayda Nihan ağlıyordu. Yerimden yavaşça doğruldum.

Sabriye teyzenin ellerinden kucağıma alarak onu sakinleştirmeye çalışıyordum ama benim de sakinleşmeye ihtiyacım vardı ve bunu başaramıyordum.

Sabriye teyze kızımı alırken Doğan üzerimi değiştirmeme yardım etmek için yanıma geldiğinde benden uzak durmasını söyleyerek kıyafetleri alıp banyoya girdim.

Aynadaki beni görmek çok yıkıcı olmuştu. Ağlamaktan kızaran gözler, yer yer kana bulanan yüzümü ve yorgun bir beden...

Ellerim ve yüzümdeki kanı temizleyip üzerimi değişerek içeriye girdiğimde o hala gitmemişti.

Kızımı alıp yatağa yatırarak ben de yanına uzanıp ona bakmaya başladım. Ağlayarak uyumuştu kızım. Kirpikleri hala ıslaktı. Bunu bize yaptığı için bir kez daha nefret ediyordum şimdi o adamdan.

Bir süre sonra çıkar demiştim ama oturduğu koltukta öylece bizi izlediğini hissedebiliyordum.

Bir süre korkudan uyumamaya çalışsam da sonunda yapılan sakinleştirici yüzünden uyuya kalmıştım.

İlayda'nın sesiyle gözlerimi açtığımda hala koltukta oturuyor olduğunu gördüm. Kızımı kucağıma alıp ona arkamı dönerek kızımın karnını doyurup tekrar yatağa bırakmıştım.

O gece sabaha kadar odadan çıkmamıştı. Sonrasında da kahvaltı için gitmiş beni ve kızımı kahvaltıyı beraber etmemiz için salona çağırtmıştı.

O günden sonra da bizim odamızda koltukta uyumaya başlamış, yemekleri de hep birlikte yer olmuştuk.

Aile olmak istediğini söylemişti bana. Benim zaten bir ailem vardı. Ben onun hiç bir şeyi idim ve bu asla değişmeyecekti.

Ne bu gün, ne de başka bir gün... ben bir gün ait olduğu aileye geri gidecektim. Sadece birazcık şansa ihtiyacım vardı...

              ***

YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN...

Küçük Tesadüf Büyük Aşk (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin