Jongin benim için sıcak çikolata kendi için de kahve hazırladı. Bardaklarımızı alıp salona geçtik. O kanepenin bir ucuna ben de bir ucuna yan oturup birbirimize döndük. Ayaklarını benimkilerin üstüne koydu. Ben de iyice arkama yaslanıp aşağı kaydım.
''Ne merak ediyorsun?'' kahvesinden bir yudum alırken sordu.
''Nerelerdeydin bu kaç gündür?''
''İşim vardı.''
Nefesimi sesli bir şekilde verip gözlerimi devirdim. Elimdeki fincanı biraz daha sarıp kanepeye yaslandım.
''Zaten söylediğin tek şey bu Jongin. Buna anlatmak denmez.''
''Hımm... O zaman sana bunu söyleyemem. Başka bir soruya geç.''
Kaşlarımı çattım.
''Böyle bir şey yapamazsın. Anlat şunu doğru düzgün Jongin. Sen değil miydin tamam anlatacağım diyen?''
''Bilmemen gereken bir şey Sehun. Sana söyleyemem. Bana güveniyorsun değil mi?'' kafamı sallayarak onayladım onu.
''Tamam işte o zaman daha fazla bunu sorma.''
''Ama Jongin o zaman...''
Bu kez sızlanan o oldu. Ayaklarını gergince oynattı.
''Babamla ilgili bir konu. Ailevi yani. Bazı sıkıntıları vardı ve benden yardım istedi. Burada olmadığım zaman da ailemle kalıyordum.''
Jongin'in ailesinin yaşadığını elbette biliyordum ama onlarla ilgili bu kadar açık konuştuğu ilk seferdi bu.
''Peki neden bize bir şey söylemedin?''
''Ailemle ilgili konuşmayı sevmediğimi biliyorsun. Bazı durumlar nedeniyle onlardan ayrı kalmak zorunda kaldım. Yıllar önce buraya biraz da bu yüzden taşındım zaten. Hayır Sehun şu suratı yapma. Burada olmayı ailemle olmaya tercih ederim. Birbirimizden pek hoşlandığımız söylenemez.''
Yapmamamı istediği o suratı yapmaya devam ettim. Jongin'in ailesiyle bazı sorunları olduğunu tahmin ediyordum ama bunu ondan duymak beni üzmüştü. Gerçi Jongin bu durum onu rahatsız ediyormuş gibi durmuyordu.
''Ailenin seni o yaşta yalnız yaşamak için başka yere gönderdiğine inanamıyorum. Çok kızdım şu an onlara Jongin. Dövesim geldi gerçekten.''
''O kadar da kötü değil. Sadece ilgisizlikten atmadılar beni başlarından. Biraz da gereklilikti bu.''
''Peki barlarda bilmem hangi arkadaşınla buluşman?''
''Ailemle doğrudan konuşmak istemiyordum. O da aramızda bir tür mesajcıydı.''
''Telefonda konuşabilirdiniz Jongin. Bahane mi şimdi bu? Ne gerek var orda burda birileriyle buluşmaya. Hadi buluştunuz bardan başka yer mi yok? Senin yaşın bile tutmuyor. Başımıza iş açacaksın sonunda.''
Bir anda sırıtmaya başladı. Yaslandığı yerden doğrulup öne doğru eğildi. Bedeni bacaklarıma hafifçe baskı yapıyordu ama canımı acıtmıyordu.
Neden birden heyecanlandığını anlamadığım için hafifçe kaşlarımı çattım.
''Niye bu kadar tepki verdin ki? Arkadaşımla buluşmam niye bu kadar sinirlendirdi seni?''
''Niye sinirleneyim ki? Sinirlenmedim ben. Sakinim gayet.''
''Kıskanmana gerek yok. Gerçekten sadece arkadaşız. O kadar da yakın da değiliz hem.''
Kesin elma şekeri oldum yine diye düşündüm. Yüzümü geçtim boynum bile yanıyordu. Kim Jongin fena bir şey olmuş çıkmıştı barlarda geze geze.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BFF Faciası
FanfictionElim kalbimde konuştuğumu görse biri delirdi derdi herhalde. Ama delirmemiştim daha. Ya da belki delirmiştim. Kim bilir? Yüzümdeki gülümsemeyle birkaç tane yıldızla çevrelenmiş aya kaldırdım bakışlarımı. Cevabım hazırdı galiba. Ne olacaklarla do...