Bölüm 27

578 60 15
                                    

''Niye uyanmıyor hala? Ay bir şey olmuş olmasın. Hastaneye gidelim Baekhyun.''

Gözümü açmaya halim yokken Jongdae'nin yakınlardan gelen sesini durdum. Endişelenmişti. Kalkmak istedim ama deli gibi uyuyasım da vardı.

''Beş dakikaya uyanmazsa gidiyoruz.'' dedi Baekhyun.

''Bayan Lee tansiyonu düşmüş dedi. Sakin olun. Hem yere çarpmadan tuttum ben onu. Uyanır birazdan merak etmeyin.''

Kendimi zorlayıp gözlerimi açtım. Onları daha fazla endişelendirmek istemiyordum. Sanki bir ton yük bağlamışlar gibi kapanmak istiyordu gözlerim ama en azından onlara uyandığımı göstermek için biraz olsun aralandı göz kapaklarım. Açar açmaz gözüme giren parlak ışıkla yüzümü buruşturdum. Yanımda birileri hareketlendi. Sonrasında da Jongdae ve Baekhyun'un yüzleri aynı anda görüş alanıma girdi. Biri sağımda diğeri solumda duruyordu.

''İyiyim.'' çatlayan sesimle sormalarına izin vermeden konuştum.

İkisi de aynı anda nefeslerini verdiler. Yatakta biraz doğruldum. Chanyeol Baekhyun'un yanında durmuş bana bakıyordu.

''Emin misin kuşum? Bak iyi hissetmiyorsan hastaneye gidelim. Hatta boş ver. İyi olsan da gidelim biz. Bir baksınlar. Durup dururken bayılır mı insan?''

Kafamı iki yana salladım. Hastanelik bir şeyim yoktu. Açıkçası kendimi fazlasıyla yorgun hissediyordum o an.

''Gerek yok Jongdae. İyiyim gerçekten. Güneş çarptı herhalde.''

''Ben biliyorum sana neyin çarptığını. Bu kız sana her dokunduğunda revirlerden mi toplayacağız seni bebeğim?''

Kızmıştı Jongdae. Yanakları pembe pembe olmuştu sinirden. Ne desem de onu sakinleştirsem diye düşünürken Baekhyun girdi araya.

''Chanyeol bıraksaydı da bir tane de ben çaksaydım ona. Nasıl vurur benim bebeğime ya?'' Sonra hırsla yanındaki Chanyeol'a döndü.

''Sen ne demeye tuttun beni? Kaçtı gitti işte. Saçını başını bir yolsaydım da rahatlasaydım.''

Baekhyun'un canı mahalle kavgası istiyordu belli ki. O Chanyeol'a çemkirmeye devam ederken ben dönüp bir teşekkür bakışı attım. Chanyeol gelmeseydi nasıl büyürdü olaylar kim bilir.

''Gitsek mi artık? Bayan Lee nerede hem?''

''Gelir birazdan. Onu bekleyelim. Sonra da eve gideriz. Zaten bugün boşuna gelmişiz okula baksana.'' dedi Jongdae.

Etrafıma baktım. Aramızda bir eksik daha vardı.

''Jongin nerede?''

Bir yanım bu olayı hiç duymamış olması için dua ediyordu. Jongin'in en son Kristal'e herkesin ortasında saydırdığı tehditlerden sonra bir de bunu duysa başını belaya sokardı. Uslu duramazdı asla.

''Müdürle konuşmaya gitti. Gelir birazdan.''

Hızla ayaklandım. Ne demek müdürle konuşmaya gitti?

''Niye gitti konuşmaya? Ne konuşacakmış?''

Baekhyun ellerini omuzuma bastırarak beni yatağa geri oturttu.

''Hiç öyle bakma. Ne anladıysan o. Zaten çok olmuştu bu kız. Resmen tokat attı sana ya. Sana nasıl vurur Sehun?''

Neredeyse yine ağlayacaktım. Baekhyun haklıydı. Kristal çok ileri gitmişti. Ben de bir tokadın bile üstesinden gelememiş küçük bir çocuk gibi ağlamıştım üstelik. Eh ben olsam ve biri bizden birine tokat atsa ben de durmazdım asla. Ama böyle şeylerle uğraşmak için fazla yorgun hissediyordum. Bir de tabii olay müdüre gidince işin içine Suho Hyung da girecekti. Şu aralar onun kafasını kendimle doldurmak en son isteğimdi herhalde.

BFF FaciasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin