Kahveyi yavaş hareketlerle dudağına götürüp küçük bir yudum almasını hipnotize olmuş gibi izledim. Benim üstündeki bakışlarımın farkında inadına yavaş hareket ediyordu o da. Bardağını masaya bırakırken yüzünde küçük yaramaz bir gülüş vardı çünkü.
Yaklaşık beş dakikadır ikimiz de konuşmuyorduk. Sonunda bunu bozacak kişinin ben olacağımı biliyordum. Çünkü masada meraktan kıvranan biri varsa o da bendim. Kyungri ise kendini tanıtıp sessizleşmişti. Az önceki konuşkan tavrının arkasından birden sessizleşmesi benimle geçtiği küçük bir dalgaydı herhalde.
Ben ise onun aksine inadımdan değil şaşkınlıktan susuyordum. Kendimi toparlayıp soracaklarımı düşünmek için biraz zamana ihtiyacım vardı ve ben de bu zaman içinde haliyle suskunlaşmıştım.
''Beni nereden tanıyorsun peki sen?''
Sonunda ağzımdan çıkan şey bu olmuştu. Kendimi dövesim vardı ama o an bunu yapacak halde değildim kesinlikle. Beynime doluşan sorulardan birini sorabildiğim için mutlu bile hissediyordum hatta.
''Jongin senden bahsetmişti. Aslında bahsetmek zorunda kalmıştı. Ben biraz zorlamış olabilirim anlatması için.''
Lafı dolandırmadan verdiği ilk cevaptı bu. Dudaklarındaki gülüş hala yerli yerindeydi ama en azından ben daha sakin hissediyordum kendimi.
''Hiçbir şey anlayamıyorum.''
Dürüstçe itiraf ettim. Kafam karışmıştı. Düzgün bir açıklamaya ihtiyacım vardı. Kyungri belki tüm sorularıma cevap vereceğini söylemişti ama bu gidişle benden doğru düzgün bir soru duyamayacaktı. Kafam gerçekten karışmıştı.
Kyungri ben sanki çok komik bir şey söylemişim gibi kafasını geriye atıp kahkaha attı. Etrafımızda pek kimse olmadığı için çok fazla dikkat çekmemiştik neyse ki. Ben zaten kendimde hissetmiyordum. Biraz bulanmıştı kafam. Kahvemden bir yudum aldım. Farklı bir tadı vardı. Aroması güçlüydü ama içimi yumuşaktı. Hoşuma gitmişti. Yine de keyfini çıkaramıyordum işte o an.
''Nereden başlayacağımdan emin değilim.''
Bunun için iyi bir sorum vardı. Bu en merak ettiğim şeydi.
''Jongin'i nereden tanıyorsun? Arkadaş olduğunuzu söylemen pek bir şey ifade etmiyor çünkü.''
''Onu eskiden beri tanıyorum. O daha şu an yaşadığı küçük kasabaya taşınmadan önce. Arkadaş olduğumuzu söylediğime bakma. Beni bir asistan olarak görüyor. Bir çeşit aracıyım onun için.''
Bunu Jongin de söylemişti. Ne tür bilgileri taşıdığını öğrenmek istediğimden emin değildim.
''Seninle babasına bir şeyler iletmek istediğinde buluşuyormuş.''
Bu konuya bir açıklama getirmek istiyordum açıkçası. Kyungri çekici bir kızdı. Jongin'i azıcık kıskanmış olduğum gerçeğini kendime itiraf edebiliyordum en azından. Kyungri'yle tanışmadan önce bile kafamı karıştıran bu konu şimdi iyice canımı sıkmıştı. Jongin'i barın bir köşesinde karşısında Kyungri'yle hayal ederken samimi olduklarını düşünmeden edemiyordum.
''Öyle de denebilir. Bir de abisiyle olan meselesi var tabii.''
Ben kaşlarımı kaldırıp öne doğru hafifçe eğilince o da duraksadı. Sonra işaret parmağıyla dudağına vurdu yavaşça.
''Bu öğrenmen gereken bir şey değildi sanırım. Jongin seni olabildiğince uzak tutmaya çalışıyor bu meselelerden.''
''Bana sorularıma cevap vereceğini söylemiştin.'' Omuz silkti. ''Buraya bu yüzden geldim ama.'' diye direttim.
![](https://img.wattpad.com/cover/183794420-288-k613872.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BFF Faciası
FanfictionElim kalbimde konuştuğumu görse biri delirdi derdi herhalde. Ama delirmemiştim daha. Ya da belki delirmiştim. Kim bilir? Yüzümdeki gülümsemeyle birkaç tane yıldızla çevrelenmiş aya kaldırdım bakışlarımı. Cevabım hazırdı galiba. Ne olacaklarla do...