Yüzüme çarptığım su kesinlikle daha iyi hissetmeme neden olmazken yanımda deli gibi öpüşen çiftle de kaçmak için en doğru yerin tuvalet olmadığını anlamış oldum. Ben içerdeyken girip hiçbir şeyi umursamadan kendi hallerinde takıldıklarına göre de buranın bir erkekler tuvaleti olduğunu söylemem hiçbir işe yaramayacaktı. Aynada Baekhyun'un yarım saat boyunca doğal bir karışıklık vermeye çalıştığı saçlarıma baktım. İyice birbirine girmişlerdi ve siyah göz kalemimle oldukça çekici görünüyordum. Bol kesim gömleğimin bir düğmesini daha açtım. Köprücük kemiklerim iyice ortaya çıkmıştı. Böyle istemediğim kadar dikkat çekiyordum ama ince olmasına ve havanın da aslında fazlasıyla serin olmasına rağmen giydiğim beyaz gömleğin içinde bunalmıştım. Ayrıca siyah yırtık pantolonum da fazla dardı.
Küçük bir kulübeden ibaret olmasına rağmen şaşılacak derecede temiz olan tuvalette daha fazla durmayıp dışarı çıktım. Anında etrafımı saran müzikle aksi yöne doğru hızla kaçma dürtümü yenip aralarından birkaç dakikalığına koptuğum karabalığın içine geri girdim.
Herkes buradaydı. Ciddiyim. Birinci sınıflar bile vardı. Ve bu son sınıfların mezuniyetiydi. Denize yakın bir kır alanında planlanan büyük organizasyonu yöneten kişiye lanetler yağdırdım zorlukla yürürken. Jongdae'nin yanına bile giderken metrekare başına üç kişi çarpıp duruyordu bana. Bizi buraya sürüklediği için Baekhyun'u da lanetledim. Ve iyi saklanamadığı için Chanyeol'u. Ve onu iyi saklayamadığı için Jongin'i. Ve Baekhyun'a itiraz etme zahmetine bile girmeyen Jongdae'yi. Ölü taklidini beceremediğim için kendimi.
Chanyeol onun kendisine ait olduğunu herkese kanıtlamak istercesine boynuna yapışmış dans eden Baekhyun'a memnuniyetle ayak uyduruyordu. Dans pistinin odak noktasıydılar o an. Baekhyun'un saçma kıskançlıklarına alışmış olsam da Chanyeol'a karşı bu korumacı tavrı beni hala şaşırtıyordu. Chanyeol'un Baekhyun'a bakışını bile gören herhangi biri zaten onun sevgilisinden başkasına bakmayacağını anlardı. Ama bu Byun Baekhyun'du. O her şeyden emin olmak isterdi. Bu yüzden de gelir gelmez yaptığı ilk şey Chanyeol'u kalabalığa çekiştirip dans etmeye başlamaktı. Yaklaşık iki saattir orada olmamıza rağmen neredeyse hiç dinlenmemişlerdi bile.
Işıklandırma ve hoparlör konusunda oldukça cömert davranılan alanda hemen herkes ayaktaydı. Kimi gelişi güzel oraya buraya yerleştirilmiş masaların yanında kimi ise pistte dans ediyordu. Çok az kişi çimlere çökmüş su gibi alkol tüketiyordu. Rezil bir partinin içine düşüvermiştim.
Bir köşedeki masanın önünde sağa sola sallanıp müziğe ayak uyduran Jongdae'nin yanına yanaşıp kulağına eğildim. Bir yandan da etrafa göz gezdiriyordum.
''Jongin nerde?''
Ben tuvalete gitmeden önce ikisinin yan yana olduğundan emindim. Jongdae kaşlarını çatıp bana biraz daha yaklaşınca biraz daha yüksek sesle tekrar ettim. Dalgın dalgın bir süre dans edenlerden gözlerini ayırmadı önce. Sonra da kafasıyla bir köşeyi işaret etti.
Gösterdiği yere dönünce Jongin'i bir kızla konuşurken gördüm. Sarı boyalı saçları, minicik etek boyu olan kırmızı elbiseli kızı görebilmek için gözlerimi kıstım biraz. Aydınlatma oldukça fazlaydı bu nedenle onu görmekte sıkıntı yaşamadım.
Kızı daha önce hiç görmemiştim. Okulda müdür yüzünden saçı boyalı çok az kişi vardı ve ben sarı saçlı bir kız olduğunu hatırlamıyordum. Büyük ihtimalle partideki birinin tanıdığı falan olmalıydı. Kızın rahat bir tavırla iki elinde de birer şişe bira taşıyan Jongin'le konuşması birazcık sinirlendirmişti beni. Ne vardı da durup dururken tanımadığı etmediği biriyle konuşuyordu? Hem de gülüşüyorlardı bir de?
Ben sinirle ayaklarımla yerde ritim tutarken Jongdae'nin önünde duran masanın üzerindeki şişeyi ondan önce kapıp büyük bir yudum aldım. Ama zaten neredeyse bitmek üzereydi. Gözlerimi Jongin ve tanımadığım kızın üzerinden çekemezken bir yudum daha aldım. Kız Jongin'in elindeki şişelerden birini alıp bir yudum içti. Buna Jongin bile şaşırmış görünüyordu. Yüzünde yine de yalandan da olsa bir gülümseme duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BFF Faciası
FanficElim kalbimde konuştuğumu görse biri delirdi derdi herhalde. Ama delirmemiştim daha. Ya da belki delirmiştim. Kim bilir? Yüzümdeki gülümsemeyle birkaç tane yıldızla çevrelenmiş aya kaldırdım bakışlarımı. Cevabım hazırdı galiba. Ne olacaklarla do...