Bölüm 26

587 59 13
                                    

Baekhyun itirazlarımı asla dinlemiyordu. Gerçekten asla dinlemiyordu. Jongin'in devamsızlık sınırını bahane ederek derse girip, büyük ihtimalle asla dinlemeyecekti ve kafasını masaya koyup uyuyacaktı, kaçmasına bir şey demiyordu. Ama bunu yapan ben olunca önce kötü kötü bakmış sonra kolumdan tuttuğu gibi bahçeye sürüklemişti. Okulun açık basketbol sahasına gelene kadar yolda öğretmene yakalanıp bizim kaçmamızı sağlamak için onu oyalayan Jongdae'yi de geride bırakmak zorunda kalmıştık. Giderken acı acı bakmıştım ona. Keşke ben oyalasaydım öğretmeni diye.

Şimdi tribünde Baekhyun'la yan yana otururken o Chanyeol'un aldığı nefese dahi çığlık atıp tezahürat ediyordu. Ne zamandır bunu bekliyor gibiydi ama takım daha oynamaya başlamamıştı bile. Isınıyorlardı sadece.

Ben de onu tanımıyormuşum gibi etrafıma bakmakla meşguldüm. Takımı izlemeye gelen çok fazla kişi yoktu açıkçası. Chanyeol'un sınıfı ve alt sınıflardan birkaç kişi daha. İlk zamanlarda yanımda Baekhyun'un attığı tüm çığlıklarla dönüp biz bakıyorlardı ama son birkaç dakikadır onlar da tepki göstermeye yorulmuşlardı.

''Ne zaman bitecek bu ısınma hareketleri?''

Baekhyun sonunda bu kadar bağırmasının gereksiz olduğunu anlayıp yanıma çöktü. Omuz silktim. Ben nereden bilebilirdim ki? Sevmezdim zaten basketbol falan.

Yanımıza aldığımız şişeyi açıp bir yudum su aldım. Hava oldukça sıcaktı. Ben oturduğum yerde bunalmıştım ama sahadakiler hiç de bundan etkileniyormuş gibi görünmüyorlardı. Gömleğimin ikinci düğmesini de açıp elimle yüzümü yelpazeledim. Kravatımı çoktan çıkarıp çantama atmıştım bile.

''Başlıyorlar.''

Baekhyun arkalardan kimin söylediğini duymadığım cümleyi duyunca yeniden ayağa fırlar gibi oldu. Tuttum kolundan oturttum yerine.

''Sesin kısılacak bağıramayacaksın maçta. Sonra da benim başımın etini yersin Sehun beni niye durdurmadın diye. Otur şimdi oturduğun yerde Baek.''

Dinleyesi tutmuştu beni. Kalkmadı yanımdan. Sahadaki öğrenciler son sınıflar ve alt sınıflar olarak iki takıma ayrıldı. Maç başlarken ikimiz de uslu uslu oturuyorduk. Ama ilerleyen dakikalarda ortama bir şeyler oldu. Önde biz arkada diğer seyirciler deli gibi bağırmaya başladık. Ben de uymuştum onlara. Oturamıyordum yerime bir türlü. Adını bağırarak destek olduğumuz Chanyeol arada dönüp bize el sallıyordu. Tabii ben bunu gören Baekhyun'u zapt etmeye çalışıyordum sonra. Bıraksam dalıverecekti sahaya.

''Gördün mü? Bunu gördün mü Sehun?''

Görmüştüm elbet. Chanyeol sahanın neredeyse ortasından mükemmel bir üçlük atmıştı. Baekhyun kolumu tutup beni deli gibi sallayarak bir yandan da sahada arkadaşlarının tebriklerini kabul eden Chanyeol'u gösteriyordu.

''Chanyeol çok iyi oynuyor cidden. Koç neden onu da almıyor ki as takıma?''

Bir yandan alkışlarken bir yandan Baekhyun'a sesimi duyurabilmek için yanaşarak sordum. O da havaya zıplayıp elini kolunu deli gibi sallamaya birkaç saniye ara verdi. Sanki bir sır verecekmiş gibi iyice sokuldu bana.

''Chanyeol'a söyleme ama Jinyong daha iyi oynuyor ondan. Bu yüzden giremiyor asla takıma. Hem boyu da ondan daha uzun ama gelemiyor böyle şeylere benim sırığım demek ki.''

Bunu söyledikten sonra aniden uzaklaşıp zıplamaya devam etti. Ben de maçı izlemeye devam ettim. O kadar söylenmiştim Baekhyun'a gelirken ama eğleniyordum şimdi de.

Maç sonuna yakın ikimiz de sıfır enerjiyle çökmüştük yerlerimize. Koç maçın bittiğini duyurup takımı toplarken bekledik biraz. Baekhyun hala yanımda on sayı farkla kazanılan zaferini kutluyordu. Chanyeol koçun dediklerini dinlerken biz de onu bekliyorduk. Sonrasında koç omuzunu pat patlayıp başkasına dönünce Chanyeol sahanın içinde bizim olduğumuz tarafa doğru geldi. Az önce yoruldum diye ağlayan o değilmiş gibi Baekhyun anında ayaklanıp tellerin diğer tarafından Chanyeol'a yaklaştı. Zaten ön sırada oturduğumuz için kalkma gereği duymadım ben. Bir de boğazım acıyordu biraz sanırım.

BFF FaciasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin