''Ay!''
Ellerim kalbimde bir süre sakinleşmeyi bekledim. Kalbim güm güm atıyordu. Işığı açmadan yatağıma girme planım tamamen başarısız olmuştu. Çünkü odaya girer girmez bir sürprizle karşılaşmıştım.
Pencereden içeri giren azıcık ışıkla gördüğüm siluetle korkudan panik atak geçiriyordum az daha. Baekhyun olmadığından emin olduğum, Baekhyun ışığı mutlaka açardı, kişi ise tanıdığım biriydi elbette. Işığı açtığımda ancak görebildiğim Jongin tamamen rahat bir şekilde çalışma masamda oturuyordu. Üzerinde siyah eşofman altı ve yine siyah elektronik gitar baskılı siyah tişörtü vardı. Sandalyeye iyice yayılmıştı. Beni ne kadar beklediğini bilmiyordum ama uzun süre burada oturduğunu düşünüyordum. Sıkılmış görünüyordu. Ben yerimde kalakalırken o sakince ayaklanıp bana doğru yürüdü. Kocaman açtığım gözlerle onu izliyordum. Ellerim hala kalbimdeydi. Kalbim hala güm güm atıyordu. Bu gidişle asla da sakinleşemeyecektim.
Yanıma kadar gelen Jongin kollarımdan hafifçe tutup beni içeri çekti. Bunu yapmasa birkaç saat daha kapı eşiğinde duracak gibiydim çünkü.
Ben içeri doğru birkaç adım atar atmaz Jongin kapıyı kapatıp kapının üstündeki anahtarla bir de kilitledi. Anahtarı alıp cebine atarken sanki az önce hiçbir şey olmamış gibi bana döndü.
''Oturalım mı?''
Konuşamadım dahi. Az önce esneye esneye çıkmıştım odama. Çok uykum vardı. Ama şimdi tamamen ayık hissediyordum. Olan uykum da yok olup gitmişti.
''Sehun?''
Jongin ben hala boş boş ona bakarken adımı seslendi. Kafamı hafifçe sallayıp uykudan uyanıyormuş gibi kendime geldim.
''Ne? Ne yapıyorsun Jongin?''
Jongin omuz silkti. Yanımdan geçip yatağıma oturdu bu kez. Duvara yaslanıp eliyle de yanını pat patlayarak beni yanına çağırdı. Kilitlediği kapı yüzünden artık hiçbir yere kaçamayacağımdan dolayı istediğini yaptım. Ben de biraz ilerisine oturup yatak başlığına yaslandım. Yüzüm tamamen ona dönüktü.
''Yapmıyorum hiçbir şey. Ne yapacağım ki? Konuşacağız sadece Sehun.''
Yastığımı kucağıma alıp sarıldım. Yüzümün yarısını ona saklarken mırıldandım.
''Ama kapıyı kilitledin. Ne zaman geldin ki sen? Nasıl girdin?''
Ağzımı kapatan yastık yüzünden sesim boğuk çıkmıştı. Ama Jongin beni güzelce duymuştu.
''Arka bahçe kapısından girdim. Açık mı kalıyor o hep böyle? İstese biri gizlice girer hiç de yakalanmaz sana baksana. Mutfaktaydın ben geldiğimde. Kaç saattir burada seni bekliyorum biliyor musun? Sıkıldım gerçekten. Gelmedin bir türlü.''
''Neden geldin?''
Bu kez neredeyse fısıldamıştım.
''Kaçma diye geldim. Sende alışkanlık oldu bu aralar, kaçıp duruyorsun sürekli.'' Omuz silktim sadece. Söyleyecek bir şeyim yoktu çünkü.
''Artık konuşacak mısın benimle Sehun? Dinleyecek misin beni?''
Kafasını yana eğerek söylediğinde dayanamadım. Küçük, masum bir çocuk gibiydi o an. Nasıl dayanırdım? Kafamı salladım o yüzden. Konuşacaktım Jongin'le. Dinleyecektim Jongin'i.
''Artık sevmiyor musun beni? Nefret mi ediyorsun?''
Gözlerim irileşti. Şaşırdım. Jongin ondan nefret ettiğimi düşünüyordu. Jongin ondan nefret edebileceğimi düşünmüştü. Hatta buna emin gibiydi. Sesi zaten bildiği bir şeyi soruyormuş gibi çıkmıştı. Üzgün çıkmıştı. Ben de üzülmüştüm.
![](https://img.wattpad.com/cover/183794420-288-k613872.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BFF Faciası
FanfictionElim kalbimde konuştuğumu görse biri delirdi derdi herhalde. Ama delirmemiştim daha. Ya da belki delirmiştim. Kim bilir? Yüzümdeki gülümsemeyle birkaç tane yıldızla çevrelenmiş aya kaldırdım bakışlarımı. Cevabım hazırdı galiba. Ne olacaklarla do...