Bölüm 16

621 66 25
                                    

Sabaha berbat bir baş ağrısıyla başlamam dünün intikamı olmalıydı. Daha gözlerimi açamadan başımda hissettiğim ani baskıyla inledim. Elimi ağrıyan başıma koyup gözlerimi açtım. Bulunduğum yerde yana dönecektim ama vücudum başka bir bedene çarptı. Kafamı kaldırınca gözlerini bana dikmiş gülümseyen Jongin'i gördüm. Saçları hafifçe nemliydi ve üstünde benim soluk mavi tişörtüm vardı. Duş almıştı. Benim beynimin içini kemiren acı ona hiç uğramamış gibiydi. Haksızlıktı.

Kaşlarım çatık etrafımı süzdüm. Kendi odamda ve yatağımdaydım. Dün o koltukta kendimizden geçtiğimizi düşünüyordum oysaki.

''Jongin?''

Yeni uyandığım için kısık ve boğuk çıkan sesimi ne kadar duymuştu Jongin bilmiyordum. Ya da duyduğunu anlamış mıydı?

''Efendim?''

Benim aksime sesi daha enerjik çıkıyordu. Uyanalı belli bir süre geçmiş olmalıydı. Ne diye benim uyanmamı beklemişti ki? Ama Jongin'in yatakta tembellik etmesini yadırgamamaya karar verdim. Hayatında en sevdiği şey uyku olabilirdi bu esmer oğlanın. Belki tavuktan sonra...

''Nasıl çıktık biz bu odaya?''

Yatakta biraz daha tembellik edip aklımdakileri teker teker sormaya karar vermiştim.
''Seni ben taşıdım.''

En azından kendi kendime buraya gelmediğimi öğrenmiş olmuştum. Dünü düşündükçe baş ağrım inanılmaz artıyordu bir de.

''Belin ağrımış olmalı. Ağırım ben Jongin beni orada bırakıp kendin çıksaydın ya. Kanepede idare ederdim ben.''

''Orada yatmana gönlüm el vermedi diyelim. Zar zor sığıyorsun zaten'' Uzun boylu olmak beni suçum değildi elbette.

''Niye hala yataktasın sen? Hem başın ağrımıyor mu senin ya? Ben öleceğim birazdan. Çok ağrıyor Jongin.''

''Ben alışkınım ama sen kahvaltıdan sonra bir ağrıkesici alsan iyi olur. Bu kadarını kaldıramadın herhalde.''

Ben yataktan kalkmaya yeltenince kolunu üstüme atıp bana engel oldu.

''Biraz daha kalalım Sehun. Hem okula yetişmek için çok geç artık.''
''Ama dünkü kıyafetlerimleyim hala. Kötü kokuyorum da.''

Tam o anda aklıma gelen okul faktörüyle onun belime doladığı kola rağmen yataktan fırladım. Tabii sonrasında başıma giren ani sızıyla büyük bir pişmanlık da yaşamıştım.

''Okulu unutmuşum ben Jongin. Ne yapacağız şimdi? Ne diye uyandırmadın ki beni?''

Yüzündeki neşeli gülümseme bir an bile bozulmadan orada öylece duruyordu. Sabah sabah çektiğim baş ağrısıyla Jongin'i karşımda bu kadar mutlu görmek hiç de hoş hissettirmiyordu.

''Denedim ama kıpırdamadın bile Sehun. Hem ben Baekhyun'a mesaj attım. Okuldakilere hasta olduğumuzu söyleyecek.''

Baekhyun'a okuldakilerin ne kadar inanacağını kestiremiyordum. Bir de o ve Jongdae'den yiyeceğimiz azar vardı elbet. İddia falan dinlemez bizsiz nasıl âlem yaparsınız siz deyip paralarlardı bizi.

Ben odanın ortasında bunları düşünürken Jongin aniden yataktan kalkıp karşımda dikildi. Dağınık üstüme başıma ve birbirine girmiş saçlarımı hiç yadırgamadan beni baştan aşağı süzdü. Jongin o sabah kesinlikle garip hissettiriyordu.

''Sen duşunu al ben de aşağı inip bize kahvaltı hazırlayacağım.''

Yanağıma bir öpücük kondurup odadan hızla çıktı. Arkasından bir süre şaşkın şaşkın baktıktan sonra giysi dolabıma yöneldim.

BFF FaciasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin