Bölüm 31

600 60 9
                                    

Sınav haftaları hep hızlı geçer benim için. Beynimi artık zamanı kavrayamayacak derecede yorduğumdan mıdır yoksa son dakikalara kadar sınavım belki iyi geçer diye düşündüğüm için karmanın 'al işte hak ettiğin bu senin' demesinden midir bilmiyorum ama. Chanyeol ikincisi olduğunu düşünüyor. Hepimizin uçurumda toplandığı bir gün bahsetmiştim bu tahminlerimden çünkü. Gerçi onun da bana katılmasının sebebi aynı dertten mustarip olmamız. Karma ikimizden de nefret ediyor galiba. Yoksa liseye giriş sınavından bir gün önce deliler gibi kusmaya başlaması ve ertesi gün yeşile dönmüş bir suratla okula gelmesi ya da Baekhyun'la sevgili oldukları ilk gün öpüşürken Min Sung amcaya yakalanıp azar üstüne azar yemesinin başka açıklaması yok. En azından o açıkça meydan okuyordu bu lanetine. Bense oluruna bırakmıştım.

Bu yüzdendi Jongdae karşımda kitabı yalayıp yutarken aval aval ona bakakalmam. Çalışmak yerine onun bu azmini izlemek daha ilgi çekiciydi o an. Son sınavda bu kadar umursamaz olmam hoş değildi elbet. Evet son sınavımızdı.

Eh bu sınav haftası da fazlasıyla hızlı geçiyordu. Sınavlara girip çıkmaktan, doğru dürüst dinlemediğimiz dersler boyunca gizli gizli notlara bakmaktan ve eve gelip deli gibi çalışmaktan başka hiç bir şey yapmıyor gibiydik uzun zamandır. Haliyle bitik durumdaydık hepimiz.

''Biraz daha bu kitaba bakarsam bayılacağım gerçekten.''

Yaşadığımız bir haftalık bunalımın ardından Baekhyun sonunda salonun orta yerinde isyan bayrağını kaldırmıştı. Zaten bunu hepimiz bekliyorduk.

''Son sınavda pes edemezsin Baek. Sonrasında bizi bekleyen uzun tatili düşün. Azıcık daha bakalım hadi.''

Baekhyun Jongdae'nin dediklerini asla dinlemedi. Elindeki kitabı bir köşeye fırlatıp kanepeye geçti. Uzun zamandır doğru dürüst uyumadığı için gözlerimi dinlendireceğim deyip olduğu yerde uyuyakalan Chanyeol'un yanına uzandı. Chanyeol'un dev gibi vücudunun yanında küçücük kalan vücuduyla düşmeden sığabildiler o daracık yere. Baekhyun Chanyeol'un bir kolunu alıp kendi üzerine attı ve gözlerini kapadı.

Onun bu hareketiyle Jongdae omuzunu silkip önüne döndü ve kitabını kaldığı yerden okumaya devam etti. Dudaklarını oynata oynata okudu önündeki kitaptaki uzun paragrafı.

Benim ise başım çatlıyordu. Yine de inatla 2. Dünya Savaşı'nın sebep ve sonuçlarını karmakarışık olmuş beynime sokmaya çalışıyordum. Karşımda gözlerini kapatıp bir şeyler mırıldanan ve sonrasında notlarından söylediği şeyi teyit edip gülümseyen Jongdae'yle moralim iyice bozuldu. Ama çoktan pes edip bir kenara çekilen Baekhyun ve Jongin gibi olmayacaktım.

Bir anda aklıma düşen Jongin'le salonda gezdirdim gözlerimi. Yoktu. Bir anda nereye kaybolmuştu acaba. Anlamadığım bir şey üzerine beynimi çatlatana kadar düşünmektense kalkıp Jongin'in ne yaptığına bakmaya karar verdim. Jongdae ben ayaklanınca dahi çalışmayı bırakmadı. Yapabilirsem kesinlikle ondan kopya çekecektim. Bu kadar çalışmayla asla düşük almazdı hem.

Merdivenleri seke seke çıkıp odama girdim. Jongin yüzüstü uzanıp kafasını da kapıya doğru çevirmiş telefonuyla oynuyordu. Beni görünce baygın bir bakış attı. Yatakta biraz yana kayınca sessiz davetine uyup yanına sokuldum sakince.

''Bitti mi çalışmanız?''

Az önce uyanmış ya da birazdan uykuya dalacakmış gibi kırık çıkan sesiyle gülümsedim. Ben sırtüstü uyuduğum için onun yüzünü göremiyordum ama Jongin bana taraf dönmüş olduğu için beni görebileceğini düşünerek kafamı iki yana salladım. Konuşasım yoktu hiç. Jongin'in bu yorgun halleri benim de uykumu getirmişti. Gözlerim kendiliğinden kapandı.

BFF FaciasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin