Bölüm-11-| Vijdansız şirin!

16K 399 13
                                    

Merhaba:) Derslerimin bir kaç günlüğüne hafiflemesi üzerine elimden geldiğince erken yazmaya çalıştım. Çok fazla uzatmadan sizleri her zamanki gibi ZeyKer'imizle baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar:) Beğenmeniz dileğiyle:)

NOT; Bu bölümü çok sevgili okuyucum @tambirrleydi hanfendilerine ithaf ediyorum. Dünkü bölümde de ağlamışsın şeker:) ağlamayın bende ağlarım. Çok duygusal bir insanımdır ayıptır söylemesi:)

@tambirrleydi umarım beğenirsin canım:) Keyifli okumalar:)

~

Kaç dakikadır kaç saatdir sarılıyorum ona hiç bilmiyorum. Tek bildiğim içimdeki ateşin halada sönmemiş olması. Aklıma ilk gelen yere. Buraya geldiğimde mezarların içimi ürperten soğukluğu endişemi bin kat artmasına yetmişti. Zeynepi... öyle gördüğüm an durdu herşey. Zaman mekan herşey yok oldu. Bir tek o kaldı anne babasının mezarının başında. Hıçkırıkları ile göz yaşları ile baş başa. Ben bilmiyordum. Kendini bu kadar yanlız çaresiz hissetdiğini bilmiyordum...

Belki bilsem. Bilsem.. ne bileyim en azından bir şey yapardım. İhmal etmezdim daha fazla onu. Halamın söylediği şeyler.. gözümün önüne geldi bir an için. Çok.. çok kısa bir an zeynepi hayal edim. Yere düşmüş ve kıpırdayamıyor. Ayağa kalkamıyor. Öğlece ağlıyor. Hayır hayır. Ben izin vermem.

Ben olduğum sürece böğle bir şeyin olmasına asla izin vermem. Asla! Kollarımın arasındaki küçücük bedeni kıpırdamadan sessiz soluklarla öğlece kaç saatdir duruyor. Ağlayarak. Kızaran minik burnu ile kollarını açıp ona sarılmamı istemesi.. hangi ara sarıldım bin kere özür diledim doya doya ihtiyacım olduğu kokusunu içime çektim bilmiyorum.

Hava yavaş yavaş kararırken karnlığın içinde karanlığa gömülen mezarlık dakika salisa geçtikce canımı daha fazla sıkıyor. Kıvırcığın saçlarını okşayan ellerim usulca benden bağımsız yüzünü avuçluyor. Gülümsüyorum gözlerine bakınca. Şu an aynada kendini görse muhtemelen çığlık çığlığa yorganın altına girmek isterdi.

Ağlamaktan şişmiş gözleri.. kızarak kaşları ve burnu. Kendi kendime sırıtırken benim acaba ne halde olduğumu düşünmeden edemiyorum. Benim daha bir şey söylememe kalmadan dudaklarını büzerek yanağında sağa sola sürtünen parmaklarımı tutuyor.

" Kerem?"

" Efendim güzelim?"

" Gidelim mi artık? Evdekiler merak etmiştir"

" Merak etme sen meleğim. Ben haber verdim anneme. Buraya gelirken mesaj atmıştım. Habarleri var..."

" Peki.. gidelim mi o zaman? Çok yorqunum"

" Gideriz. Gideriz de önce sen bana hesap ver bakalım."

Kaşlarını çatarak gözlerini kırpıştırıyor.

" Anlamadım ki ben. Ne hesa-bı"

" Kimseye. Bana bile haber vermeden çıkıp gitmenin hesabı. Seni merak edeceğimi bildiğin halde. Senin için endişeleneceğimizi bildiğin halde çıkıp gidiyorsun evden! Evet tamam. Özür dilerim. Bin kere özür dilerim zeynep. Lanet olsun unutdu-"

"Kerem.. tamam. Yeter özür dileme artık. Ben sana kızqın ve ya küs değilim. Evet evden kimseye haber vermeden çıktım ama ne yapabilirdim ki. Unutmuş olduğunuz için sizi suçlayamazdım. Hele seni.. hiç suçlayamazdım. Ece.. yani amerikadan gelmiş onunla ilgilen-"

" Zeynep bak. Bin kere söğledim... hiç. Bir. Şey. Senden. Önemli. De-ğil! Anladın mı? Değil ya değil! Tamam mı? İlk önce bu konuda bir anlaşalım."

+18 Aşk Engel Tanımaz...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin