Merhabaa:) Bu gün bir güldüm, bir güldüm yani anlatamam. Daha önce de-herkesin izlediğine adım gibi eminim- "Leyle ile Mecnun" dizisinin senaristi olan Burak Aksak'ın yazıp, yönettiği "Bana Masal Anlatma" filmine gittim. Nasıl güzel bir film anlatılmaz gerçekten. Başrollerini en sevdiğim oyuncular paylaşıyor üstelik. Hande Doğandemir, Cengiz Bozkurt, vs. Komedi'ye yeni bir canlılık kazandırdıklarını düşündüğüm ilk komedi film'i! Öylesine sıcak, samimiyet ve güzellik dolu bir film olmuş ki, her gidenin yüzünde gülücüklerle çıkacağına eminim:)) Kesinlikle zaman ayırıp, gitmenizi (Şidettle!) tavsiye ediyorum^^ Ben bayıldım, sizde gidince bana hak vereceksinizdir:) Bu arada Hande Doğandemir'in de ilk film'i imiş güzel ve başarılı bir proje ile, ekiple başlamış. Başarılarının devamını dilerim, tüm kalbimle!
Film'den arınıp, şimdi kendimize dönelim, evet:)) Yaptığınız yorumlardan dolayı ve vermiş olduğunuz voteler için çok teşekkür ediyorum^^ Desteğinizi her daim görmek beni çok mutlu ve motive ediyor:) İyiki varsınız..
Keyifli okumalar dilerim hepinize. Beğenmeniz dileğiyle:)
~
" Zeyneeeeeep?! Hazırmısıın baak?! Saat kaç olduu! Gelirler şimdi annecim, biraz çabuk ol!"
" Geliyoruuuum anneee! Tamaaaam!"
Derin bir nefes alarak bilmem kaçıncı kez önümde halamın evden çıkmadan yere boy boy dizdiği ayakkabıları süzüyorum, acıklı bakışlarla. Allahım neydi günahım acaba? Ben ne anlarım kombinden, ayakkabıdan? Üzerimdeki kırmızı elbiseye kısa bir bakış atarak yeniden düşünceli bir ifade ile kafamı yere eyip, ayakkabıları gözden geçiriyorum. Şimdi şöylede bir bakınca çokta şey değil yani. Bir tane kırmızı elbisemiz var tamam, cepte. Önümde de yaklaşık 24 çift siyah ince ve kalın olarak ayırmak sureti ile ayakkabı var. 15 fit falanda stiletto mu ne haltsa ondan var. Efendime söyleyeyim, 20-30 çift civarı da platformlu ayakkabılar var. Bir kaç tanede gözüme çarptı sayamadan geçemeyeceğim, birisi koyu mavi, diğeride bordo topuklu aykkabılar var. Yani bildiğiniz yerde önüm, pazarda tezgah! Hooff! Hala ya! Ne var yani sanki çıkarken ayakkabıyıda seçip gitseydin?! Ama olmaaz! İlla beni dara sokacak, zulm edecek biricik yiğenine! Ne seçeceğim şimdi ben? Şeytan diyor, giy kot pantolon üzerine rahat bir tişört falan geçir üzerine, saçlarını aç sal omuzlarına, makyajını hafiflet, biraz istemenin ağırlığınada uygun-çokta spor olmasın diğe-stiletto mu ne o şeyse ondan giyin! Taamaaaam! Hazırım ben! Yok.. vazgeçtim, şöyle bir düşününce de tırstım ben. Yok yok! Halam beni alır, önce bir şöyleee elden geçirir sonra saçımı başımı yolar, kel halimle bir daha ağzımı burnumu üzerine dağıtır. Oda yetmez, hıncını alamaz bir an gider beni diri diri gömer evin arka bahçesine, öldüyümden emin olduktan sonrada çıkarır tekrar liğme, liğme bir güzel doğrar. Yine belki alamaz falan hıncını, içinde kalmasın diğe bir güzelde beni poşirir kediğe köpeğe yedirir mahallede valla. Ben sağlığım açısından ve en önemliside can güvenliğim şeysinden seçeyim ayakkabılardan birini ineyim aşağıya. En iyisi.. evet! Hem benim biricik sevgilime, pöttirişkoma yazık! Olmaz.. kaç gündür ortalarda dolaşıyor geri sayımlarla. Dakika dakika sayıyor yarim, kıyamam ki ama ben ona. En iyisi ben şu ayakkabıyı seçeyim, çokta sade. Tam benlik yani. Gerçi halam dediydi-
" Anneeecim, hadi bak geeel. Halan mesaj attı! 20 dakika falan sonra kapıdayız diyooor!"
Annemin bir kez daha seslenmesi üzerine kafama koyduğum gibi ayakkabıyı hızla elime alıp ayağıma geçiriyorum. Halam, 20 dakika dediyse 10 dakika geçmeden kapıda dikil valla. Kerem heyecandan ölüyordur şimdi. Kıyamam turuncumsu ayıcığıma! Oyy saçlarını, yeşil gözlerini yerim! Aşkım benim ya.. az stres yapmadı kaç gündür isteme merasimi yüzünden. Zaten can'la aksel'in bitmek bilmeyen "Baba" kavgaları ayrı bir stres yığını. Çocuğu hem deli ediyorlar hem, çileden çıkarıyorlar. Hayır.. birini yaparken, diğerini yapmasalar tamam, okey ama ikisi bir arada olunca başka bir sinir krizi, ayrı bir stres oluyor. Evet.. ay kadın 20 dakikaya kapıdayız dedi-ki onun 20 dakikası az öncede belirttiyim gibi 10 dakikadır-ben hala işin gır gırı mır-mırı peşindeyim! Gır gır'ı anladım da acaba mır-mır ne? Hoff! Kafa iyice gitti. Bende heyecanlıyım ama şimdi, belkide o yüzden saçmalıyorumdur. Benim hobim gibi bir şeyde oldu şimdi, saçmalamamı heyecana bağlamamda ayrı bir saçmalık. Genel olaraktan zaten ben iç sesime girdiğim an saçmalama moduna şey yapıyorum yani. Şaka maka az sonra isteyecekler beni ya! Babam inşallah verir beni yarime. Kavuşuruz en sonunda.. hayır zaten vermeyipte ne yapacak, turşumu kuracak halleri yoktur. Evde kalırım yahu! Kim alır beni? Sakar, saçmalama modunda sürekli 1 numara, yemek yapmayı bilmem, evin temizliğidir falan hiç beceremem! Bir kerem yani bunları takmayıp, koşulsuz beni sevebilecek dünyada yegane insan! Onuda kaybetipte evde çürüyemem, hiç kusura bakmasın babam valla!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
+18 Aşk Engel Tanımaz...
Romansa"Tekerlekli Sandalye" ye mahkum genç bir kız. Hayatı tamamen "kıvırcığı"nın üzerine kurulmuş genç bir adam. Engellere rağmen... Acılara, herşeye rağmen... Birbirlerine kenetlenen iki insan... Tek ihtiyaçları'ysa bir Mucize sadece.. yalnızca bir ''Mu...