Selaam:) Yeni bölüm'le karşınızdayım efenim:)) Bu bölüme de ZeyKer'imizin kavuşması mı desek ne yapsak:)
Her bölüm daha çok artan tatlı #motivasyonlarıma teşekkürler ediyorum. Yoğun ders saatleri altında değerli vaktinizi ayrıp okuduğunuz için ayrıca teşekkür ediyorum:) Dediğim gibi elimden geldiğince her gün yazıp paylaşmaya çalışıyorum. Daha fazla sizleri sıkmayıp ZeyKer'le baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar bir kusurumuz olursa affola:) Beğenmeniz dileğiyle:)
~
Havaalan'ından Istanbul'a ayak basar basmaz derin bir solukla dolduruyorum ciğerlerimi. Nasıl özlemişim... havası, insanları, kokusu herşeyi bir başka şehrimin. Gülümseyerek bir süre etrafı süzüyorum. Gürültüsünü bile özlemişim be! Dibimde biten taksi gerçek dünyama dönmemi sağlarken gülümseyerek taksici, yaşlı, tonton amcaya uzatıyorum valizi. Arabanın arka koltuğuna yerleştikten bir süre sonra tonton taksici bey amca, şöför koltuğuna yerleşip dikiz aynasından bana gülümsüyor... aynı sıcak gülümsemeyle karşılık veriyorum. İnsanları diyordum değil mi...?
Trafik! Hiç özlememişim! Bu saatde trafiğe takılıcağımı bilmem gerekiyordu... of. Somurtarak dışarıyı izlerken, kulaklarıma dolan müzik gülümsetiyor beni. Camdan dışarıyı izliyorum bir süre. Bir milim bile ilerleyememiş olmamız sinirlerimin tavan yapmasına yetiyor.
" aıım şey.. pardon bir şey sora bilirmiyim?"
" Sor tabi evladım. Buyur.."
" Yok aa şey. Estafurullah. Yani kaç dakikada varmış oluruz gideceğimiz yere? "
" Bilmemki delikanlı. Trafiğe bağlı görüyorsun sende."
" Off."
Çaresiz'ce başımı cama yaslayarak müzi'ğin mayhoş tınısına kulak veriyorum. Kolumdaki saat'e göz ucuyla baktığımdaysa saat 16:35 gösteriyor. Ne yapıyorlardır acaba bizimkiler? Ah aysun ah! Guya süpriz yapıcaktık. Babama her defasında işim olduğunu toplantıda olduğumu söyleyince işkillenmiş tabi cevdet bey. Yer mi? Yemez!
Aysun'uda birazcık sıkıştırınca dökülüvermiş hemen. Herkes biliyor yani döndüğümü. Tabi bir kişi hariç!
Düşüncelerim verdiği yetkiye dayanarak sırıtırken taksinin yavaş yavaş ilerlemesi keyfimin yerine gelmesini sağlıyor. Az kaldı... çok az.
Taksici amcaya parayı uzatıp onunla birlikte iniyorum arabadan. Karşımda duran eve... evime bakıyorum. Derin bir nefes alarak gülümsüyorum. Valizimide aldıktan sonra teşekkür ederek evin demir kapılarını aralıyorum. Bahçenin tanıdık, çocukluk anılarımla dolduğu kokusu sarıyor etrafımı. Kahkahalarımın yankılandığı bahçe... hayatımın en güzel günlerini geçirdiğim evim. Valizimide peşimden sürükleyerek kapının önünde duruyorum.
Yüzümü kaplayan kocaman sırıtış her geçen saniye daha çok yayılırken ağzımın nerdeyse yırtılacak kıvama geldiğini anlıyorum. Valizi bırakıp işaret parmağımı zilin üzerine getiriyorum. Ben daha zili basmadan " Hoş geldiiiiiiin!" diyerek halam açıyor kapıyı.
Dudaklarımdan kaçan kahkahalarla sarılıyorum. Sıkı sıkı kollarını boynuma dolayıp kıkırdıyor. Geri çekildiğinde gülümseyerek yanaklarını sıkıyorum.
" Hoş buldum kraliçem. Hoş buldum."
" Ay dur be yapma deli. Görmeyeli dahamı yakışıklı olmuşsun ne?"
" Bilmem öylemi olmuşum... hiç farkında değilim."
" Hahaha şebek seni. Hadi geç içeri. Geç."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
+18 Aşk Engel Tanımaz...
Romance"Tekerlekli Sandalye" ye mahkum genç bir kız. Hayatı tamamen "kıvırcığı"nın üzerine kurulmuş genç bir adam. Engellere rağmen... Acılara, herşeye rağmen... Birbirlerine kenetlenen iki insan... Tek ihtiyaçları'ysa bir Mucize sadece.. yalnızca bir ''Mu...