Bölüm-7-| Herkes gider mi?

15.5K 400 9
                                    

Herkese merhabalar:) Her zaman söylemiş olduğum gibi son derece yoğun ders ve sınavlar altında elimden geldiğince güzel bir bölüm yazmaya çalıştım. Desteğini eksik etmeyen herkese teşekkürler ediyorum:) Güzel yorumlarınızdan beni eksik etmeyin lütfen. Fazla sizleri sıkmayıp ZeyKer'le baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar:) Bir kusurumuz olursa affola:)

Kelimeler beynimde yankı yaparken kaşlarımı çatarak duyduklarımın sanki doğruluğunu ölçüyormuş gibi" Ne?" diye biliyorum sadece. Masada birşeyler konuşuluyor ama... ben sanki burda değilmişim gibi öylece -daha yiyemediğim-önümdeki yumurtaya bakıyorum.

Arkadaşım...

kız arkadaşım...

Kız arkadaşım!

Sesler giderek uğultu haline döndüğünde sandalyemin tekerleklerini geri iterek sofradan uzaklaşıyorum. Gözlerimde biriken yaşlar sanki çaresizliğimi anlatırken kaşlarımı çatışım ve hala başımı dik tutmuş olmam içimde bir yerlerde qururumun kırılmayacağını kanıtlıyor bana.

Mutfak qapısından çıkacağım sırada kulaklarımın uğultusundan zar zor " Zeynep!" diyen keremi duya biliyorum.

" Gelme! Gelme ke-rem... sakın!" Arkamı dönmeden elimi kaldırarak durduruyorum onu. Sözümü ikiletmeden hiçbir şey yapmadan öylece duruyor yerinde. Az önceki yavaşlığıma tezat hızla geçiyorum kolidordan. Asansörün gelmesini beklerken yanağımı ıslatan yaşları yeni yeni fark ediyorum. Elimin tersi ile sildiğim göz yaşlarımın yerine yenileri süzülüyor. Asansörün aralanan kapılarından geçtiğimde beynimin içinde yankı yapan" Kız arkadaşım" kelimesi ağlamamı şiddetlendiriyor.

Allahım... neden? Yetmedimi... neden eziyet ediyorsun artık bana. Asansörün kapıları açılır açılmaz kendimi dışarı atıyorum. Sanki... sanki nefes alamıyorum. İçimdeki yanan ateşi söndüremeyen göz yaşlarım çeneme ulaştıklarında kaşlarımı çatarak tek bir hamlede siliyorum.

Odama doğru hızla ilerlerken merdivenlerden deli gibi çıkan kerem arkamdan bağırıyor.

" Zeynep! Zeynep dur lütfen. Zeynep bak...lütfen meleğim yapm-"

Odaya girip kapıyı suratına çarpmamla susuyor. Kapıyı kilitleyip cam kenarına ilerliyorum. Gücüm tükenmiş gibi ellerimi tekerleklerin üzerine koymamla tekrardan kayıyor. Son kalan güç kırıntılarımla Istanbulun eşsiz manzarasına misafir olan penceremin önüne geliyorum.

" Zeynep... yapma. Güzelim açarmısın kapıyı? Tamam. Bak haklısın daha önceden sakla-"

Hıçkırıklarım keremin bülbülleri kıskandıracak sesinin arasından kulağıma ulaşdığında pencerenin yanında duran radyonun sesini açıyorum sonuna kadar.

Elimi kapatmış olduğum ağzımdan çekerek serbest bırakıyorum hıçkırıklarımı. Radyoda son ses çalan şarkı kalbimin her hücresini ele geçirerek sıkıyor. Nefes almam giderek zorlaşırken keremin mırıltı halindeki sesi kalbimin deli gibi çarpmasına yetiyo bile. Lanet olsun! Lanet olsun... neden sevdimki ben bu adamı bu kadar. Niye kaç yıldır eziyet ediyorum kendime. Neden? Beni sevmediğini... sevmeyeceğini bildiğim halde.

Sessiz bir gece

Yorqun adımlarım.

Hiç haberi yok gibi

Islak kaldırımların.

Kimse görmüyormu?

Kimse duymuyormu?

+18 Aşk Engel Tanımaz...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin