Küçük çoçuk uyuyan annesinin kucağından çıktı küçük pufu kapıya itti açtığı kapıdan yavaş adımlarla çıktı küçük adımlarla indi alt kada gözleri etrafı tarafı hep kapalı olan kapının açık olduğunu görüp küçük adımlarını oraya yönlendirdi yatakta kıvrılmış uyuan babasına baktı küçük ellerini yüzünde gezdirdi sonra odaya baktı masanın yanındaki kırmızı arabayı eline aldı babasın kucağına kıvrıldı...cihangir gözlerini kırpıştırdı yanında uyuyan küçük bedene baktı sinirle kalktı yataktan yatağın yanına çöktü ağladı ne yapması gerektiğini bilmeden ağladı küçük asaf elindeki oyuncağa sıkı sıkı sarıldı babasına yaklaştı yanağındaki bir damla göz yaşını sildi "baba noyuy kızma men mişey yapmadım" dedi cihangir yumdu açtı gözlerini kafasın sola çevirdi çerçevenin içindeki küçük emrenin resmine baktı asafı itekledi dengesini kaybeden küçük asaf kafasını dolaban sivri tarafına çarptı ağlamaya başladı bu sırada cihangir kükredi "bana bir daha baba demiyeceksin benim bir oğlum var çoçuk " dedi iteklediği çoçuğa bakmadan arkasını döndü kanlar içinde yatan çoçuğu gördü korku ile kucağına aldı asafı cihangirin kükremesini duyan herkes ikinci kata çıktı hüma cihangirin kucağında kanlar içinde yatan oğluna baktı taşımadı bacakları çöktü yere ...
Doktor kapıda kendini bekleyen aileye baktı " korkulacak bir şey yok yalnız gözetim altında kalacak bu gün üç dikiş atık başına geçmiş olsun" dedi
Ali ağa bi karar verdi gönderecekti gelinin torumu cihangirden boşanmasına izin veremezdi ancak torunada kıyamazdı... yemek masasında oturan ali ağa sultan hanım civan cihangir ağır sessizlikle yemek yiyorlardı ali ağa boğazını temizledi "cihangir ne zaman gideceksin " dedi cihangir " işlerimi haledicen ama sık sık geleceğim artık ayda iki üç kere " dedi ali ağa tek kelime etmedi civan "mimar senle görüşmek istemediğini söyledi bir iş teklifi almış kabul etmiş" dedi cihangir "tamam " demekle yetindi
1 gün sonra
Asaf koşarak eve girdi hüma arkasından "oğlum dur koşma düşeceksin" diye bağırıyor sultan hanım torunu kucağın batırdı "oy nenesi kurban " dedi asaf avluya baktı dedesi amcası herkes vardı "babam" dedi herkesin yüzü düştü civan " bizi özlemedin mi asalanım" dedi asaf gidip merdivene oturdu dizlerin üstüne koydu elerini "babam" dedi ali ağa "dedem babayın işi varmış geri gelecek ama" dedi hüma gözünden akan bir damla yaşı sildi "oluşumm üzme bizi " dedi
Hüma ali ağaya dönerek "baba biraz konuşalım mı " dedi ali ağa "olur kızım" dedi "baba çok iyi bir iş teklifi aldım istanbula da " dedi ali ağa "olmaz kızım ben torunumdan ayrılamam burda bi iş kuralım sana yada şirkete" dedi hüma " hüma boynu bükük bir kuş gibi baktı ali ağaya "baba asaf içinde iyi olacak hiç olmasa bir süre gidelim asaf heme kreşe vermek istiyorum uzaklaşmak ikimize de iyi gelecek " dedi ali ağa " burda gitsin " dedi hüma yere çöktü ali ağanın elerini öptü " babam asaf durumunu biliyorsun hem dışarıya alışsın yarın bir gün allah kotusun size bir şey olsa kendi ayaklarımızın üstünde durmalıyız oğlumla " dedi ali ağa "kızım asafın şu dünyada hiç bir şeye ihtiyacı yok bilesin tüm malım mülkümün hepsi ona kalacak olusa birde civanımın çoçuklarına ama torunumun dedesi hep ardında" dedi hüma buğulu gözlerle baktı ali ağaya "babam biliyorum ancak sende cihangiri bilirsin sana bişey olsa anama bişey olsa kolumuzu kanadımızı kırar" dedi ali ağa mecburen "tamam kızım ama civan bir ev bulacak koruman güvenliğin her şey bakacak yada birde torunum sık sık gelecek bu ayrılıkta kısa süreli olacak" dedi hüma "sağol baba" dedi
6 ay sonra
Hüma istanbulda başladığı işte gayet başarılı şekilde ilerliyor civan bulduğu evde oğlu ile birlikte yaşıyor bu durum küçük oğlunu memun etmemiş her gün dedeme gidelim evimize gidelim kreşe gitmek istemiyorum burayı sevmiyorum diye söylenip duruyordu
Civan sık sık geliyor sürekli asafla zaman geçiriyor yengesine göz kulak oluyordu ali ağa desen asafla hümanın gitmesinin üçücü günü istanbula geldi torunumu özledim diye ancak herkes alışmıştı bu duruma cihangirin hiç bir şeyden haberi yoktu kimsede olmasını istemiyordu hayatlarında hiç olmamış gibi devam ediyorlardı hüma cihangiri içinde bir sızı mahkumiyet olarak adlandırıyor küçük asaf ise hiç baba demiyordu ilk kelimesi oysa baba olmuştu hiç görmediği adamı çok sevmişti her şeyden çok sevmişti ama asaf odasındaki boş çerçeve gibi boş kalmıştı baba yanı kreşte yaptı resimleri annesinden gizli amcasına veriyordu belki biri babasın mutlu eder diye....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esir bir kuşun öyksü
RomanceO senin çoçuğun dedi kadın... Adam öfke ile benim tek evladım var o da öldü kadın Bu günü unutma ağa ellerinde kendi çoçuğun kanı var sakın unutma diye bağırdı kadın ve yumdu gözlerini. Acımasız bir adam kendi çoçuğunu bile yok sayan kalbine zincir...